Siyasetin finansmanı meselesi çözülmeden yolsuzlukların üzerine gidilmesi mümkün olmayacak.
1991 yılı Süleyman Demirel hükümetinin Enerji Bakanlarından merhum Ersin Faralyalı’nın oğlu ve Demokrat Parti İzmir İl Başkanı Serdar Faralyalı; “Türkiye’de herkesin bildiği sır var; oda siyasetin finansmanı inşaat rantından geliyor” diyor, İzmir Büyükşehir’in Halk TV’de canlı yayınlanan “Bir Kira Bir Yuva” kampanyasının bağlantılarının yapıldığı Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki kulis sohbetimizde…
Faralyalı’nın bu saptaması, AKP’den 2019 yılında ayrılarak DEVA Partisi’nin kuran Genel Başkan Ali Babacan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan aktardığı görüşle örtüşüyor.
Partisinin Mayıs 2021’de İzmir il binasının açılığında konuşan Babacan, “Yolsuzlukla mücadele, şeffaflık, imar rantları konusunu çalışıp sunduğumuzda (Erdoğan’a) bize ne diyordu? ‘Bunları yaparsak il başkanı, ilçe başkanı bulamayız’ diyordu” ifadesini kullanmıştı.
6 Şubat depreminde Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde yaptığı yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği 5 binayı yapan CCK İnşaat’ın sahibi Yunus Kaya tutuklandığında cebindeki kartvizitte Nurdağı İlçe Belediyesi’ne Adalet ve Kalkınma Partisi kontenjanından giren “İmar Komisyonu Başkanı” yazıyor.
Yürütülen deprem soruşturmaları nedeniyle tutuklanan 188 kişi arasında Kaya’nın ortağı AKP’li Nurdağı Belediye Başkanı Ökkeş Kavak da yar alıyor.
Birgün gazetesinden Mustafa Bildircin’in haberinden öğreniyoruz ki Kaya, çoğunluğu son 4 yılda olmak üzere kamudan toplam 56 milyon 448 bin liralık 193 ihale almış…
Siyasetin “inşaat finansmanı” modeli tel tel dökülüyor.
11 Haziran 1868’de Dr. Abdullah Bey öncülüğünde “Mecrûhîn ve Marzâ-yı Askeriyeye İmdâd ve Muâvenet Cemiyeti” adıyla kurulan, sonradan “Osmanlı Hilal’i Ahmer Cemiyeti” adını alan Türk Kızılay’ına “kaynak aktarmak” üzere, 2018 yılında altında 11 şirketin yer aldığı Kızılay Yatırım kuruluyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde eğitim ve sağlık sektörlerinde yaygınlaşan “piyasalaşma” modeline, zorunlu hallerde mağdurlara yardım elini uzatmak amacıyla kurulan Türk Kızılayı da dahil ediliyor.
Sokakta kalan binlerce depremzede çadır beklerken Ahbap Platformu’na 46 milyon TL'lik çadır satan Kızılay’ın, Eczacıları Birliği (TEB)’ne de 76 metrekare büyüklüğünde 5 çadırı tanesini 140 bin TL’den sattığı ortaya çıkıyor.
Muhalefetten yapılan Türk Kızılay’ın depremzedelere yardım yapan sivil toplum kuruluşlarına çadır satmasına yönelik eleştirilere, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, twitter hesabından yayımladığı Cumhurbaşkanı Erdoğan videosu ile katıldı.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın, Kızılay nerede diye soranlara yönelik sarfettiği “Be ahlaksız, be namussuz, be adi” sözlerini hatırlatıyor…
İYİ Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu yaptığı yazılı açıklamada, “Kızılay'ın deprem felaketinden 2 gün sonra depolarında mevcut olan çadırları (2050 adet) sattığı ve ilgili derneğin almış olduğu bu çadırları AFAD koordinesi ile üçüncü ve dördüncü günü sahaya ulaştırabildiği anlaşılmaktadır” sözleriyle, Kahramanmaraş merkezli depremlerde mağduriyetin katlanmasına dikkat çekiyor.
Türk Kızılay, Kızılay Çadır & Tekstil şirketinden yapılan çadır satışlarını kamunun ihtiyacını karşılamak üzere uyguladıkları “sürdürülebilir finansman yaratma” modeliyle açıklıyor.
Depremzedeleri “kamu” ve “özel” diye ayıran zihniyetin kökeninde “particilik” yatıyor.
Kızılay’a göre Ahbap’ın, Türkiye Eczacılar Birliği’nin yardım elini uzattığı depremzedeler kamu değil!
Kamu olması için, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının “kamu yararına faaliyet gösteren dernek ya da vakıf statüsü” verdiği İsmailağa Cemaati ya da Ensar Vakfı gibi yapıların hizmet alanında olmaları gerekiyor.
Hemen hatırlatayım ki FETÖ’nün kumpas davalarının hedefi haline getirilen Çağdaş Eğitim Vakfı’na 2012 yılında verilen “kamu yararına vakıf” statüsü, 2016 yılında geri alınmıştı.
Kızılay’ın inşaat rantı ile ne ilişkisi olabilir değil mi?
Ama oluyor işte…
Daha önce de yerel kaynaklardan yazdım, söyledim; özellikle deprem riskinin arttığı İstanbul’da gayrimenkul değerleri tavan yapan Beykoz ilçesinde faaliyet gösteren Türk Kızılay şubesinde olanları…
Beykoz’a bağlı Anadolu Hisarı’nda arkeolojik kazı ve SİT olarak ilan edilen 2 bin 500 metrekarelik çok kıymetli bir yeşil alan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aile dostu iş insanı Remzi Gür’e Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından “Remzi Gür Vakfı Müzesi” açmak üzere kiralanmıştı.
İştirakleri arasında Maspo Enerji’nin de bulunduğu Gürmen Grup Yönetim Kurulu Başkanı Gür’ün müze hevesi, yerel gazete “İstamano”da yer alan 17 Haziran 2019 tarihli haberde şöyle ifade ediliyor:
“Kastamonulu iş adamlarının sahibi olduğu QADRAJ kafe restoran Beykoz’da hizmete açıldı. Alakart ve fiks menü seçenekleriyle hizmet veren mekanın bahçesinde bin beş yüz kişi kapasiteli davet ve organizasyon alanı bulunuyor. Arazi üzerinde önümüzdeki günlerde Remzi Gür Vakfı Müzesi’nin de açılması hedefleniyor.”
Qadraj Cafe’nin sahipleri olarak; MarmaraOSB, Beykoz Avrasya Kızılay Şubesi Başkanı ve Atak Şirketler Grubu Başkanı Adalet ve Kalkınma Partisi eski İl Yönetim Kurulu üyesi Saadettin Çay ile Adalet ve Kalkınma Partisi Beykoz İlçe Yönetim Kurulu üyesi ve inşaatçı Resul Rençber görünüyor.
Orada müze yapılmadı ama Çay’ın Göksupark Turizm ve Organizasyon şirketi tarafından 2019 yılında işletmeye açılan Qadraj Cafe; nargile kafe, restoran ve davet alanı olarak hizmet vermeyi sürdürüyor.
Covid 19 salgını nedeniyle 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağının uygulandığı Mart 2020 itibariyle Beykoz Kızılay şubesinin 2.5 ay süresince, her gün 140 kişiye dağıttığı 3 öğün yemeğin bu kafeden satın alındığı iddiası ortalığı karıştırmıştıç
Çay’ın yerine aynı yönetimde yer alan Kızılay Beykoz Şube Başkan Vekili Gür atanmıştı.
Mart 2021’de de aynı görev, Adalet ve Kalkınma Partisi eski Beykoz İlçe Başkanı Mustafa Gürkan’a geçiyor.
27.02.2022 tarihinde çoğunluk aranmaksızın gerçekleşen Türk Kızılay Beykoz şubesi olağan genel kurulunda,Türk Kızılay Genel Merkezi tarafından şube başkanı olarak atanan Gürkan tek aday olarak girdiği seçimi kazanarak, koltuğunu koruyor.
7 Kasım 2020 tarihli yerel gazete Dostbeykoz’da “Beykoz Kızılay’da saadet zinciri kurmuşlar” başlığı ile yayımlanan haberde yer verilen, İstanbul 6 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 30 Ocak 2019 tarihli kararı aynen şöyle:
“İstanbul İli, Beykoz İlçesi, Anadolu Hisarı Mahallesi, Göztepe Sokakta, tescilli Göksu Kasrının kalıntılarının da bulunduğu 15 pafta, 51 ada, 5 parselde yapılan izinsiz ve ruhsatsız yapılar hakkında 2863 sayılı yasanın 16. ve 65. Maddeleri uyarınca suç duyurusunda bulunulmasına, parselin izinsiz ve ruhsatsız yapılardan ivedilikle arındırılmasına, Kurulumuz izni olmadan parselde herhangi bir inşaat faaliyetinde bulunulmayacağına karar verildi.”
AKP’li Beykoz Belediyesi’nden alınan ruhsat ve “imar barışı” kapsamında yürütülen “hukukilik” tartışmasını bir kenarda tutarak; Türk Kızılay Beykoz Şubesi ölçeğinde ortaya çıkan “siyaset-rant” ilişkisinin tekil bir örnek olmadığını bilsek de; insanların acıları ve ihtiyaçlarına aldırmadan yükselen bu cüreti sorgulamadan ilerlememiz mümkün olmayacak