Serpil Yılmaz: Türkiye Varlık Fonu’nda Bilal Erdoğan gölgesi

Türkiye varlıkları üzerinden büyük bir pazarlığın ortasına düştü.

Ekonomik kriz yalnızca market raflarına yansımıyor; şirketlerin, gayrimenkullerin geleceğini de etkileme potansiyeli taşıyor.

Türkiye varlıkları üzerinden büyük bir pazarlığın ortasına düştü.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giderken hem AKP liderliğindeki Cumhur İttifakı, hem CHP liderliğinde kurulan Millet İttifakı “tarihi seçim” vurgusu yapıyordu.

Ve herkesin “tarihi” olduğu konusunda mutabık kaldığı seçim oldu; hem TBMM’de çoğunluğu, hem de Cumhurbaşkanlığı’nı alan AKP iktidarı ekonomide “yeni sermaye tasarımını” faiz-kur ikilisinden varlıklara doğru genişletiyor.

Kanunla 26 Ağustos 2016’da kamuya ait bazı şirketleri yönetmek amacıyla kurulan Türkiye Varlık Fonu (TVF) Anonim Şirketi eski başkanı yolsuzluktan tutuklandı.

Bugüne kadar kamuda bakanlıklar dahil sayısız yolsuzluk iddiası sümen altı yapılırken, varlıklarıyla göz dolduran TVF’de tutuklamaların olması dikkat çeken bir gelişme.

Borsa İstanbul, BOTAŞ, Çaykur, Kayseri Şeker, PTT, TCDD, THY, Telekom, kamu bankaları Ziraat, Halk, Vakıfbank, yine devletin maden ve enerji şirketleri, Antalya’da turizm arazileri, Türkiye Deniz İşletmeleri’nin de arasında olduğu 29 iştiraki ve lisan haklarıyla Türkiye’nin en büyük varlık şirketi.

Dış borç kullanma yetkisinin de verildiği Varlık Fonu kurulduğunda başbakana bağlıydı.

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasıyla Başbakanlık koltuğuna Binali Yıldırım oturdu. Varlık Fonu da kanunun verdiği yetkiyle Yıldırım’a bağlanmıştı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Varlık Fonu’nun “reorganize edilmesi” talimatını vermesi üzerine Eylül 2017’de fonun yönetim kademesi yeniden yapılandırılmıştı.

19 Ocak 2017 tarihli Başbakanlık kararıyla, Varlık Fonu genel müdürlüğü ve yönetim kurulu başkanlığına Mehmet Bostan getirilmişti.

TVF Yönetim Kurulu’na da Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut, Sabah gazetesi köşe yazarı Kerem Alkin, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ ve akademisyen Oral Erdoğan atanmıştı.

Bostan 24 Şubat 2017’de basına ilk demecini verirken iktidarın ‘mega projeleri’ne kaynak yaratmak için kamuya ait dev kuruluşları bir bir bünyesine katan Varlık Fonu’nun dünyanın her yerinden yatırımcı ilgisiyle karşılaştığını ve üç ülke fonuyla niyet anlaşması imzalamak üzere olduklarını söyledi.

Bostan aynı haberde: “Çok davet alıyoruz. New York ve Londra gibi dünyanın önde gelen finans merkezlerinde yoğun ilgi görüyoruz. Özellikle yatırım bankaları kapımızı çok çalıyor. Türkiye’nin menfaatlerine katkı sağlayacak iş modelleri, ortaklıklar peşindeyiz. Çok talep var. Ama seçici olmak istiyoruz.” diyordu.

Varlık Fonu’na dünyanın her tarafından ciddi bir ilgi olduğunu belirten üç ülke fonu ‘iyi niyet sözleşmesi’ imzalamak üzere olduklarını aktaran Bostan, TVF olarak birinci önceliklerinin Türkiye’ye yatırım çekmek olduğunu, ancak başka ülkelerle yapılan işbirliği çerçevesinde zaman içinde farklı ülkelerde de yatırım yapılabileceğini kaydediyordu.

Bostan’ın önceki gün Mineks International firmasının sahibi Bülent Göktuna ile birlikte tutuklanmasına yol açan dosyanın izlerini bu demeçte bulabiliriz.

Patronlar Dünyası’nda Toygun Atilla, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurumu (DDK)’nun yaptığı inceleme sonucu, TVF’den kullandırılan 25 milyon doların usülsüz komisyon ile ilgili Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu yazdı.

Atilla söz konusu haberde, DDK’nın komisyonun Türkiye’ye çekilecek 20 milyar dolar yatırım için verildiği, ancak yatırımın gerçekleşmediği iddialarına da yer verdi.

Bostan’ın 2017 yılında TVF Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürüydü. Bu tarihte yapılan bir “yolsuzluğun” 2023 Haziran’da mahkemeye taşınması karşısında, DDK neden Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusu yapmak için 4 yıl bekledi diye sorabiliriz.

Atilla’nın haberine göre DDK, Cumhuriyet Savcılığına bir yıl önce suç duyurusunda bulunmuş. Savcılık bir yıllık soruşturma sonrasında harekete geçiyor.

Dün Reuters haber ajansının geçtiği bir başka haberin zamanlaması da ilginçti.

Reuters AKP çevresinden bir başka yolsuzluk iddiasını gündeme taşıdı. Burada da hedefte Erdoğan’ın oğlu ve TÜGVA Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Bilal Erdoğan var.

Türkiye’de pazar hakimiyeti kurmak isteyen bir şirketin, “Erdoğan ile bağlantılı” pazarlıklara giriştiği iddiaları haberleştiriliyor.

Amerika Birleşik Devletleri ve İsveç'teki yolsuzlukla mücadele yetkililerin "Amerikan şirketinin ortağı İsveçli Dignita Systems firmasının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan üzerinden Türkiye pazarında yer edinmeye çalıştığı" iddialarını incelediğini yazdı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Reuters haber ajansının bugün, özel dosya başlığıyla abonelerine servis ettiği ve Sayın Cumhurbaşkanımızın oğlu Sayın Bilal Erdoğan'a yönelik mesnetsiz iddialarla dolu bir senaryodan müteşekkil sözde haber; gazetecilik tarihi açısından hem kara bir lekedir hem de 171 yıllık bir medya kuruluşunun kendini açıkça küçük düşürmesinin acınası bir örneğidir." ifadelerini kullandı.

Türkiye’ye Körfez ülkelerinden 40-50 milyar dolar yatırımın geleceğinin speküle edildiği bir ortamda, gözler TVF’ye dikilmişken böyle bir haberin çıkması, salt “yolsuzluk” araştırması olarak değerlendirilebilir mi?

Zira TVF’nin Genel Müdürü Salim Arda Ermut’un Bilal Erdoğan’ın mezun olduğu Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi ekibinden olmasını hatırlatan bir yakınlık kurabiliriz.

Daha da öte gidersek, TVF Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Kayacık da aynı ekipten.

TVF’na geçen Uluslararsı Finans Merkezi (İFM)’nin Genel Müdürü Ahmet İhsan Erdem de Kartal ekibinden…

Türkiye Varlık Fonu 17 Ocak 2020 tarihinde, TVF Enerji şirketi ile TVF Rafineri ve Petrokimya Şirketi’ni, 15 Haziran 2020’de ise TVF Ael Elektrik Üretim Şirketi’ni kurmuştu.

5’er milyon TL sermaye ile kurulan şirketlerin yönetim kurulu başkanlığını S. Arda Ermut yapıyor.

Şirketin yönetim kurulu başkan vekilli Ömer Demirhan, Berat Albayrak’ın danışmanıydı. TVF’ye geçen madenler Demirhan’a bağlı.

Aynı zamanda Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları (KARDEMİR) yönetim kurulu başkan vekili de olan Demirhan, Sabah gazetesini eski sahibi Çalık Holding’de çalışmıştı.

Bilal Erdoğan ekibinin pozisyon aldığı TVF’de, 5 yıl sonra gelen usülsüz komisyon tutuklamaları ile Reuters’in haberi birlikte okunduğunda; Türkiye’deki varlıklar üzerinde çok derin bir hesaplaşmanın tuşuna basılmış görünüyor.

Bütün bu fırtına da TVF Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Prof.Dr. Erişah Arıcan’ın koltuğu da sallanıyor.

Erişah’ın yerine Berat Albayrak modelinden gidilirse Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in gelmesi sürpriz olmaz.