Mardin'i ziyaret eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, valilik ve AKP İl Başkanlığı ziyaretinin ardından yapımı süren Şehir Hastanesi inşaatında incelemelerde bulundu.
Bakan Koca, kentin doğasına katkıda bulunmak amacıyla 20 yılı aşkın süredir kendi imkanlarıyla satın aldığı fidanları diken ve "Şeyhmus Amca" ismiyle tanınan Şeyhmus Erginoğlu ile hastane bahçesinde ağaç dikti.
Koca, bahçeyi Erginoğlu’na emanet ederek, "Fidanların babası Şeyhmus amcamız, Allah sizden razı olsun. Şehir Hastanesi’nin ormanını da size emanet ediyoruz. Hem üniversite gençliği, hem hastane çalışanları ve hasta yakınları için geniş bir alanı ağaçlandıralım istedik. Buralar size emanet. Burada istersen 3 odalı, 4 odalı, 2 odalı ne kadar istersen bir ev de yapmak istiyoruz. Ben yapacağım, devletin kesesinden olmaz" dedi.
"EVİM VAR, DEVLETE ZARAR VERMEK İSTEMİYORUM"
Erginoğlu ise Koca’nın teklifini reddederek, "Buraya da bakacağım, oraya da bakacağım. Gece 01.00'de bile kalkıp gidiyorum. Sıhhatim yerinde, 20 kişi bile benim kadar çalışamaz. Benim evim var, devlete zarar vermek istemiyorum. Dualarımız sizinle" diye konuştu.
'TARİHİN KENDİNİ TARİH OLMAKTAN ÇIKARIP, YAŞAYAN ZAMANDA EBEDİLEŞTİRDİĞİ ŞEHİR'
Daha sonra "Şehir Buluşmaları" programına katılan Fahrettin Koca, "Mardin’in yedi dil ve yedi dinin başkenti olarak bilindiğini ve kentte 6 bin 500 yıllık yerleşik hayat geçmişinin olduğunu" söyledi.
Koca, "Mardin’in tüm dünyanın nadide şehirlerinden biri olduğunu hatırlatmama izin verin. Mardin öyle bir şehir ki, burada tıp eğitimi alan aynı zamanda tarih eğitimi alır. Burada mühendislik, iktisat, edebiyat okuyan tarih de okur. İslami İlimler Fakültesi’ni Mardin’de okuyan bir genç için Mardin’in kendisi adeta dinler tarihi kitabıdır. Turizm okuyan genç için şehir, fakültenin kendisidir. Mimarlık öğrencisi burada bin yılların ustalarından ders alır" dedi.
"Mardin’e bir açık hava müzesi denebilir ama kanaatimce bu hakikati tam olarak yansıtmaz" diyen Koca, şöyle devam etti:
"Mardin, tarihin kendini tarih olmaktan çıkarıp, yaşayan zamanda ebedileştirdiği şehirdir. Burada yerleşik hayatın 6 bin 500 yıllık bir geçmişi var. Şimdiki zaman; Sümerler, Akadlar, Babiller; Asur ve Pers, Roma ve Bizans, Arap, Selçuklu, Artuklu ve Osmanlı’dan bir zarla ayrılıyor. Bu zarı kaldırmak gözün dikkatine, kulağın refleksine bağlıdır. Bir ormana uzaktan bakan kişi için görülen, teke indirgenmiş şeydir. Ormanı tanımak ağaçları seçmekle mümkün. Bu şehir, genel intibaların fikir vereceği bir şehir değil, her ayrıntısı eğitici bir dikkat talep ediyor.
Hangi dalda eğitim görürseniz görün, kendisi bir fakülte olan Mardin’den çok kültürlülük diplomanızı da alın. Mardin’e ‘Yedi dilin, yedi dinin başkenti’ denmektedir. Yedi dil, yedi din; insanlık ağacının Mardin üzerindeki dallarıdır. Dini inanış açısından Müslüman, Süryani, Keldani, Ezidi, Yahudi veya etnik köken olarak Kürt, Arap, Çeçen, Ermeni olmak, bir kimseyi diğerine göre öteki yapmaz Mardin’de. Mardin insandaki inanma arzusunun vücut bulmuş şeklidir."