İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanlığı tarafından belediyeye yönelik başlatılan “terör soruşturması” hakkında bilgi vermek için elindeki belgelerle bu sabah Saraçhane’de basın toplantısı düzenledi. İmamoğlu’nun ardından Süleyman Soylu da bakanlıkta bir basın toplantısı düzenledi. Soylu, “İmamoğlu beni aradı, benden yardım istedi. Bana belli bir konuda, ‘CHP Genel Merkezi beni sevmiyor, bu konuda bana yardımcı olur musunuz’ dedi” diye konuştu.
Soylu’nun yeni iddiaları üzerine İmamoğlu ikinci bir basın toplantısı düzenledi.
Açıklamaların ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, İstanbul Büyükşehir Belediye Binası’nda açıklama yaptı. Torun’un açıklaması şöyle:
“EĞER BİR SUÇLU, BİR TERÖRİST YILLARCA ELİNİ KOLUNU SALLAYIP DOLAŞIYORSA BUNUN SORUMLUSU İÇİŞLERİ BAKANI’DIR”
“Bugün saat 16’dan sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun iftiralarını dinledik, karalamalarını dinledik. Gerçekten koltuğuna yakışmayan bir bakanın nasıl söylediğine şahit olduk. Sabah İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu belgeleri ile birlikte kanun maddelerini ifade ederek, Anayasa hükmünü de ifade ederek süreci tanımlaması ve belgelemesi onu öyle kızdırmış olsa gerek ki, o iftiralarının ne kadar boş olduğunu ispatlamış olsa gerek ki maalesef çaresizlik içinde, bitik bir ruh haliyle yanıt vermeye kalktı.
Yalan bitmeden doğruyu konuşamayan bir İçişleri Bakanı ile karşı karşıyayız; uymadığı Anayasa’yı eline almış, bize gösteriyor, güvenlik güçlerimizin terörle mücadelesini kendine siper etmeye çalışıyor. Polisimizin, askerimizin arkasına saklanıp kendi suçlarını bastırmaya çalışıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinde bir kişinin terörist ya da suçlu olup olmadığını tespit edecek makam İçişleri Bakanlığı’dır. Eğer bir suçlu, bir terörist yıllarca elini kolunu sallayıp dolaşıyorsa bunun sorumlusu İçişleri Bakanı’dır. Belediyelerin emniyeti de istihbaratı da yoktur. Süleyman Soylu bugün eğer söylediklerinin binde biri bile doğru ise kendi görevini yapamadığını bir kere daha itiraf etmiştir. Adli sicil kayıtlarını veren Adalet Bakanlığı’dır; güvenlik soruşturmalarını İçişleri Bakanlığı’dır. Bir tespit varsa bulursunuz, gerekeni yaparsınız.
Eğer belediye çalışanları ile ilgili somut bir suç varsa bunu, belediyeye bildirirsiniz. Belediye gereğini yapmazsa o zaman konuşursunuz, o zaman suçlarsınız. Ama belediyemize bilgi vermeden tuzak kurmaya çalışmak, basın toplantısında dedikodu yapmak; aymazlıktır, utanmazlıktır.
“SEN BIRAK İKİYÜZLÜLÜĞÜ, YÜZ DEĞİŞTİRMEDEN YÜZÜ KALMAMIŞ BİR BAKANSIN”
Devletin İçişleri Bakanlığı koltuğu; aklını yitirmiş, psikolojisi bozulmuş bir kişiye emanettir. ‘Biz, hiç ikiyüzlü olmadık’ diyor. İstanbul’da, Ankara’da önceki dönemlere ait milyarlarca liralık yolsuzluk dosyalarını sumen altı eden sen değil misin Sayın Bakan? Sen bırak ikiyüzlülüğü, yüz değiştirmekten yüzü kalmamış bir Bakansın. Sen utanma duygusunu yitirmiş bir Bakansın. ‘1668 terörist var’ diyorsun, daha geçen yıl 557 terörist var diyordun, ‘ispat edemezsen namertsin’ dedik. Bugüne kadar hiçbirini ispat edemedin. Şimdi çıkıp hangi yüzle konuşuyorsun anlamıyoruz.
1668 terörist varsa yıllardır neden bu kişiler hakkında işlem yapmadınız? Bunlar bir günde mi terörist oldu? 241 çalışanın önceki yönetimler tarafından işe alındığını kendi ağzınla ifade ediyorsun, kendin söylüyorsun. Niye bunlar için daha önce harekete geçmedin? Niye önceki yöneticiler hakkında hiçbir işlem yapmadın? Kumpas soruşturmaları açacaksın, belediyemiz sizden bilgi isteyecek vermeyeceksin, FETÖ taktikleri ile tuzak kurmaya çalışacaksın sonra çıkıp belediyelerimizi suçlayacaksın… Yok öyle Bakan!
“ŞEREFİN VARSA O KOLTUĞU TERK ET”
İnsanları ikinci derecede yakınları üzerinden terörle iltisaklı ilan ediyorsun. Ondan sonra da terörist var diyorsun. Sen önce dön de bir bak: Hollanda Büyükelçisi kim, onun kardeşi nerede? Ona bir bak. Senin Bakan Yardımcının kardeşinin FETÖ’den arandığı ortaya çıkmış, sen hala insanları terörist ilan ediyorsun. Önce bir sağına, soluna bak.
Kabine toplantısında fırçayı yemişsin. O Bakanlık koltuğundan kalksan sana selam bile veremeyeceklerini biliyorsun. Bunun acizliği ve paniği içinde hareket ediyorsun. Onun için şimdi çıkmış, altından yalan koltuğunu kurtarmak için bize saldırıyorsun. Boşuna uğraşma buradan sana ekmek çıkmaz. Sen bu yalanlarınla kimseyi inandıramazsın. Artık senin yalanlarına inanacak kimse de kalmadı. Suçluluk psikolojisi içinde çırpınıyorsun, çırpındıkça da batıyorsun. Kendini Saray’a ispat etmeye çalışırken, her yaptığınla da rezil oluyorsun.
Şimdi tekrar sana ekranlardan çağrıda bulunuyorum: Eğer onurun varsa, şerefin varsa o koltuğu terk et. O onurlu koltuğa yakışmıyorsun ve her gün seni her yerden istifa etmeye davet edeceğiz. Çünkü sen, gerçekten bu ülkede bir iç güvenlik sorunusun. Ve bu ülkenin huzurunu bozan bir insansın. Ve her gün, seni istifaya davet etmek için bu çağrımızı yineleyeceğiz.”