Erzincan'daki altın madeninde yaşanan toprak kayması, siyanürle yapılan madenciliği tekrar gündeme getirdi. Fırat Nehri'ne yakın konumda bulunan maden daha önce sızıntı nedeniyle ceza almıştı ve uzmanlar bu tür bir işletmenin tehlikeli olduğunu belirtmişti.
Siyanür, altın madenciliğinde kullanılan bir kimyasal maddedir. Siyanürlü altın madenciliği, Türkiye'de 2001 yılında Bergama Ovacık madeninin kurulmasıyla başlamıştır. Siyanür, altın madenciliğinde genellikle düşük maden potansiyeline sahip yataklarda kullanılmaktadır.
SİYANÜRLÜ MADENCİLİĞİN YASAKLANMASI GEREKTİĞİNİ SAVUNULUYOR
Siyanürlü madencilikte, maden cevheri siyanürlendikten ve içindeki altın ayrıştırıldıktan sonra geriye kalan siyanürlü atıklar su ile arındırılır ve atık havuzunda saklanır. Bu yöntem dünya genelinde altın üretiminin yaklaşık yüzde 85'inde kullanılmaktadır.
Ancak siyanürlü altın madenciliği çevresel riskler taşır. Romanya'da 2000 yılında yaşanan Baia Mare siyanür sızıntısı gibi olaylar, çevre felaketlerine neden olmuştur. Bu tür kazalar, su kaynaklarını ve canlı yaşamını tehdit etmektedir.
TEMA Vakfı gibi çevreci dernekler siyanürlü madenciliğin yasaklanması gerektiğini savunmaktadır. Bazı Avrupa ülkeleri, siyanürlü madenciliği yasaklamış veya lisans vermeyi reddetmiştir.
Erzincan'daki maden kazası, siyanürlü madenciliğin çevresel risklerini bir kez daha gündeme getirmiştir. Maden şirketlerinin atık havuzlarını dikkatli bir şekilde yönetmeleri gerektiği vurgulanmaktadır.