Siyasal İslamın iki projesi: Taksim'e cami Ayasofya'da ibadet

Siyasal İslamcıların yıllardır üzerinde çalıştığı iki proje bulunuyor, yıllardır bu iki projeyi hayata gerçekleştirmeye çalışıyorlardı. Biri Taksim'e cami yapılması diğeri ve asıl önemli olanı Ayasofya'nın ibadete açılması.

"Ayasofya müze olmaktan çıkartılsın, Müze yapılsın mı, yapılmasın mı?" tartışmaları yıllardır sürüp gidiyor! Laik çevrelere göre 'Ayasofya'nın müze olmaktan çıkarılıp ibadete açılması son derece yersiz ve lüzumsuz bir tartışma. Karşı tarafın, yani Siyasal İslamcıların görüşü ise tam aksi yönde...  Siyasal İslamcıların yıllardır üzerinde çalıştığı iki proje bulunuyor, yıllardır bu iki projeyi hayata gerçekleştirmeye çalışıyorlardı. Biri Taksim'e cami yapılması; diğeri ve asıl önemli olanı Ayasofya'nın ibadete açılması.

Türkiye'nin demirbaş konularından birisi olan Ayasofya yeniden gündemde. Türkiye'de gündeme ilişkin  her ne kadar değişik olursa olsun ancak bu konu hiç değişmez. Onlar her zaman gündemde yer almaya devam ederler. İşte bu demirbaş tartışma konularımızın başında Ayasofya yer alıyor. Kimi Hristiyanların 'Salı' gününü uğursuz saymalarının sebebi bazı tarihçilere göre, 1453 yılına dayanır. Bizans'ın başkenti 1453 yılının 29 Mayıs'ında bir Salı günü düşmüş, Başkent Osmanlı'ya geçmişti. 

HRİSTİYANLIĞIN MABEDİNDEN, MÜSLÜMANLARIN FETİH SİMGESİNE

Konstantinopolis'i İstanbul'a dönüştüren Osmanlı, Ayasofya'yı da camiye dönüştürmüştür. Fatih Sultan Mehmet, 1 Haziran 1453'te Ayasafya'da 'ilk Cuma Namazı'nı kılmıştı. Ayasofya Fatih'in ilk Cuma'yı kıldığı 1 Haziran 1453 Cuma gününe kadar Ortodoksların en büyük mabedi iken, Ayasofa 1 Haziran 1453 yılından beri Müslümanların fetih simgesi oldu. 

Ancak 1934 yılından beri ne Müslümanlar ne de Hristiyanlar ibadet ediyordu. 1934 yılından beri hem Müslümanları hem de Hristiyanların ortak ziyaret alanı olan Ayasofya o tarihten beri müze olarak hizmet veriyordu. İşte o tarihten beri de sürekli tartışılıyor, gündemde hiç çıkmıyor.  

AYASOFYA VEİSTANBUL'UN FETHİ 1453  

Ayasofya’daki son Ortodoks ayini 28 Mayıs 1453 tarihinde, Bizans ordusunu cesaretlendirmek için yapılmıştır. Bu ayine İmparator dahil, devlet adamları ve halk katılmıştır. Ayin şehir surlarında sona ermiştir. 

Bir gün sonra ise akşamüzeri saatlerinde kente giren Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya’ya gelmiş, atından inerek içeriye girmiş ve sessizce bir süre Ayasofya içinde kalmıştır. 
Hatta büyük salona girerken birinin zeminde bir taşı sökmeye çalıştığını görerek, bu kişiyi azarlamıştır. Askerlerine ise yağmalamayı acilen durdurmalarını emretmiştir.

Bir sonraki buyruğu, Ayasofya’nın cami olmasıdır. Fatih Sultan Mehmet’in, Ayasofya’ya girmesi ile ilgili zamanın tarihçileri farklı detaylar yazıya almışlardır. Bu konu hakkında İlber Ortaylı, Semavi Eyice, Fernand Grenard, Steven Runciman, Andre Clot, Levon Panos Dabağyan eserlerine bakılabilir.

Kente girildikten sonra üçüncü gün olan Cuma günü Fatih, Ayasofya’ya gelerek ilk Cuma namazını askerleriyle burada kılmıştır. Artık burası sultanların ‘Büyük Cami’si (Cami-i Kebir) olacaktır. Çeşitli kaynaklara göre Fatih, cuma namazı için mimar ve ustalara mihrap ve minber yaptırmıştır.  Üstelik tahtadan birde minare yaptırmıştır. Ayasofya içindeki heykelleri ve tasvirleri kaldırtmış, mozaiklerin üzerini kireçle kapattırmıştır.

Fatih Sultan Mehmet, kendi adına bir vakıf kurmuştur. Bu vakıf, Konstantinopolis’teki Bizans’a ait binalardan ve arsalardan elde edilecek olan 14 bin 500 altının, Ayasofya’nın masrafları, onarımı ve bakımı için harcanması işini de organize edecekti.

SİYASAL İSLAMIN İKİ PROJESİ 'TAKSİM'E CAMİ AYASOFYA'DA İBADET' 
 

Ayasofya müze olmaktan çıkartılsın, Müze yapılsın mı yapılmasın mı? tartışmaları yıllardır sürüp gidiyor! Laik çevrelere göre 'Ayasofya'nın müze olmaktan çıkarılıp ibadete açılması'son derece yersiz ve lüzumsuz bir tartışmadır. Karşı tarafın yani Siyasal İslamcıların görüşü ise tam aksi yönde...  Siyasal İslamcıların yıllardır üzerinde çalıştığı iki proje bulunuyor, yıllardır bu iki projeyi gerçekleştirmeye çalışıyorlardı. Biri Taksim'e cami yapılması diğeri ve asıl önemli olanı Ayasofya'nın ibadete açılması.

Ayasofya şimdi yeniden gündemde, ancak bu kez tartışmaların fitilini ateşleyen AKP kanadı ve partili Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Üstelik gündemde Erdoğan'ın Tekirdağ mitingindeki sözleri de var. 

İşte Erdoğan'ın o sözleri: 

"Sultanahmet'i bir doldurun ondan sonra ona bakarız. Sultanahmet'i bir doldurun ondan sonra ona bakarız. Bak şimdi Büyük Çamlıca Camii'ni yaptık. 4 tane 5 tane Ayasofya eder. O kadar büyük. 60 bin kişiyi alabilecek kapasitede. Ve Anadolu Yakası'nda tüm İstanbul'da ve Türkiye'de en büyük camii oldu. Buyrun mesele o değil. Bu işin siyasi boyu var. Yan tarafta Sultanahmet'i doldurmayacaksın, Ayasofya'yı dolduralım diyeceksin. Bu oyunlara gelmeyelim. Bunların hepsi tezgah."   

YAKLAŞIK 50 YILLIK TARTIŞMA: BAKANLAR KURULU KARARI VAR MI?

Bir Bakanlar Kurulu kararı uygulanması için Resmi Gazetede yayımlanması şart mi? O tarihte bu zorunluluk var mıydı? Varsa yayınlanmış bir kopyası arşivler de var mı?
Eğer resmi gazete yayınlanmamış ise yok hükmünde midir? İşte o tartışmalara yönelik tarihi 32.Gün programı...

ATATüRK DÖNEMİNDE ALINAN BAKANLAR KURULU KARARI SAHTE Mİ? 

Konuya ilişkin tartışmalar Mehmet Ali Birand'ın sunduğu 32. Gün programında 1995 yılında gündeme getirilmişti. Refah Partililer 1934 yılında alındığı söylenen Bakanlar Kurulu kararı sahte, düzmece olduğunu iddia etmişlerdi.  


Peki  'Arşivlerde ve Sicilli Kavani'nde böyle bir karar var mı?

Deniz Arman, Ayasofya'yı tartışılan tarafları Ayasofya'da bir araya getirdi. Kültür Bakanı Ercan Karakaş ile Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Oğuzhan Asiltürk, Ayasofya'da buluşmuşlardı. İşte 32. Gün programında o dönem konuya ilişkin iddialar:  

Dönemin Refah Partisi Genel Başkan yardımcısı Osman Asıltürk, "Ayasofya'nın müze yapılması 1935 yılında olduğu ifade ediliyor. Ancak bu konu da herhangi bir belge yok. Ne bakanlığın arşivlerinde nede Sicili kavaninde.  Uydurma bir kararname altında böyle bir hale getirilmiş. Böyle bir kararname yok." 

"Bakın aynen kelime kelime söylenen şey şu. İbadet bölümünün kapatılması mı?" diyor.Atatürk bu karara fena halde içerledi. Bu haberler o dönemin basınına da yansıdı. Bu kararı gören yok. Buranın caminin ibadete kapatılması yasadışı. Caminin dış mekanlarının müze olması çalışması var. Cami açılacak, ibadet edilecek ama çevresi müze olacak. Kararnamede ibadetten men edilmesi yok!"

Peki dönemin Kültür Bakanı Kültür Bakanı Ercan Karakaş ne dedi?

Peki dönemin Kültür Bakanı Kültür Bakanı Ercan Karakaş ne dedi? Şimdi sayın Asiltürk'ün söyledikleri Ayasofya'nın 500 yıllık cami olarak kullanılmasının dışında başka bir şey olarak kullanılmasaydı doğru olurdu. 

Şimdi bizim incelediğimiz belgelerde Asiltürk'ün söyledikleri doğru değil. Bir Bakanlar Kurulu kararı ve altında Atatürk'ün İsmet İnönü'nün ve Diyarbakırlı'nın imzaları var. Böyle bir Bakanlar Kurulu kararı var. Çantamda yanıma aldım gösterebilirim.

Refah Partili Asiltürk'e göre Bakanın bahsettiği o kararname Resmi Gazete'de yayınlanmadı. Türk İslam Eserleri Müdürü, Nurettin Can'ın Kanun adlı broşürde kararname diyerek neşretmiştir. Ve bu 47 yılında neşredilmiştir. Numarası bile yoktur.   

Tarihçi - Yazar Sinan Meydan'dan gündeme damga vuracak sözler: Durum vahim, Fiilen Cumhuriyet’ten Meşrutiyet’e geçtik! 

TARİHÇİ SİNAN MEYDAN: FİİLEN CUMHURİYET'TEN MEŞRUTİYETE GEÇTİK

Tarihçi- yazar Sinan Meydana, Danıştay’ın Ayasofya kararında, gözden kaçan bir detay olduğunu söyledi.  Meydan, Ayasofya gündemini yorumladı. "Meydan, Fiilen Cumhuriyet’ten Meşrutiyet’e geçtik!" diye konuştu.

Fatih’in vakfiyesini gören Danıştay, Atatürk'ün kurtarıcılığını unutmuştur 
 

Meydan, kişisel paylaşım hesabından da Ayasofya'ya ilişkin, Danıştay’ın Ayasofya kararında, gözden kaçan bir detay olduğunu söyledi. Danıştay’ın verdiği karara ilişkin dikkat çeken ifadeler kullandı. Danıştay’ın, verdiği karar ile Atatürk’ün kurtarıcılığını unuttuğunu söyleyen Meydan, “Danıştay kararı, İstanbul'un fethini görüp kurtuluşunu göz ardı eden bir karar. İstanbul 1918-1923 arası işgal altındaydı. İşgalciler, Ayasofya'ya çan takacaktı. Ayasofya'nın tapusunu işgalciden Atatürk geri aldı. Fatih’in vakfiyesini gören Danıştay, Atatürk'ün kurtarıcılığını unutmuştur” ifadelerini kullandı.    
 

AYASOFYA'NIN CUMHURİYET DÖNEMİNE AİT İLK KADASTRO KAYDI

Ayasofya'nın Cumhuriyet Dönemine ait ilk kadastro kaydı yayınlandı. Medyada 'Ayasofya'nın tapusu bulundu' şeklinde lanse edilen tartışmlaara yönelik Murat Bardakçı, Türkiye’de kadastro çalışmalarının 1930’lu yıllardansonra başladığını belirtti.

TAPU DEĞİL KADASTRO KAYDI

Bardakçı özetle şunları söyledi: Bu belge, Cankurtaran Mahallesi’nden kadastro geçirilmesinden sonra yapılan kayıttır. Ayasofya’nın ilk kaydı bu değildir. Bu, aslında ilk mülkiyet kaydı değil, kadastrogeçtikten sonraki kaydıdır.Cami ve saraylar şahıs  üzerine kaydedilemez.Bu tapu değil, kadastro kaydıdır. Vakfıyeyi yayınlasınlar.

Bu belgeye göre; Atatürk döneminde yani 1936'da kadastro kaydına Cami olarak geçirilmiş durumda. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı belgeye göre "Fatih Sultan Mehmet’in üzerine kayıtlı görünen Ayasofya Cami olarak görülüyor.


AYASOFYA'NIN BAHÇESİNDE PADİŞAH MEZARLARI VAR MI? 

Ayasofya’da, ilk gömülen padişah II. Selim’idi. Ayasofya’da ayrıca III. Murad, III. Mehmed, I. Mustafa ve Sultan İbrahim’in yanı sıra yaklaşık 150 hanedan üyesinin mezarları bulunuyor. 


YENİDEN CAMİ OLMA SÜRECİ ADIM ADIM NASIL GELİŞTİ 

Ayasofya'nın tekrar cami olma süreci ilk olarak 2005 yılında başladı, 2005 yılında yargıya taşınan olay Danıştay 10. Dairesi tarafından reddedildi.

2016'da tekrar açılan dava da Haziran 2018'de açıklanan karar ile aynı şekilde sonuçsuz kaldı. Temmuz 2016'da Ayasofya Müzesi'nde düzenlenen Kadir Gecesi programında, 85 yıl aradan sonra sabah namazı ezanı okundu. Ekim 2016'da Müze'nin ibadete açık olan bölümü Hünkar Kasrı'na, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından uzun yıllardan sonra ilk kez asaleten imam atandı. 2016 itibarıyla Hünkar Kasrı bölümünde vakit namazlar kılınmaya ve minarelerinden Sultanahmet Camii ile 5 vakit çifte ezan okunmaya başlandı.

AYASOFYA'N YILLARA GÖRE AĞIRLADIĞI ZİYARETÇİ SAYISI

Dünyanın 8’inci harikası olarak gösterilen Ayasofya’yı geçtiğimiz yıl ziyaret edenlerin sayısı 3 milyona yaklaşırken 2014 yılında 3.5 milyon kişinin ziyaret etmesiyle tüm zamanların ziyaretçi rekoru kırılmıştı. 

İşte yıllara göre Ayasofya’nın ağırladığı ziyaretçi sayısı: 

2007: 2 milyon 226 bin 159
2008: 2 milyon 236 bin 966
2009: 2 milyon 244 bin 956
2010: 2 milyon 952 bin 768
2011: 3 milyon 248 bin 307
2012: 3 milyon 353 bin 199
2013: 3 milyon 326 bin 591
2014: 3 milyon 574 bin 43
2015: 3 milyon 425 bin 236
2016: 1 milyon 436 bin 577
2017: 1 milyon 892 bin 250
2018: 2 milyon 922 bin 37
2019’un ilk 8 ayında 9 milyon 982 milyon ziyaretçi ağırlayan tarihi yapı son günlerde ziyaretçi akınına uğramasıyla dikkatleri üzerine çekti.  

İSMAİL SAYMAZIN PAYLAŞIMI SOSYAL MEDYA'DA GÜNDEM OLDU 

Gazeteci İsmail Saymaz, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da, siyasette gündem konusu olan Ayasofya Müzesi'nin yıllık gelirini paylaştı. 

Saymaz, "Ayasofya, 2019’da en çok ziyaret edilen müzemiz oldu. Toplam 3.727.361 kişi tarafından ziyaret edildi. Giriş ücreti 100 TL olduğu düşünülürse ciddi gelir sağlıyor." dedi.

İşte o paylaşımlar:

 

-PEKİ FATİH SULTAN MEHMET'TEN BAŞKA AYASOFYA'DA NAMAZ KILAN PADİŞAH OLDU MU? 
-AYASOFYA'YA İLK TURİSTLER NE ZAMAN GELDİ?

-SULTAN AHMET ESNAFIN ETKİLENİR Mİ? 

 Ayasofyanın yıllık geliri yaklaşık 300 milyon lira civarı ve çevresindeki ilçelere etkisi yine yaklaşık 2.5 milyar lira. Peki Hristiyanlar tepki koyarsa nasıl bir domino etkisi yaratır? 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İlgili Haberler

İlber Hoca hastaneden bayram iznine çıktı