Günümüzde, Z Kuşağı gençleri sosyal medyada büyük bir zaman harcıyor ancak bu durumun mutluluklarını etkileyebileceği endişesi giderek artıyor. Bilim insanları, dijital dünyanın gençler üzerindeki olumsuz etkilerini vurgularken, uzmanlar da sosyal medya kullanımının kontrollü bir şekilde yönetilmesi gerektiğini savunuyor.
21. yüzyıl, teknolojik gelişmelerin hızla ilerlediği bir dönem olarak tanımlanıyor ve Z Kuşağı bu dönemin önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu kuşak, büyük bir kısmını sosyal medyada geçiriyor ve kendisini bu platformlarda ifade etme konusunda oldukça yetenekli. Ancak, sanal dünyadan aldıkları keyif bazen olumsuz etkilere neden olabiliyor.
Özellikle Instagram, YouTube, TikTok gibi platformlarda yaşamlarını paylaşan gençler, başkalarının hayatlarıyla kendi yaşamlarını karşılaştırarak yetersizlik hissiyle karşı karşıya kalabiliyorlar. Bu durum, bilim insanlarının dikkatini çekmiş durumda. Dünya genelindeki 15-24 yaş arası gençlerin kendilerinden önceki nesillere göre daha mutsuz hissettikleri belirtiliyor. Bu durum, sosyal medyanın Z kuşağı üzerindeki etkileriyle ilişkilendiriliyor.
Uzmanlar, sosyal medyanın gençler üzerinde depresyon gibi sorunlara yol açabileceğini belirtiyorlar. Dijital ekranlara uzun süre maruz kalmak, başkalarının mükemmel gibi görünen yaşamlarına özenme ve kendi yaşamlarının yetersiz olduğuna dair kaygılar bu etkiler arasında yer alıyor. Bu nedenle, sosyal medyanın sınırlandırılması veya kullanımının azaltılması gençler için önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, bu tür önlemlerin gençler üzerindeki zararlı etkileri azaltabileceğini savunuyorlar. Özetle, sosyal medyanın gençler üzerindeki etkileri konusunda daha fazla farkındalık ve önlem alma çağrıları yapılmaktadır. Bu durum, gelecekte gençlerin psikolojik ve duygusal sağlığı için önemli bir konu olarak ön plana çıkıyor.