Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, Odatv Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın tutuklanmadan önce İçişleri Bakanı Soylu'nun paylaştığı mesajı hatırlatarak, "Yıldız ile birlikte gözaltına alınan da bir astsubay. Yani 'devlet gömleği giymiş' bir kişi! Bu durumda sormak gerekmez mi? Acaba Soylu o akşam, Yıldız hakkındaki soruşturmayı ve telefonlarının dinlendiğini biliyor muydu?" diye sordu.
Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Odatv Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın tutuklanmasından önceki sözlerine dikkat çekti. Bildirici, Yıldız’ın telefonlarının dinlendiğinin İşçileri Bakanı Süleyman Soylu tarafından bilinip bilinmediğini sordu.
Bildirici, RTÜK'ün TELE1'e verdiği cezalara dikkat çekerek, "Müyesser Yıldız, Oda TV sitesinin Haber Müdürü. İsmail Dükel, Tele 1 Televizyonunun Ankara Temsilcisi. İki kuruluş da bir süredir hedef konumunda.Tele 1 de RTÜK’ün hedef tahtası yaptığı bir medya kuruluşu. Bu yıl içerisinde sekiz kez ceza verdiler. Program durdurma ve üst limitten para cezaları yağdırdılar" dedi.
Gözaltına alınan İsmail Dükel’den ilk mesaj
Bildirici'nin yazısı şöyle:
"Galiba birileri şaşırma duygumuzu elimizden almaya yemin etmiş. Bir zamanlar Ahmet Şık’ın yayınlanmamış kitabı nedeniyle hapse atıldığını görmüş, şaşırmıştık.
Şimdi de Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel, yayınlanmamış haberler nedeniyle gözaltına alındı. Bundan sonra gazeteci arkadaşlarımız Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’den casus çıkarmaya çalışmaktan daha şaşırtıcı operasyon yapmaları çok zor.
Müyesser Yıldız, Oda TV sitesinin Haber Müdürü. İsmail Dükel, Tele 1 Televizyonunun Ankara Temsilcisi. İki kuruluş da bir süredir hedef konumunda. Oda TV Genel yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Libya’da şehit olan üç MİT mensubuyla ilgili haber gerekçesiyle tutuklandılar.
Tele 1 de RTÜK’ün hedef tahtası yaptığı bir medya kuruluşu. Bu yıl içerisinde sekiz kez ceza verdiler. Program durdurma ve üst limitten para cezaları yağdırdılar.
Müyesser Yıldız ilaveten bir de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hedefindeydi. 18 Mayıs akşamı Kars’tan şehit haberi gelince üzülmüş, Facebook ve Twitter hesabından paylaşımda bulunmuştu:
“Anlaşılan o ki, Bakan Soylu'nun söylediği gibi, 'Çemçe grubu' tamamen yok edilmemiş. Çatışmada yaralanan ve kaldırıldığı hastanede şehit düşen askerimiz Jandarma Yüzbaşı Ferhat Çiftçi'nin mekanı cennet olsun.”
Özetle böyleydi Müyesser Yıldız’ın yazdıkları. Bu paylaşım Bakan Soylu’yu çok kızdırdı. Yıldız’ı da etiketleyerek ağır bir yanıt verdi:
“Çemçe grubunun itlafına bir PKK bir sen üzülmüşsün. Kahramanlarımız bugün o bölgeye yeni sızmayı 10 metrede çatışma ile teröristleri yok ederek engelledi... Benim üzüntüm PKK seviciliğin değil, devlet gömleği giymiş pespayelerle iş tutmandır.”
Ankara’da onu tanıyan bütün gazeteciler bilir ki, Müyesser Yıldız milliyetçidir, Soylu’nun söylemi üzerine yapışmaz. Sadece üzer. Nitekim ertesi günkü yazısında bakana çağrıda bulundu:
“Soylu'yu ispata davet ediyorum. Nasılsa tüm sosyal medya hesaplarımız takipleri altında; ‘PKK seviciliğime’ dair tek bir kelime bulsun ve hakkımda suç duyurusunda bulunsun!”
Bir de “Beni doğrudan hedef gösteren, can güvenliğimden sorumlu olan kişi ise can güvenliğimin sağlanması için hangi merciye başvuracağım?” diye sordu. Can güvenliği endişesini böyle dile getirmesine rağmen 5 Haziran’da Bakan Soylu hakkında 1 liralık tazminat davası açmaktan geri durmadı.
“Devlet gömleği giymiş pespayeler”Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’in önceki gün gözaltına alınmaları bu gelişmelerin ardından geldi. Yöneltilen suçlama Türk Ceza Yasası’nın 328. Maddesindeki “askeri casusluk yapmak.” Avukatlarının bildiği bu. Ama bu tip davalarda hep olduğu gibi kamuoyu suçlamaların ayrıntısını yine Sabah gazetesinden öğrendi. Abdurrahman Şimşek imzalı haberde özetle şu bilgi veriliyordu:
“Müyesser Uğur Yıldız ile birlikte aynı dosya kapsamında İstanbul'da 1. Ordu Komutanlığı'nda görevli Astsubay E.B. de gözaltına alındı. E.B.'nin Libya ve İdlib'deki askeri faaliyetler ile ilgili karısı A.B.'nin kullandığı telefon üzerinden bilgi sızdırdığı, kendi telefonunu kullanmayıp tedbir aldığı, Yıldız'ın telefon ile kendisine iletilen bilgileri tek tek not aldığı, fakat ne köşesinde yazdığı ne de ODA TV'de haber yapmadığı belirlendi. Astsubay E.B.'nin aynı şekilde Tele 1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ile de irtibatlı olduğu saptandı.
Müyesser Uğur Yıldız'ın 1. Ordu'daki çok kritik bir isimden elde ettiği askeri bilgileri nerede ve nasıl kullandığı soruşturma makamlarınca araştırmaya alındı. Yıldız'ın bilgileri 'Askeri casusluk' maksadıyla servis etmiş olabileceği üzerinde duruluyor.”
Alican Uludağ’ın Cumhuriyet’te bugün yayımlanan haberine göre de soruşturma, Milli Savunma Bakanlığı’nın şikayeti üzerine başlamış; Müyesser Yıldız, İsmail Dükel ve söz konusu astsubayın telefonları dört ay boyunca dinlenmiş.
Bu haberler, soruşturmayla ilgili birçok karanlık noktaya işaret ediyor. Öncelikli olarak, Bakan Süleyman Soylu ve Müyesser Yıldız’ın sosyal medyada karşı karşıya gelmesinin bu soruşturmayla ilgisi olup olmadığı sorusu ortaya çıkıyor.
Anlaşılan o tartışmanın yaşandığı 18 Mayıs akşamı da Müyesser Yıldız’ın telefonu mahkeme kararıyla dinleniyordu. Soylu o akşam Yıldız’a ne demişti? “Benim üzüntüm PKK seviciliğin değil, devlet gömleği giymiş pespayelerle iş tutmandır.” Yıldız ile birlikte gözaltına alınan da bir astsubay. Yani “devlet gömleği giymiş” bir kişi!
Bu durumda sormak gerekmez mi? Acaba Soylu o akşam, Yıldız hakkındaki soruşturmayı ve telefonlarının dinlendiğini biliyor muydu?