Birgün’den Nurcan Gökdemir’in haberine göre; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TBMM’deki bütçe görüşmelerinde ortaya attığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) “terörle iltisaklı” kişilerin istihdam edildiği iddiasını pazartesi günü ileri bir noktaya taşıyarak, İBB’de teftiş sürecinin başladığını ifade etti. Hiçbir somut kanıt ortaya koymadan demeçler üzerinden ilerletilen bu süreçte Soylu’ya destek yine MHP’den geldi. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmen Büyükataman “yerinde bir karar” derken AKP’den ise henüz somut bir destek gelmedi.
AKP’deki Soylu rahatsızlığının gerekçesinin arkasında, iddiaların CHP’den çok iktidarı yıprattığına dair oluşan kanaat var. İlk sonuçlar da bu kanaatin haksız olmadığını gösteriyor.
Öyle ki, Soylu'nun çıkışı, rutin belediye başkanları toplantısı için Ankara'da bulunan CHP'li başkanların gövde gösterisi ve birlik görüntüsü vermesi için olanak sağladı.
Öte yandan iddiaların ana hedefinde olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na da siyaset sahnesine güçlü bir dönüş yapma imkânı verildi.
SÜLEYMAN SOYLU RAHATSIZLIĞI
Diğer bir sonuç da muhalefet blokunda safların derlenmesi oldu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu “Gözleri İBB’nin paralarında, Erdoğan yerel seçim hezimetini hazmedemedi” derken başta İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de dahil olmak üzere Millet İttifakı’nın bileşenleri İmamoğlu’na desteklerini, Soylu’ya ve Saray’a da tepkilerini açıkça dillendirdi. Birgün’e konuşan AKP’li vekiller, İmamoğlu ve CHP’ye karşı kullanılması düşünülen “siyaset-terör” enstrümanının bu saatten sonra devre dışı kaldığını düşünüyorlar.
CHP ve muhalefet cephesi, Soylu’nun salvolarından şimdilik hasar almadan kurtulmuş oldu. Ama aynı şeyi iktidar cephesi için söylemek mümkün değil. AKP’de bu yaşananlarla ilgili hesap henüz kapatılmadı. Bir yıl öncesine kadar en güçlü liderler arasında gösterilen Süleyman Soylu tartışmalı uygulamaları, anlamsız açıklamaları, suç örgütü elebaşısı Sedat Peker’in yalanlanmayan iddialarıyla etkisini her geçen gün biraz daha yitiriyor. Son çıkış Adalet ve Kalkınma Partisi içindeki Soylu tartışmasını biraz daha ayyuka çıkardı.
Soylu, daha önce de olduğu gibi temelsiz açıklamaları, ispatlanmayan iddiaları gündeme gelirken AKP’li vekillerin -Saray’ın duyacağı şekilde- “Bundan sonra temelsiz ve sonuçlarını kestiremeyeceğimiz hamleler yapılmasın. Soylu elinde delil varsa hemen açıklasın, yoksa bir daha delilsiz konuşmasın” sözleri kulislerde yankılanıyor.
“TEVFİK GÖKSU’NUN SÖZLERİ SOYLU KARŞITLARININ ELİNE KOZ VERDİ”
Bu arada Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’tan gelen “Belediye kadrolarında terör örgütleri ile bağlantılı birtakım isimler olabilir. Buradan belediye başkanına sorumluluk çıkarılmaz” açıklamasının Soylu’nun etrafında yuvalanan kadroların aksine Adalet ve Kalkınma Partisi içindeki daha geniş bir kesimin duygularına tercüman olduğu konuşuluyor. Kurtulmuş’un açıklaması bununla da sınırlı kalmadı, sözlerini “Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bir terör örgütü ile ilişkili binlerce insan bulunduğu için Genelkurmay Başkanı’nı mı suçladık ki, belediye çalışanları arasında terörist bulunursa belediye başkanını suçlayalım? Böyle yaparsak kendimizi inkâr etmiş oluruz” diye sürdürdü. Kurtulmuş’un “Devlet aklı”nın yansıması olan bu sözlerinin Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün de aralarında bulunduğu kadrolarca desteklendiği ifade ediliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Mehmet Tevfik Göksu’nun, “İBB’de terör örgütü iltisaklı çalışanlar” iddiasına ilişkin belediye koridorlarını adres göstermesi ise Soylu karşıtlarının eline yeni bir malzeme verdi.
BU SEFER DE BECEREMEDİLER
Erdoğan ve iktidar çevresinin attığı her adımın etkisi en çok 3 gün sürüyor. Ekonomik alanda atılan adımların maliyeti iki gün içinde ortaya çıktı. Bakan Nureddin Nebati’nin durumu kurtarmak için başvurduğu yalanların ömrü 12 saat bile sürmedi. Yerel yönetimlere dair balon ise deyim yerindeyse havalanmadan söndü. Bu hamlelerin başarısız olması hem kamuoyu nezdinde hem de parti içinde parti yönetimine dair güveni aşağılara çekiyor. Kriz çıkartmada ve bunu yönetmede mahir olan iktidar, görünüyor ki bu hünerini kaybetti. Kriz çıkarmayı hâla başarabilseler bile artık yönetemiyorlar gibi duruyor. Aksine dönüp kendilerini vuruyorlar.