Sözcü yazarı ekonomist Murat Muratoğlu, koronavirüsün patlak vermesiyle kötüye gidişatı hızlanan ekonomiyi köşe yazısına taşıdı.
Sözcü yazarı ekonomist Murat Muratoğlu, koronavirüs salgınının patlak vermesiyle kötüye gidişatı hızlanan ekonomiyi yazdı.
"Salgın bitse bile ekonominin canı çıktı bir kere" diyen Muratoğlu, "Başkanlık sistemi hız demekti… Nerede hızlı gideceğini söylemedi. Dediği gibi ülke gerçekten de çok hızlı fakirleşti… Bir daha ki sefere dediğini iyice dinle de, ben yanlış anladım deme" ifadelerini kullandı.
Muratoğlu'nun "Başkanlık sistemi hız demekti, ülke çok hızlı fakirleşti!" başlıklı yazısı şöyle;
İlaç veya aşı bulununcaya kadar kimse hadi ben tatile çıkayım, bu gece barda gönlüm hovarda tadında yaşayamayacak dünyada…
Muhtemelen birçok şirket dayanamayacak, topu atacak. Kimsenin suçu değil bu, kader oyunu…
★★★
Oysa ekonomisi güçlü ülkeler “batmak kaderiniz değildir” bakış açısıyla milyarlarca dolar, Euro, sterlin, yen bastı. Bunu işi zorda olan kim varsa dağıttı.
Türkiye biraz daha kaderci… “Alnımızda ne yazıyorsa o” görüşünü benimsedi… Benimsemeyip ne yapacaktı? Yandaşın cebinden alıp batanı mı kurtaracaktı?
★★★
Her ülkenin para basma limiti vardır. Kiminin çok fazla kiminin bizim gibi çok azdır… Bu durum ülke ekonomisinin nasıl yönetildiğine bağlıdır.
Para basarak, zenginlik elde edilseydi herhalde her devlet sınırsız para basardı. Para, miktarı sınırlı olduğu için değerlidir… Fazlası fakirliğe giden bilettir!
★★★
Türkiye Hazinesi'nin iç piyasaya bu yıl için ödemesi veya çevirmesi gereken para 350 milyar lira… Vergi toplayamayınca nasıl ödeyecek ki? Kefen parası denilen ihtiyaç akçesini bile çoktan yedi! Acil olarak kaynak bulması gerekti. Memurların, emeklilerin, işsizlerin maaş ödemeleri sekmemeli…
★★★
Ne var ki, İşsizlik Fonu'nun parası çoktan harcandı. Yerine borç senedi konulup “borcum var” diye imzalandı… Bu senetleri Merkez Bankası'na yolladı, nakit parayı kaptı. Kısaca “para bastı!”
Para miktarının artması paranın kağıda basılması ile olmuyor. Esas para bilgisayar ekranında tutuluyor. Zira müşteriler, bankalar, Merkez Bankası ve Hazine arasındaki hesaplarda “benim sana bu kadar borcum, senden bu kadar alacağım var” kayıtları olarak duruyor.
★★★
Yoksa sizin bankamatikten çektiğiniz para yeni, gıcır gıcır ise bu direkt para basılıyor anlamına gelmiyor.
Dolaşımdaki nakit para ülkedeki toplam paranın küçük bir miktardadır… Piyasadaki kağıt ve madeni paraların toplamı yüzde 5-6 civarındadır…
★★★
Peki, neden gelişmiş ekonomilerde merkez bankaları bağımsızdır?
En temelde paranın değerinin siyasal iktidarların kısa vadeli çıkarları ve keyfi uygulamalarına feda etmemek için… Bu duruşunu bozması ülke ekonomisini yuvarlaması anlamına gelir.
Bizde Merkez Bankası Başkanı dik durmaya çalıştı, saray onu anında işten attı. Yerine sözünü dinleyecek olanı atadı.
★★★
Oysa hükümetler gelip geçicidir ancak ülke ekonomisi geleceği hedeflemektedir.
Merkez bankaları para basılıp basılmamasına, ne kadar para basılacağına, ne için basılacağına ve sonrasında ne yapacağına kendi karar verir.
Bizdeki gibi kararı saray verince ülke ekonomisi erir günden güne…
★★★
Salgın bitse bile ekonominin canı çıktı bir kere… Hiç heveslenmeyin, ülke ekonomisi düzelmez bu yönetimle…
Başkanlık sistemi hız demekti… Nerede hızlı gideceğini söylemedi. Dediği gibi ülke gerçekten de çok hızlı fakirleşti… Bir daha ki sefere dediğini iyice dinle de, ben yanlış anladım deme!