Deprem altan vurdu, Düzce'de Adalet Sarayı'nın alın damarı çatladı.
Adalet Bakanı, “binanın ana yapısı sağlam, dış sıvasındaki döküntüler normal” türünden üfürük sözler söyledi.
Kıvraklık.
Esneme.
Döneklik.
Ve tutarsızlık.
Tutarsızlığı; özel şekillendirilmiş nervürlü demir, PVC pencere, çelik kapı, ısıya dayanıklı çift camdan yeni binalar bile kaldıramıyor.
Adalet sarayı çatladı.
Depremden dediler.
Depremden değil.
Adaletsizlikten.
Binayı yapan iktidar destekli inşaat şirketinin sahibine “Hukukun üstünlüğüne inanıyor musun?” diye sorsan; “Hukukun üstünlüğü için canımı veririm başkanım!…” der ama yaptığı bina 5.9 şiddetindeki sarsıntıya dayanamadı. Hukukun üstünlüğünün takipçisi Adalet Bakanı ise inşaat şirketini anında akladı.
Düzce'de Adalet Sarayı'nın ön yüzündeki süslemeler çatlayıp binanın geniş kapısının önüne döküldüğü gecenin sabahında Amasra'da ölen madenci yakınlarına korkutma, yıldırma ve “adalet aramayın” tehdidi hortladı.
Kaza değil.
Kader değil.
Cinayetti.
42 işçi can vermişti. Patlama sonrası ortaya çıkan bilgiler, bulgular, ifadeler, bilirkişi raporları, bu ocakta kömür çıkartmak için yerin 300 metre altına inildiği için metan gazı patlama riskinin büyüdüğüne fakat bu riske karşı iyileştirmeler yapılmadığını ortaya koydu. Başta Enerji Bakanı ve Çalışma Bakanı, Türkiye Taş Kömürü (TTK) Genel Müdürü, TTK Müesseselerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, Maden Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Kurulu, gecikmelerden, dikkatsizliklerden, “bize kömür lazım işçinin keyfi (hayatı) değil…” zihniyetinden sorumluydular.
Adalet varsa!
Mahkeme önüne çıkıp hesap vermeliydiler ki, bundan sonra kömür madeni ocaklarında “işçinin hayatı kömürün önüne geçebilecek” bir zihniyete dönüşsün.
Çağdaş Hukukçular Derneği, Adalet için Hukukçular, Demokrasi için Hukukçular, Sosyal Hukuk, Halkevleri Hukuk Dairesi, Özgürlük için Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi avukatları; patlamada hayatını yitirmiş 42 işçinin yakınlarının savunmasını üstlendiler. Sadece modern, gösterişli, süslü Adalet Sarayı binaları yaparak değil bu binaların içinden “hukukun üstünlüğüne” de saygı çıkmalıydı.
Ne oldu?
Yine kıvraklık.
Yine esneme.
Yine döneklik.
Amasra'da maden faciasında can veren 42 işçinin yakınlarının avukatlığını alan bu 6 kuruluş, şu açıklamayı yaptılar: “Kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce, madende ölen işçilerin aileleri aranmakta ve “avukatınızı değiştirin, yoksa tazminatınızı alamazsınız” sözleriyle tehdit edilmekteler. Kendilerini polis olarak tanıtarak madenci ailelerini tehdit edenlerin gerçekte polis olup olmadıklarını bilmiyoruz. Ancak biz avukatları bu soruşturmadan uzaklaştırmaya çalışarak katliamın gerçek sorumlularını kurtarma çabası içinde olanların kimler olduğunu biliyoruz.”
Mahkemelerde yargıcın vicdani ile kararları arasına iktidar gücü sokuluyor.
Yüzlerce örnek var.
Unutulmayacak bir örnek; “Tekirdağ Çorlu'da 24 kişinin hayatını yitirdiği tren kazasından sonra” yaşandı. Bu cinayet gibi tren kazasının sorumluları arasında başta Ulaştırma Bakanı, TCCD Genel Müdürü, TCDD 1. Bölge Müdürü, TCDD Bakım Servis Alanlarından Sorumlu Müdür Yardımcısı, TCDD Bakım Servis Müdürü, TCDD Üst Yapılar Sorumlu Müdürü, TCDD Yol Kontrolörü, TCDD mühendisleri, yani en az 100'e yakın, üst düzey kişi vardı. Ağır cezada yargıç önüne çıkıp “ bilinçli taksirle içlerinde çocukların da olduğu 25 yolcunun ölümüne ve 341 yolcunun yaralanmasına” sebep olmaktan yargılanmaları gerekirdi. Bu dava 5 yıldır sürüyor ve tutuklu bulunan son kişi de Düzce'de adalet Sarayı'nın çöktüğü gecenin sabahında serbest bırakıldı. Kazada çocuğunu kaybeden acılı anne Mısra Öz, “ 5 yıldır ölüp ölüp dirildiğimiz şu hayatta tutunduğumuz tek şey adalet oldu. 5 yıl sonra sadece 1 kişiyi zoraki tutukladınız. Bir sonraki celseye kadar bile sürmedi! Adaletiniz batsın. Bu ülkede ölene de kalana da sahip çıkmayan herkesin Allah belasını versin!” dedi.
“Sizce Türkiye'de yargı bağımsız mı?- Türkiye'de mahkemeler tarafsız mı?” sorularına her 100 kişiden 50'si “Türkiye'de yargı bağımsız değil” cevabi veriyor. Düzce'de Adalet Sarayı'nın alın damarları bu yüzden çatladı, depremden değil!