Taşlı-sopalı saldırılardan, montajlanmış çirkin bel altı videolardan, iftira dolu kampanyalardan sonra beklenen gün geldi.
YARIN kader günümüz…
Umutla, heyecanla sandık başına gideceğiz.
Bütün millet kalp çarpıntıları içinde bekliyor.
İnanıyorum ki;
Okurlarımdan Kâzım Üçok “Bülent Ecevit'in ‘Yarın' başlıklı dizelerinden esinlenerek uzun bir şiir yazmış… Güzel şiirin bir kıtası şöyle:
“Göğün mavisinden,
Rüzgârın esişinden,
Meydanların sesinden belli,
Bir şeyler olacak yarın!”
İktidarda ne yazık ki, sadece nefret dili var.
İnsanları birbirine düşüren kin, nefret, baskı, hakaret dolu, öfkeli, sinirli, haşin söylemlerden sanıyorum herkes bıktı!
Seçime değil, savaşa gidiyoruz sanki!
Nedir bu kızgınlık, bu hırs? Kaybetme endişesi mi yoksa?
Ülkede yokluk ve yoksulluğun devamını isteyen olabilir mi?
Çarşı-pazarda fiyatların şaha kalkmasının sorumlusu kimdir?
Türk ulusu bugün, dünden daha fakirse, sebebi ülkeyi yönetemeyen iktidardır.
Çekilen bunca derde, krize, yokluğa, pahalılığa rağmen vatandaştan hâlâ nasıl oy isteyebiliyorlar, şaşırmamak mümkün değil!
Yarın çok iyi düşünerek sağlıklı, doğru karar vermemiz gerekiyor.
Kuran-ı Kerim'in 700 yerinde emredildiği gibi aklımızı iyi kullanmalı, partileri ve Cumhurbaşkanı adaylarını vicdanımızın terazisinde tartmalıyız.
Kime ve neye oy vereceğiz?
– Geri kalmışlığa, açlık ve yokluğa mı?
– Gelişmiş, zengin, tok bir ulus olmaya mı?
Bunlardan hangisini tercih edeceğiz?
Kurtuluş mührü bizim elimizde.