Seçimlerin ardından hükümetin öncelikli meselesi ekonomi haline geldi. Gelir dağılımında rekor bozulmayla en zengin grubun aldığı pay yüzde 50'ye çıktı. Hayat pahalılığı artarken, yönetimden "kamuda tasarruf" çağrıları yapıldı. Son olarak ABD'de konuşan Hazine Bakanı Şimşek, "Harcamaları mümkün olduğunca kontrol altında tutacak ve kısıtlamaya gideceğiz" dedi. Ancak bu ifadeler, "Peki, zorunlu tasarruf kimin cebinden yapılacak?" sorusunu gündeme getirdi.
"ARTIK FAİZ ARTIŞI DÖNGÜSÜ SONA ERDİ"
Tasarruf paketinde, bütçeyi olumsuz etkileyen garantili projeler ve holdinglere yönelik vergi afları göz ardı edildi. Belediyelerdeki aşırı harcamalar kamuoyu tarafından eleştirilirken, asgari ücrette artış yapılmayacağı ve öğretmen atamalarında takvim belirlenmeyeceği açıklandı. 31 Mart'tan sonra kira gelirlerinden alınan vergilerin artırılması ve restoranların, küçük işletmelerin KDV'lerinin artırılması da halkın faturasının yine vatandaşa çıkarılacağını gösterdi.
ABD'de yapılan toplantılarda Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın faiz konusundaki açıklamaları dikkate alınmadı. Karahan, "Artık faiz artışı döngüsü sona erdi" dedi ancak bu ifadeler Türkiye'deki haberlerde yer almadı. Bu durum, "Ekonomi yönetimi dışarıda ve içeride farklı mesajlar veriyor" yorumlarına yol açtı.
Uluslararası Finans Enstitüsü'nün ABD'de düzenlediği 'Küresel Görünüm Forumu'nda konuşan Hazine Bakanı Şimşek, ekonomi programıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Ancak, "Yerel halkı enflasyonun düşeceğine ikna etmemiz gerekiyor" şeklindeki ifadeleri eleştirildi. Sosyal medyada, "Bu ifadeler ancak bir sömürge valisi tarafından kullanılır" şeklinde paylaşımlar yapıldı. Vatandaşların algısının manipüle edilmeye çalışıldığına yönelik tepkiler de dile getirildi.