Elalmış, duruşmada, jandarmadaki ifadelerinin doğru olmadığını belirterek "Eşimle ilgili iftiralarda bulunuyordu. Kürekle Türkan'a vurduğumu hatırlamıyorum, sopayla vurdum. Sadece birkaç kez bıçak salladığımı hatırlıyorum" dedi.
Olay, Kanibey köyündeki tavuk çiftliğinde meydana geldi. Türkan Demir ve eşi Abdullah Demir (34), 3 çocuklarıyla 3 yıl önce Mardin'den çalışmak için köye geldi. Akrabaları, evli ve 2 çocuk babası Hakkı Elalmış da Mardin'den aynı köye gelip, başka tavuk çiftliğinde çalışmaya başladı. Demir çiftinin çalıştığı çiftliğe, 27 Mayıs günü saat 22.00 sıralarında gelen Elalmış, Türkan Demir ile tartıştı. İddiaya göre Elalmış, kürekle vurduğu Demir'i tavukhaneye sokup, sapıyla burada da vurmaya devam etti ardından bıçakladı. Türkan Demir'i gören çocukları, yan taraftaki tavukhanedeki babaları Abdullah Demir'e haber verdi. İhbarla adrese jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ambulansla Biga Devlet Hastanesi'ne götürülen Demir, doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı. Çiftlikteki güvenlik kamerasının görüntülerini inceleyen jandarma ekipleri, cinayet şüphelisinin Elalmış olduğunu belirledi. Gözaltına alınan Elalmış, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı. Elalmış hakkında "tasarlayarak canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle Çanakkale 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
'KÜREK KIRILDIKTAN SONRA DA VURMAYA DEVAM ETTİM'
İddianamede Hakkı Elalmış'ın savcılıktaki ifadesine yer verildi. Suçunu itiraf eden Elalmış, ifadesinde, evine gittiği Türkan Demir ile tartıştıklarını belirterek, "Beni tersleyince sinirlendim. İlk önce kapının önünde bulduğum ahşap sopayla boyun hizasına vurdum. Türkan bana "Yapma" dedi. Yere düşüp kalktı. Tekrar elimdeki ahşap sopayla bacaklarına doğru vurdum. Bu esnada bana "Yapma" diye yalvarıyordu. Herhangi bir karşılık vermedi. Daha sonra kümese doğru kaçmaya başladı. Peşinden gittim. Elimdeki sopa düştü. Daha sonra kümesin içerisinde bulduğum ahşap saplı kürekle omuz hizasına doğru vurdum ve Türkan Demir yere düştü. Elimdeki kürekle vücudunun her yerine vurmaya başladım. Vurdukça dahada sinirlenerek "Sen durmayacaksın, devam edeceksin" diyerek vurmaya devam ettim. Küreğin ağızlığının ne zaman kırıldığını hatırlamıyorum ancak kırıldıktan sonra da elimde kalan ahşap sopa kısmıyla yüzüne, başına ve vücudunun çeşitli yerlerine vurmaya devam ettim. Bu darbeler esnasında Türkan Demir elimdeki sopayı tuttu. Ben de sopayı bırakması ve eylemime devam edebilmek için gündelik işlerde kullandığım olay yerinde bulunan bıçağı arka cebimden çıkardım ve Türkan Demir'i çeşitli yerlerden bıçaklamaya başladım. Türkan Demir can havliyle kurtulmak için bana doğru hamleler yaptı. Vücudumdaki sağlık raporundaki izler bu şekilde oluştu" dedi.
Türkan Demir'in büyük çocuğunun kendisini engellemeye çalıştığını da belirten Elalmış, "Çocuğu itip, eylemime devam ettim. Türkan Demir'i kaç dakika sopayla darbedip bıçakladığımı hatırlamıyorum. Ancak çok defa yüzüne sopayla vurdum. Daha sonra Türkan Demir hareketsiz kalınca olay yerinden koşarak uzaklaştım. Elimdeki bıçağı kaçarken düşürdüm" diye konuştu.
'BİRKAÇ KEZ BIÇAK SALLADIĞIMI HATIRLIYORUM'
Davanın ilk duruşması, 25 Kasım'da görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık Elalmış ve taraf avukatları katıldı. Hakkı Elalmış, duruşmasında, "Olay günü Abdullah Demir ve eşi Türkan Demir ile konuşmak için evlerine geldim. Gündüz vaktiydi. Türkan Demir, akşam konuşmak istediğini söyledi. Aynı gün akşam saat 21.15 sıralarında tekrar Türkan Demir'in evine geldim. Abdullah'ı sordum, kümeste olduğunu söyledi. Evin içine girmedim. Türkan dışarı çıktı. Kapının önünde konuşmaya başladık. Çünkü daha önceden de eşimle ilgili iftiralarda bulunuyordu. Akraba olduğumuzu hatırlatıp, yaptığının ayıp olduğunu söyledim. Türkan, elindeki bıçağı bana salladı. Parmağımdan yaralanıp, kendimi kaybettim. Yerdeki sopayı alıp, vurdum ardından elindeki bıçağı alıp, saplamaya başladım. Kürekle Türkan'a vurduğumu hatırlamıyorum. Sadece birkaç kez bıçak salladığımı hatırlıyorum. Sonra da kendi evime geçtim. Arkadaşım beni aradı, "Türkan yaralanmış haberin var mı" diye sordu. "Yok" dedim. Arkadaşımı arayıp, "Acil gel, hastaneye geçelim" dedim. Aracıyla geldi. Olaydan pişmanlık duymuştum. Türkan'ın durumunu merak ettim. Hastanede öldüğünü öğrendim. Jandarmaya olayı itiraf ettim. Hakkımda soruşturma başlattılar. O anlık sinirle, Türkan çirkin kelimeler kullandığı için bu eylemi gerçekleştirdim, pişmanım" dedi.
'EŞİMLE TÜRKAN'IN ARASI ÇOK İYİ DEĞİLDİ'
Soruşturma sürecinde ifadesindeki çelişkiler sorulan Elalmış, "Dayım olan Abdullah'a ulaşamadığım zamanlarda Türkan'ı arardım. Günlük hal hatır konuşmalarıydı. Aramızda duygusal ilişki yoktu. Karakoldaki ifademde de eşinin Abdullah Demir'i aldattığını söylemiştim. Ancak bu ifademe geçmemiş. Eşimle Türkan'ın arası çok iyi değildi. Türkan, "Sizin eve gelen misafirler senin için geliyor" şeklinde bir şey söylemiş. Bundan dolayı aralarında bir soğukluk vardı. Jandarmadaki ifadelerimin birçoğu doğru değildir, derdimi anlatamadım. Üzerimde bıçak yoktu, Türkan Demir'in elinden aldım. Olay yerinde Türkan'ın çocuğu var mıydı, bilmiyorum. Bu yöndeki beyanım da yanlış geçmiş. Şimdiki ifadelerim daha doğru. Öldürme gibi bir kastım yoktu. Amacım konuşmaktı. Türkan eşim hakkında çirkin şeyler söyleyince kendimi kaybettim" diye konuştu.
Türkan Demir'in avukatları da Hakkı Elalmış için hiçbir hafifletici neden ve indirim nedeni uygulanmaksızın, "tasarlayarak canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini talep etti.