Pazartesi günü meydana gelen ilk depremin merkez üssü olan Pazarcık'tan bildiren Ruth Michaelson, depremden etkilenen bazı bölgelere yardımın geç geldiğini, bazılarının da hiç gelmediğini; bu sebeple de hükümete yönelik tepki oluştuğunu ifade etti.
Muhabir, "AKP'nin kalesi olarak görülen yerlerde bile" soğuk havada sokakta uyumak zorunda kalan insanların rahatsızlıklarını açıkça dile getirdiğini; bunun da Erdoğan için daha önce görmediği türde bir sınav olacağını ifade etti.
The Guardian, Erdoğan'ın Pazarcık ziyaretinde halkla teması kısıtlı tuttuğunu ve direkt olarak polis karakoluna gittiğini belirtti. Britanya gazetesi ayrıca Erdoğan'ın halkla temaslarında da "yıkımdan sadece depremin sorumlu olduğu" görüşüne vurgu yaptığını ifade etti. Muhabir, ayrıca Erdoğan'ın yaşananlar için "Kader planı" ifadesini kullanmasına da dikkat çekti.
Washington Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Dr. Soner Çağaptay, haber için yaptığı değerlendirmede, "Erdoğan'ın son 20 senede şekillendirdiği tatlı-ekşi bir imajı var: O bir otokrat lakin aynı zamanda eskiden insanların 'devlet baba' dediği şeyin neredeyse yerini almış, etkili bir babacan figür. Tabanı o yüzden onu o kadar seviyor ve rakipleri bu yüzden ondan korkuyor: Öfkesi ne kadar ciddiyse şefkati o kadar gerçek. Erdoğan'ın bütün imajı bunun üzerine kuruluydu. Bu şimdi sınava tabi tutuluyor" dedi.
Çağaptay, "Bu durum çok ilginç, çünkü Erdoğan 1999'da başka bir büyük devletten sonra çöken otokrat babacan devlet figürünün yerini almıştı" dedi.
The Guardian, 1999 Gölcük Depremi'nde hükümetin müdahalede yetersiz kalmasının AKP'nin iktidara gelmesinde önemli bir tol oynadığını belirtirken, muhalefetin bugün deprem vergilerinin nereye harcandığını sorguladığını ifade etti.
AKP iktidarında inşaatların çok ciddi anlamda arttığına dikkat çeken The Guardian, "Belki de AKP'nin inşaat patlaması döneminde inşa edilen binalar, bu haftaki depremle çöktü" değerlendirmesinde bulundu.