İçişleri Bakanlığı koltuğuna Ali Yerlikaya’nın oturmasından sonra Türkiye’yi merkez haline getiren uluslararası uyuşturucu baronlarına seri operasyonlar başlattı. Avustralyalı Komançero Çetesi’nden Hırvat suç örgütüne, Alman uyuşturucu baronlarından İsveç mafyasına kadar ülkedeki 14 uluslararası çeteye baskınlar düzenlendi. Bu operasyonlardan ilki ve en büyüklerinden biri Hollandalı Jos Leijdekkers’in çetesine yapılandı. Hollanda ve Avrupa polisi, mafyanın gizli haberleşme sistemi Sky ECC’ye sızmış ve milyonlarca mesajı ele geçirmişti. Bu mafya yazışmaları henüz 30 yaşındaki Jos Leijdekkers’in Hollanda ve Belçika’daki limanlara tonlarca kokain getirerek Avrupa’ya dağıttığını ortaya koymuştu. Onun Gana asıllı Hollandalı ortağı Isaac Bignan’ın 5 tondan fazla kokainin sevkiyatını yaptığı belirlenmişti.
(Isaac Bignan)
Bu mesajlarda Jos Leijdekkers’in cinayetler işlettiğine dair bilgilerde vardı. 2021’den itibaren Hollanda ve Avrupa medyasında Jos Leijdekkers ve ‘Kara Mamba’ lakaplı Isaac Bignan’ın Türkiye’de bulundukları ve uyuşturucu trafiğini buradan yönettiklerine dair haberler yer aldı. Hatta ‘Tombul Jos’ lakaplı Leijdekkers’in Bodrum’dan Avrupa’daki uyuşturucu sevkiyatlarını yönettiğine dair mesajlarda ele geçirilmişti. Hollandalı yetkililer, defalarca başvuru yapmalarına karşın çeteye Türkiye’de operasyon yapılmadığını savunmuştu.
(Jos Leijdekkers)
İLK BÜYÜK BARON OPERASYONU
Süleyman Soylu’dan İçişleri Bakanlığı koltuğunu devralan Yerlikaya’nın ilk büyük operasyonu Hollandalı çeteye oldu. 13 Haziran 2023’te yapılan operasyonda ‘Tombul Jos’ yakalanmadı. Gözaltına alınan 24 kişiden sadece Abdullah Alp Üstün tutuklandı. Üstün, Avrupa ve Türkiye’de 2011 yılından beri uyuşturucu suçlamasıyla yargılanmış bir isimdi. 2017 yılında açılan bir davada yeraltı dünyasının önemli isimlerinden Naci Yılmaz yani Siirtli Naci ile birlikte yargılanıyordu. Türkiye’den diplomatik plakalı araçlarla Avrupa’ya eroin gönderip kokain ile takas ettikleri öne sürülmüştü.
Hollandalı çeteye ikinci operasyon dalgasında yine ‘Tombul Jos’ yakalanmadı ancak onun ortağı Isaac Bignan Isparta’da yakalanıp tutuklandı. Onu Türkiye’den kaçırmak için Hollanda’dan gelen Türklerin de arasında olduğu isimler de cezaevine konuldu. Operasyonda Hollandalı çete ile bağlantılı Alman uyuşturucu kaçakçısı Eric Schroder de yakalandı. Onun Hamburg Limanı’na uyuşturucu sevkiyatları yaptığı, hatta kokain dolu konteynerleri soyduğu belirlenmişti. Sırp asıllı İsveç vatandaşı Christopher Mark Grogan ise Hollandalı çetenin uyuşturucu kaçakçılığının kilit isimlerindendi. Türk vatandaşı olup ‘Can Yavuz’ adını almıştı. İspanyol uyuşturucu kaçakçısı Nadır Ait Tarint Cobo da bu çeteye yapılan operasyonun şüphelilerindendi.
‘BABA’ VE MESSİ MESAJLARI
Sonuçta Türkiye tarihinin en büyük baronlar operasyonunda toplam 51 sanığa dava açıldı. Suç örgütü kurmak, üyesi olmak ve kara para aklamak suçlarından dava açıldı. İddianamede sanıkların Sky ECC yazışmalarına da yer verildi. Hatta bu iddianamede Avrupa’nın en büyük uyuşturucu baronlarından Jos Leijdekkers’in arkasındaki asıl ismin Türk vatandaşı Abdullah Alp Üstün olduğu iddia edildi. Sky ECC’deki yazışmalarda Üstün’ün kod ismi; ‘Baba’ (The Godfather) filmdeki Don Vito Corleone’ydi. Kullandığı adreslerde The Godfather afişleri bulunmuştu. Oğlu Efe Alp Üstün ise aynı filmde Don Vito Corleone’nin oğlu olan Micheal Corleone’nun kod ismini almıştı.
Sky ECC mesajlarında, kokainin Avrupa’daki adreslere teslimatları, uyuşturucu parasının transferlerine kadar çok sayıda bilgi vardı. Uyuşturucu parası nedeniyle konteynerde işkence yapılan insanların görüntülerine bile ulaşılmıştı. İddianameye göre; Abdullah Alp Üstün’ün adamı ve çetenin önemli ismi Fuat Aksoy ise ‘Messi’ kod adını kullanıyor ve üzerinde futbolcu Messi’nin fotoğrafları olan kokain paketlerini satıyordu. Edirne Kapıkule’de daha önce Messi fotoğrafları olan kokain paketleri ele geçirilmişti. ‘Messi’ kod adlı Aksoy’un yazışmalarında Ronaldo, Maldini, Benzama, Icardi, Zlatan kod isimli kişilerle uyuşturucu pazarlıkları yapıldığı tespit edilmişti.
(Eric Schroder)
OTELLER, REZİDANS DAİRELERİ, KASALAR
76 sayfalık iddianamede, yabancı ve Türk uyuşturucu baronlarının kara para aklama sistemleri de ayrıntılı anlatılmıştı. Bodrum’da oteller, yüzbinlerce dolarlık saatler, altın kaplama silahlar, yüz milyonlarca lira nakit, banka kasaları, mücevherler ele geçirilmişti. Ayrıca vatandaşlık başvurusu yapan yabancı baronlar, kendilerine ve eşlerine İstanbul’daki rezidanslarda daireler, malikaneler almıştı. Hâlâ yakalanmayan Jos Leijdekkers ise özel uçakla Türkiye’den Dubai’ye altın külçeleri taşımıştı. Jos Leijdekkers Tarabya’da lüks sitedeki villasında yaşıyor, çocuğunu özel okula gönderiyordu. Aynı sitede oturan Isaac Bignan’ın eşinin hesabında 100 milyon TL vardı. İstanbul’da, yaklaşık 80 milyon TL’lik özel üretim Rolls Royce Cullinan Mansory marka otomobil kullanıyordu. Jos Leijdekkers ile Abdullah Alp Üstün ise İstanbul Şişli’deki ‘Quasar İstanbul’ isimli gökdelendeki 3 daireyi ofis olarak kullanıyordu.
İddianameye göre; baronlar, gökdelende daireler, Bodrum’da oteller, villalar alıp şirketler kurarak yüz milyonlarca dolarlık kirli paralarını akladı. Lüks otomobiller ise kara para aklamanın önemli yöntemlerinden biriydi.
(Leijdekkers ile Üstün, Quasar İstanbul’da 3 daireyi ofis olarak kullanıyordu)
KARA PARANIN OTOMOBİLLERİ
İstanbul’un göbeğindeki lüks otomobil galerisi Autobank’ın sahibi Hasan Lala, Abdullah Alp Üstün’e çok yakın bir isimdi. Kendisiyle bağlantılı 7 şirketin üzerinden sürekli lüks otomobilleri nakit karşılığı alıp satarak on milyonlarca doları çok kısa sürede aklıyordu. Bu kara para temizleme sisteminde Autobank’ın yanı sıra Emperyal Otomotiv, Emperyal Motorlu Araçlar, Altınışın İnşaat ve Otomotiv, Lila Otomotiv ve Lapet Gemicilik isimleri şirketleri kullandığı iddia edildi. Christopher Mark Grogan (Can Yavuz), Isaac Bignan, Üstün ve İspanyol uyuşturucu kaçakçısı Nadır Aıt Tarım Cobo ile bağlantılı kişiler Hasan Lala’dan çok sayıda ultra lüks otomobil almış görünüyordu. Bu otomobiller şüpheli şirketler arasında birkaç gün, hatta aynı gün içinde defalarca alınıp satılmıştı. Mesela Mercedes bir otomobil aynı gün içinde 3 kez alınıp satılmıştı.
Christopher Mark Grogan (Can Yavuz) 2021 yılının Kasım ayında, bir haftada 2020 model Lamborghini, 2021 model Audi RS 6 Quattro, 2021 model Porsche, 2021 model Mercedes-Benz satın almış görünüyordu. Bu otomobiller sonrasında defalarca kez tekrar satılıyordu.
Çeteye yönelik operasyondan sonra firar eden Hasan Lala’nın, İstanbul Etiler’deki Autobank isimli galerisi 1 Nisan’da kalaşnikof silahlarla tarandı. Galeri ve otomobillere 60 mermi isabet etti.
100 MİLYAR TL’YE EL KONULDU
Ali Yerlikaya’nın İçişleri Bakanlığı döneminde suç örgütlerine yapılan operasyonlarda 100 milyar TL’den fazla değerde mal varlığına el konuldu. Aynı dönemde sosyal medya fenomenleri kara para aklama iddiasıyla tutuklanmış ve mal varlıklarına tedbir kararları alınmıştı. Çetelerin el konulan lüks otomobilleri, suç ile mücadelenin sembolüne dönüştürüldü.
Türkiye’nin suç örgütlerinden temizlendiği vurgusunu yapmak için Ferrari, Bentley, Porsche, Mercedes, Land Rover otomobiller, giydirme yapılarak trafik polisi aracına çevrildi. Bu araçlar İstanbul’da meydanlarda sergilendi ve sergilenmeye devam ediyor. Kamuoyunda bu otomobillerin Dilan Polat ve diğer fenomenlere ait olduğu algısı oluştu. Oysa sadece birkaç tanesi fenomenlerindi. Bu otomobillerin büyük çoğunluğu Avustralyalı Komançero ve Hollandalı Jos Leijdekkers’in çetesine aitti ve kara para aklamakta kullanılmışlardı. Sadece Hollandalı çete soruşturması kapsamında 33 ultra lüks otomobile el konulmuştu. Bu otomobillerin 5 tanesi Ferrari, 14 tanesi Rolls Royce, iki tanesi Fiat, 3’ü Audi, 5 tanesi Mercedes Benz, biri BMW, biri Chevrolet, 2’si BRP ve Bombardier marka lüks ATV’ydi.
GECE YARISINDA TAHLİYE KARARI
Ancak tüm iddialara ve operasyonlara karşın geçen hafta cuma günü şoke eden bir gelişme yaşandı. İstanbul Çağlayan’daki 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Hollandalı baron ve onunla bağlantılı olduğu iddia edilen çete üyelerinin yargılanmasına devam edildi. Abdullah Alp Üstün’ün yanı sıra Hollandalı, Alman, İspanyol, İsveçli uyuşturucu kaçakçılarının avukatları savunma yaptı. Mahkeme, 6 Temmuz Cumartesi gece 02.30’a kadar süren duruşmada Üstün, Isaac Bignan, Eric Schroder, hâlâ firari olan Jos Leijdekkers’in kardeşi Wilhelmus Adrianus Leijdekkers’in de aralarında olduğu tüm sanıkların tahliyesine karar verdi. Sanıklara sadece yurtdışına çıkış yasağı konuldu. Böylece Türkiye’nin en büyük baronlar operasyonundan bir yıl sonra tutuklu sanık kalmadı. Isaac Bignan, Eric Schroder gibi Kırmızı Bülten ile aranan sanıkların ülkelerine iade edilip edilmeyeceği henüz belli değil. Bu davada tahliye olmalarına karşın cezaevinden çıkıp çıkamayacakları konusunda da soru işaretleri var.
Başka bir uyuşturucu davasından tahliye edildikten sonra uyuşturucu kaçakçılığına devam ettiği öne sürülen Üstün ise cumartesi günü Çorlu Yüksek Güvenlik Cezaevi’nden serbest bırakıldı. Sanık avukatları, kara para davasında öncül suçun tespit edilemediğini ve tahliyelerin doğru olduğunu savunuyor. Ancak Messi fotoğraflı uyuşturucu paketleri, Sky ECC’deki yazışmalar ve MASAK raporundaki kara para hareketleri gibi çok sayıda delil iddianamede yer alıyor. Sonuçta çetenin el konulan lüks araçları, polis otomobili olarak sergilenmeye devam ederken bunların sahipleri artık özgür. Bu otomobillerin üzerindeki polis yazılarının silinip baronlara geri verilip verilmeyeceğini ise zaman gösterecek.