Var olan bütün davranışların arkasında, şu 4 açıklamadan biri veya birkaçı bulunmaktadır:
- Somut ve pratik bir sorunun çözümü olarak yapılmaktadır.
- Bir alışkanlıktır (dolayısıyla bir işarete yönelik otomatik bir tepkidir).
- Herhangi bir nedenle yapılmıyordur: rastgeledir veya takıntılı bir davranıştır.
- Sosyal nedenlerle yapılıyordur.
Bunlardan dördüncüsünü, her gün bilinçsiz bir şekilde yaptığımız bir davranışı açıklamak için kullanalım: el sıkışmak....
İki yabancının birbirine uzanarak ellerini kavrayıp, sıkıp, salladığını izleyen bir uzaylı, bunun nasıl bir pratik sebeple (1. neden) yapıldığını anlayamayacaktır. Birileri kalkıp el sıkışmanın nedeninin bireylerin birbirini sabitleme/dengeleme amacıyla yapıldığını iddia edebilir; çünkü sonuçta yürürken yavaşlamak ve iki ufak uzuv üzerinde durmaya çalışmak zor bir iştir. Bazı diğerleriyse bazı kimyasalların veya enerjinin birbirine kenetlenmiş uzuvlar tarafından karşıya aktarıldığını ileri sürebilir. Böylece "insan" denen bu organizmanın ihtiyacı olan kaynakları karşı taraftan sağladığını düşünebilir. Veya ellerini birbirine kavuşturarak yapılan yukarı aşağı hareketin, insanlar tarafından yapılan bir çeşit egzersiz olduğu da iddia edilebilir. Ne yazık ki uzaylılar (ne kadar zeki olurlarsa olsunlar), bu açıklamaların hepsinde yanılmışlardır.
Her birimiz el sıkışmanın sosyal bir merhabalaşma yolu olduğunu biliriz. Böylece taraflar, birbirlerine içerisinde bulundukları sosyal ortamın geleneklerini anladıklarını iletmiş olurlar. Belki de el sıkışmanın ardında başka sosyal nedenler de vardır? Örneğin el sıkışan iki kişinin birbirini rahatlatma çabası gibi... Ancak ne olursa olsun, el sıkışmanın başlıca nedeninin sosyal sinyalleşme olduğu açıktır.
EL SIKIŞMA NEYI SINYALLER?
İyi ama biriyle düzgün bir şekilde el sıkışırken verdiğiniz mesaj nedir? Neyi sinyallemektesiniz? Sinyallediğiniz şeylerin başında, elini sıktığınız kişiyle aynı kültürü paylaştığınızı bildirmek gelmektedir. El sıkışma geleneği her kültürde ciddi anlamda farklı olabilmektedir (en basitinden el sıkarken uygulanan kuvvetin farklı olması gibi). Dolayısıyla tepkinizi karşınızdaki kişiye göre ayarlamak, o kültürün bir üyesi olmasanız bile kültürü ve karşınızdaki kişiyi anladığınızı bildirir. Ortak bir kültürü paylaştığınızı sinyaller.
Bunun haricinde zeki olduğunuzu da karşı tarafa gösterirsiniz. Çünkü yeni bir kültüre girmiş olmanıza rağmen onların yöntemini hemen kapıp uygulayabildiğinizi gösterirsiniz. Etrafınızı gözlemleyip, sosyal ipuçlarını algılayarak uygulayabildiğinizi göstermeniz, sosyal bütünlük ve anlayış açısından büyük öneme sahiptir. Eğer birisi el sıkışma işini yapmayı reddederse ya da düzgün bir şekilde yapmazsa, hemen garipseyeceğinizi, kişiyi tuhaf biri olarak göreceğiniz bilirsiniz. Hatta bu davranışlar kaba olarak bile görülebilir.
El sıkışma işlemini beceremeyen kişiler arasından tuhaf olanlar, genellikle aşırı zeki ya da "inek" oldukları için sosyal meselelerden bihaber olan kişilerdir. Kimi zamansa sadece "el sıkışma" işini ve nedenlerini anlamayan kişilerden oluşurlar. Kaba bireylerse ya geleneği biliyor olmasına rağmen, kendilerini o geleneklerin üzerinde ve ötesinde gören bireylerdir; ya da geleneği bilmemekle birlikte aynı zamanda umursamayan veya öğrenmek istemeyen kimselerdir. Hemen fark edebileceğiniz gibi, uygunsuz bir şekilde yapılan el sıkışma davranışı anında empati yoksunluğu veya zeka eksikliği olarak değerlendirilir. Bunlar, iş sebebiyle ve/veya kişisel nedenlerle bir araya gelen insanlar için müthiş öneme sahip iki temel insan özelliğidir.
Nihayetinde olabildiğince keskin zekaya sahip insanlarla çalışmak istersiniz. Dolayısıyla karşınızdaki bireyin size karşı sıcak, açık ve ilgili olduğunu bilmek istersiniz. Bu durum sadece modern yaşantıda değil, vahşi doğada yaşayan atalarımız için de geçerlidir. Sürekli yaşanan göçler, kabilelerin birbiriyle kaynaşıp ayrışması sürecinde karşılaşan insanlar ve daha nice doğal durum, atalarımızın birbirlerine çeşitli davranışsal sinyaller vermesine ve örtülü toplumsal sözleşmelerin doğmasına neden olmuştur. Bu davranışlar, çok kısa bir zaman diliminde karşı tarafın özelliklerini ve niyetini anlamamızı (veya en azından bunlar hakkında fikir sahibi olmamızı) sağlar. Bunları gerçek zamanlı olarak ve gerçek yaşantıda karşı tarafa uyguladığımız anlık duygu ve IQ testleri olarak görmek bile mümkündür.
EL SIKIŞTIKTAN SONRA, İSTEMSIZ OLARAK ELIMIZI KOKLUYORUZ!
Dahası, yapılan daha güncel araştırmalar el sıkışma sırasında karşı tarafa bazı feromonlar verip, o bireyden bazı feromonları aldığımızı bile ortaya koymaktadır. Bu durum, el sıkışmanın sadece toplumsal bir sözleşme olmanın yanı sıra, biyolojik ve kiymasal bir evrimin de ürünü olduğunu göstermektedir. Zira insan denekler üzerinde yapılan araştırmalar, el sıkışma sonrasında insanların kendi ellerini koklamaya meyilli olduğunu göstermektedir.
Yani karşı taraftan alınan kimyasallar, burun yoluyla koklanarak beynimizce işlenmektedir. Tamamen bilinçsiz olarak yapılan bu koklama işlemi, el sıkışma davranışının arka planındaki evrimsel kökenlere dair de bize ipuçları vermektedir: insan, sosyal bütünlük içerisinde var olabilen bir hayvan türüdür. Dolayısıyla her türlü iletişim kanalını açık tutacak biçimde evrimleşmiştir.