Trafik, bir ülkenin medeniyet ölçüsünü gösteren en önemli kriterlerden biridir. Aynı zamanda insan kalitesini de belirler. Bir şehir trafiğinde ne kadar ‘Korna’ sesi varsa o kadar medeniyetsizlik vardır.
Olayı psikolojik boyuttan tahlil edersek; trafik esnasında bir araç olsun öne geçmeye çalışanlar, diğerlerinin önüne geçmek için şerit değiştirenler, kısacası yol gaspı yapan kimseler; ‘Eline fırsat geçtiğinde her türlü yolsuzluğu yapabilecek potansiyele sahip kişilerdir’ Aynı şekilde trafikten sorumlu herhangi bir idareci ya da mülk-i amir, resmi görev dışında mevcut konumunu trafikte avantaj sağlamak için de kullanıyorsa, mesela geçmemesi gereken emniyet şeridini kullanıyorsa; o kişi de makamını her türlü kişisel çıkar için kullanabilecek potansiyele sahip demektir. Trafikteki her hareketin karakterde bir karşılığı olduğunu söyleyen Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nin Kurucusu Dr. Mehmet Yavuz, trafikteki hareketlere göre karakter çeşitlerini anlattı.
Her aracı sollayan kişiler
Seyir esnasında, önündeki aracı geçmek için mazeretsiz olarak sollama yerine sağdan geçen sürücüler; hayatlarının diğer dönemlerinde de muhtemelen kurallara uymayan, sabırsız-aceleci kişilerdir. Bu bireyler fırsatçı tavırları ile hem kendilerine imtiyaz sunarken, hem de kuralları dikkate almayan tarzları ile toplum normlarını da çoğu kez zorlarlar. Ayrıca hayatlarının her döneminde hata yapma potansiyelleri ortalamanın üzerindedir. Bu yüzden özellikle finansal konularda aceleci ve düşüncesiz atılımları nedeniyle iş pozisyonları için de her zaman risk oluşturmaya adaydırlar.
Trafikteki selektör bağımlılar
Diğer taraftan trafikte korna çalmamasına rağmen sürekli üst üste selektörle tepkilerini dile getirenler de ise pasif agresif kişilik örgütlenmesi söz konusu olabilir. Ayrıca bu kişiler, birçok sürücü hatasına göz yumarken hiç olmadık bir yanlışta aşırı ve abartılı tepki verebilirler.
Bir de koltuğunun altında daima levye ya da sopa gibi kavga anında avantaj oluşturacak alet taşıyanlar var. Bunlar ise kendilerini güvende hissetmeyen ve normalden daha fazla tehdit algılayan kişilerdir. Ayrıca sosyopat olma ihtimalleri de vardır. Ne olur ne olmaz diye aracında silah bulunduranlar da böyledir.
Ben buradayım diye bağıranlar; Yüksek sesle müzik dinleyenler
Araçlarında yüksek sesle müzik dinleyenler için de gençlik heyecanını bir kenara bırakırsak, bu kişiler ilgi çekmek isteyen, kendi varoluşları için başka bir etkene ihtiyaç duyan, toplumda yer edinememiş, takdir görmemiş bireylerdir. Sürekli kırmızı ışıkta geçmeyi adet edinmiş kişiler de kurallara aldırış etmeyen, normal hayatında da toplumsal aidiyetleri olmayan, rastgele yaşayan ve güvenirliği çoğunlukla sorgulanan pozisyondadır.
Bazı sürücülerde ‘Aşağılık kompleksi’ mi var?
İstanbul trafiği; bazı anti sosyal kişilik bozukluğu ya da psikopatik eğilimlere sahip kişiler için tam bir potansiyel zemin oluşturmaktadır. Başkalarının yol haklarını hiçe sayarak sanki dünyanın merkeziymiş gibi araç kullanan kişilerin benlik anlayışlarında sorun vardır. Mesela ‘Aşağılık kompleksi’ olan kişiler, trafikte kurallara uymadıkları zaman kendilerini kurallara uyan kişilerden daha üstün görürler. Başka bir sürücü tarafından geçilmeyi, özbenliklerine yapılan bir saldırı ya da saygısızlık olarak düşünürler. Yaptıkları çılgınca sollamalar, ‘Varoluşlarını araç kullanarak göstermeleri’ şeklinde izah edilebilir. Çünkü bu kişiler genelde kendilerini başarıları, kariyerleri ve gelişmişlikleri ile kanıtlayamamış bireylerdir.
Trafikle alakalı eğitici kamu spotlarına ihtiyaç var
Sadece trafikle alakalı değil, eksik olduğumuz her konuda kısa süreli eğitici kamu spotu videoları hazırlanması önemli bir adım olabilir. Bu aynı zamanda devletin insanlara farkındalık oluşturma sorumluluğudur. Yetkililer bu konuda özel bir birim oluşturup, çekilen kısa süreli video görüntüleri en çok izlenen televizyon programlarının aralarına yerleştirilmelidir. Sadece yetkililer değil, belediyeler de elini taşın altına koymalıdır. Örneğin, özellikle boş kalan reklam almayan billboardlara böyle eğitici mesaj içeren konular yerleştirilebilir. Böylece tüm toplumda özel bir farkındalık oluşturan olumlu doğru davranış tarzları geliştirilebilir.
Netice itibariyle iyi bir trafik kültürü edinmemiz için sadece cezalara ve yaptırımlara ihtiyaç duymamalıyız. Trafikteki duruşumuz aynı zamanda bizim eğitim ve olgunluk düzeyimiz ve kişilik yapımızın da bir aynasıdır. Sürüş esnasında diğer kişi ve kişilerin haklarına saygılı olmak, trafik harici zamanlarda da aynı davranış modelini izleyeceğimizin bir işaretidir. Diğer bir ifade ile trafikteki davranış tarzlarımız, hayatımızın diğer tüm zamanlarındaki davranışlarımızın bir özeti gibidir.