Türkiye baskın seçime mi gidiyor?

Gazeteci Mehmet Tezkan, kasım ayında baskın seçim beklediğini ancak Tayyip Erdoğan önderliğindeki AKP'nin siyasal partiler yasasında değişiklik yapmadan seçime gitmeyi göze alamayacağını savundu.

 

  T24 yazarı Mehmet Tezkan, baskın seçim iddialarını değerlendirdi. Tezkan'ın ifadeleri şöyle:

Cumhurbaşkanı da AKP heyeti de bu seçim yasasıyla sandığa gitme riskini göze alamaz. Seçim kanununda belki de siyasal partiler yasasında değişiklik yapmak isteyeceklerdir Bütün işaretler baskın seçimi işaret ediyor ama!.. Diyerek meseleye gireyim. İktidar (Cumhurbaşkanı) para musluklarını sonuna kadar açtı. Faizi ekonominin sınırlarını zorlayarak hatta kurallarını hiçe sayarak indirdikçe indirdi. Politika faizini yüzde 8.25’e kadar çekti. (Hemen bir parantez açalım; Cumhurbaşkanı ekonomistler gibi düşünmüyor. Ona göre faiz sebep, enflasyon sonuç. Faiz aşağıya çekilirse, enflasyon da peşinden gelir inancında. Son durum ne derseniz? Enflasyon yüzde 12.62, politika faizi 8.25, bankaların mevduata verdiği faiz 7.40. Yani eksi 5.2 faizle dünya rekoru bizde. Merkez Bankası yetkilileri yıl sonu enflasyonuna bak diyecekler. Dün tahminlerini açıkladılar: 10.22. Tutarsa, gerçi tutturdukları görülmedi ama tutsa bile yıl sonu itibariyle eksi iki faizdeyiz. Yani parasını TL’de tutan yanmış demektir. Neyse bu ayrı konu, geçelim.) Kamu bankaları aracılığıyla maliyetinin altında kredi dağıttı. Esnafa altı ay ödemesiz 25 bin lira, 50 bin lira destek kredisi açtı. Vatandaşa yine altı ay ödemesiz 10 bin lira destek kredisi verdi. Tüketici kredisi verdi yine altı ay ödemesiz. Konut kredisi verdi 12 ay ödemesiz. Taşıt kredisi verdi, ikinci el taşıta bile kredi imkanı sağladı. Yine altı ay ödemesiz. Mobilya, televizyon, buzdolabı almak isteyene, evini boyatma ihtiyacı duyana sosyal destek kredisi açtı. Kısaca piyasayı paraya boğdu. Hemen bir örnek; destek kredisinden 7 milyon kişi yararlanmış. Kaynak ne derseniz büyük ihtimalle darphane çalıştı. Büyük ihtimalle para basıp dağıttılar! İzlediği bu politikanın bedeli olur mu? Evet, orta vadede olur. Bir: Enflasyon artar, zaten artıyor. İki: Altı ay ödemesiz diye bol keseden kredi kullananlar ödeme günü gelince yandım Allah diyebilir/der. Çünkü işsizlik aldı başını gitti. Genel anlamda işsizlik yüzde 20’lere dayandı. Genç nüfusta yüzde 27’ye vurdu. Memleket fakirleşti. İşsizin 9/10 milyon olduğu ülkede esnaf da iş yapamaz, sanayici de ürettiğini satamaz. O halde daha da kötü günler başlamadan iktidar sandığı önümüze koyacak demektir. En geç kasım ayında baskın seçime gidecek! Emareler bunu gösteriyor. (Küçük bir not: Tabii MHP lideri Devlet Bahçeli’yi ikna ederse. Geçen gün yazdım anahtar onun cebinde.) Kasım ayında baskın seçim olacağına dair bir gösterge daha. Bankalar gelir beyan edemeyenlere 1300 lira limitli kredi kartı veriyordu. BDDK bu limiti 2000 liraya çıkardı. En az ödenmesi gereken tutarı üç defa ödemeyenin kartı kapatılıyordu, BDDK 2020 yılı sonuna kadar bu uygulamayı yasakladı. Yani ödemesen de harca demiş oldu. Yukardaki listeye bakın. İktidar hayatı 2021’e ertelemiş. 2020 yılında sıkıntıyı minimuma indirmeye çalışmış. Çıkan sonuç bu. O zaman kasımda baskın seçim kaçınılmaz. Ama bir dakika... Cumhurbaşkanı da AKP heyeti de bu seçim yasasıyla sandığa gitme riskini göze alamaz. Seçim kanununda belki de siyasal partiler yasasında değişiklik yapmak isteyeceklerdir. Peki ne yaparlar/ ne yapacaklar? Bir: Seçim sistemini değiştirirler, daraltılmış bölge modeline geçerek bölgesel barajı yükseltme yolunu seçebilirler. ANAP’ın yaptığı gibi seçim çevreleriyle oynayarak kendilerine yontarlar. İki: İttifak kurmayı yasaklayabilirler veya ittifaka katılmak için yüzde 7 oranında baraj koyabilirler. Yüzde 7’den az oy alan parti ittifak dışında kalır. Üç: Cumhurbaşkanı seçimi için yüzde 50 +1’i değiştirebilir, en çok oyu alan seçilir kuralını getirebilirler. Galiba en çok istedikleri de bu. 50+1’den bir yolunu bulup vazgeçmek. Terazinin bir tarafında dağıttığı krediler sağladığı imkanlar, ertelediği kamu alacakları (SGK primleri gibi) var. Bunun getirdiği geçici rahatlama veya krizin acısını çok fazla hissetmeme hali var. Terazinin öteki kefesinde sandıktan çıkıp çıkamama hesabı var. Muhalefet firesiz ittifak yaparsa Erdoğan’ın da AKP’nin de işi zor. Kendileri de biliyor. Bekler mi, seçim yasasını değiştirip gitmeyi mi tercih eder, kasımda paldır küldür gider mi? Haa bu arada belirleyici bir faktör daha var: Koronavirüs. Ekimde azarsa evde yapılan tüm hesaplar çarşıya uymaz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.