Bakanlık, "Rapor, ülkemize yönelik asılsız iddialar ve önyargılı yorumlar içeriyor" dedi. Söz konusu raporda hükûmetin, 'temel özgürlükleri kısıtlamaya devam ettiği ve hukukun üstünlüğünü tehlikeye attığı' belirtilmişti.
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından tüm ülkelerle ilgili yıllık yayımlanan ‘insan hakları uygulamaları’ raporunun Türkiye bölümünde hükûmetin, "2018’de kabul edilen geniş kapsamlı terörle mücadele kanunu çerçevesinde temel özgürlükleri kısıtlamaya devam ettiği ve hukukun üstünlüğünü tehlikeye attığı" ifade edilmiş, bir dizi 'insan hakları ihlalleri' sıralanmıştı. Dışişleri Bakanlığı'ndan söz konusu rapora sert tepki geldi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Rapor, ülkemize yönelik asılsız iddialar ve önyargılı yorumlar içeriyor" ifadelerini kullanırken, "FETÖ'den gülen hareketi olarak bahsedilmesi ABD'nin mücadelemizi idrak edemediğini gösteriyor" dedi. Dışişleri ayrıca, "ABD’nin Suriye'deki harekatlarımıza ilişkin iddiaları kabul edilemez" denildi.
Dışişleri'nin konuyla ilgili açıklaması şöyle: "ABD Dışişleri Bakanlığınca her yıl 190’dan fazla ülke için hazırlanan İnsan Hakları Raporları, 30 Mart 2021 tarihinde yayımlanmıştır. Bu çerçevede hazırlanan Türkiye İnsan Hakları Raporunun, bu yıl da kaynağı belirsiz iddialar temelinde, objektiflikten uzak bir şekilde kaleme alındığı ve ülkemize yönelik asılsız iddialar ve önyargılı yorumlar içerdiği görülmektedir. Demokrasimize kasteden, yüzlerce vatandaşımızı şehit eden, 15 Temmuz hain darbe girişiminin faili FETÖ’den, bu yıl da raporda “Gülen hareketi” olarak bahsedilmesi, ABD’nin bu terör örgütüyle haklı mücadelemizi halen idrak edemediğini, bu terör örgütüne ilişkin ortaya koyduğumuz somut delilleri gözardı ettiğini, raporu hazırlarken de yine malum çevrelerin görüşlerine alet olduğunu göstermektedir. Suriye’deki terörle mücadele harekatlarımız bağlamındaki iddialar kabul edilemezdir. Bu iddiaların, daha önce çeşitli vesilelerle reddedilmesine rağmen tekrarlanmasının izahı bulunmamaktadır. Öte yandan, raporda muhtelif hak ihlalleri bağlamında atıfta bulunulan PKK/YPG terör örgütünün Suriyelilere yönelik terör eylemlerine değinilmemesi ve Suriye’nin toprak bütünlüğü aleyhine attığı ayrılıkçı adımlarına yer verilmemesi dikkat çekicidir. Raporda, PKK bağlamında bu örgütün terörist kimliğini gözardı eden ve terörle iltisaklı çevrelerin söylemlerine destek mahiyetindeki iddialara yer verilmesi de keza kabul edilemezdir. Ülkemizin, insan haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik iradesi tamdır. İki yıl önce açıklanan Yargı Reformu Stratejisi’nin ardından ahiren kamuoyuyla paylaşılan İnsan Hakları Eylem Planı, bu iradenin somut göstergesidir. Türkiye, demokrasi ve hukukun üstünlüğü temelinde, kendi vatandaşlarına ilaveten, ev sahipliği yaptığı milyonlarca kişinin haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalarını kesintisiz sürdürecektir."
ABD RAPORUNDA NE DENİLMİŞTİ?
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından tüm ülkelerle ilgili yıllık yayımlanan ‘insan hakları uygulamaları’ raporunun Türkiye bölümünde hükûmetin, "2018’de kabul edilen geniş kapsamlı terörle mücadele kanunu çerçevesinde temel özgürlükleri kısıtlamaya devam ettiği ve hukukun üstünlüğünü tehlikeye attığı" belirtildi.
Raporda Türkiye’deki insan hakları ihlalleri şu şekilde sıralandı:
"Keyfi cinayetler; gözaltında şüpheli ölümleri; zorla kaybetmeler; işkence; muhalif politikacılar ve eski milletvekilleri, avukatlar, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve ABD Misyonu çalışanları da dahil olmak üzere on binlerce kişinin ‘terörist’ gruplarla bağlantılı oldukları veya barışçıl yasal konuşmalar yaptıkları gerekçesiyle keyfi olarak tutuklanması ve gözaltıların sürmesi; seçilmiş görevliler de dahil olmak üzere siyasi mahkumların varlığı; ülke dışında bulunan kişilere karşı siyasi amaçlı misillemeler; yargı bağımsızlığı hakkında önemli sorunlar; gazetecilere yönelik şiddet ve tehdit dahil olmak üzere ifade özgürlüğü, basın ve internet üzerindeki katı kısıtlamalar, medya kuruluşlarının kapatılması, gazeteciler ve diğerlerinin hükümet politikalarını veya görevlilerini eleştirdikleri gerekçesiyle haksız tutuklama veya cezai kovuşturmalara uğraması, sansür, site engelleme ve cezai hakaret yasalarının varlığı; toplanma, dernek kurma ve dolaşım özgürlüklerinin ciddi şekilde kısıtlanması; bazı mültecilerin geri gönderilme vakaları; kadınlara ve lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks kişilere, diğer azınlık üyelerine yönelik şiddet."