Gazeteci Fuat Uğur, "Eski 'tanrı katı' ile 'kul' arasındaki doktor-vatandaş ilişkisi AK Parti iktidarında sağlıkta gerçekleştirilen devrimle eşit ilişkiye dönüştürülmek istendi lakin vatandaş dediğim gibi bu eşitliği zorbalıkla bozdu. Kimi doktorlar ise eski tantanalı günlerinin geride kalmasını kabullenemedi ve kibrini bir türlü üzerinden atamadı." görüşünü savundu.
Uğur yazısında, "Geçmişte doktora görünmek ve onun ilgisine mazhar olmak, önemli bir ayrıcalıktı. Hastanelerde doktor arasan bulamazdın çünkü öğleden sonra kendi muayenehanelerinde çalışırlardı. Parayı bastırırsan özel ilgiden nasiplenirdin. Sonra her şey değişti. Hasta-Hekim ilişkisindeki iktidar da yer değiştirdi ve devletin verdiği imkânları arkasında bulan vatandaş, kendisini “sağlık hizmeti alan”, doktoru da “vermek zorunda olan” diye tanımladı. Bu eşit ilişki onda biraz da güç zehirlenmesine yol açtığı için, haksızlığa uğradığını düşündüğünde hukuki süreçleri takip etmek yerine “kişisel infaz kurumu”nu devreye sokmaktan kaçınmadı. Çünkü ceza kanunları da onu korumaktaydı. En ağır darp ve yaralamada bile paçayı rahatlıkla kurtarabiliyorlardı." düşüncesini dile getirdi.
Uğur şu ifadeleri kullandı:
"Hekimler arasında, aldıkları eğitimin kendilerine “uluhiyet” yüklediğine inananların sayısı da hiç az değil. Nitekim önceki günkü o acı olayın arkasından “Bundan sonra riskli ameliyatları bile yapmıyorum, gidin özele, bedavanın kıymetini anlarsınız” diyen bir doktorun paylaşımı, bazılarının “fikrî” yapısı hakkında net bir “fikir” vermekteydi.
Keza profesör olmuş bir başkası “Az önce bir hayat kurtardık. Cerrahi ve anesteziden öğrenci ve personelden 25 kişi iki saat uğraştı. Bizler sizin gibi cahil ve vandal halka fazlayız” diye yazabildi."