Türkiye'deki sıkı para politikalarının iş dünyasında yarattığı ekonomik baskılar giderek daha belirgin hale geliyor. Son bir yılda uygulanan yüksek faiz oranları, enflasyonu kontrol altına almayı başarsa da, iş dünyası büyük zorluklarla karşılaşıyor.
Haziran 2022'den bu yana yapılan toplam 4.150 baz puanlık faiz artışı, enflasyonu yüzde 52'ye düşürdü. Ancak bu süreç, birçok şirketin kapanma ve iflas riskiyle karşı karşıya kalmasına neden oldu.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verilerine göre, bu yılın ilk yedi ayında kapanan şirket sayısı geçen yıla göre yüzde 28 artarak 15 bin civarına ulaştı.
Konkordatotakip.com verilerine göre, bu yılın ilk sekiz ayında 982 şirket konkordato sürecine girdi. Bu sayı, geçen yılın tamamında alınan geçici mühlet kararlarının neredeyse iki katı.
Kredi erişiminin zorlaşması, özellikle inşaat ve tekstil gibi yüksek sermaye gerektiren sektörlerdeki şirketleri derinden etkiliyor. Ekonomistler, yüksek faiz oranlarının krediye erişimi kısıtladığını ve işletmelerin finansman ihtiyaçlarını karşılamada zorluk yaşadıklarını belirtiyor. Artan enerji maliyetleri, döviz kuru dalgalanmaları ve azalan ihracat siparişleri de bu durumu ağırlaştırıyor.
Çorum’da faaliyet gösteren ve konkordato sürecine giren 3F Tekstil’in yetkilisi, faiz oranlarının yüzde 60-70 seviyelerine çıkmasının iş dünyası için büyük bir yük oluşturduğunu vurguladı. Yetkili, borç yönetimindeki sorunların şirketlerin ayakta kalmasını imkânsız hale getirdiğini belirtti.
Bülent Demirci ise ekonomik koşulları "öngörülemez" olarak tanımlayarak, birkaç ay önce fabrikalarını kapatmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Demirci, "Borcumuz yok ama özsermayeden yiyorduk. Bu şekilde devam edemezdik" dedi.
Türkiye'deki ekonomik kriz, istihdamda da ciddi kayıplara neden oldu. Tekstil sektöründen Doğan Duman, kapasite kullanım oranının yüzde 60’a düştüğünü ve çalışan sayısının 300’den 210’a gerilediğini belirtti. Duman, artan enerji maliyetleri ve sabit kurun siparişleri azalttığını ve işini sürdürmekte zorlandığını söyledi.
Ekonomist Dr. Erdem Erkal, faiz artırımlarının enflasyonu kontrol altına almak için bir araç olabileceğini, ancak bu aracın aşırı kullanımının, krediye dayalı büyüyen ekonomilerde işletmelere zarar verebileceğini ifade etti. Ekonomist Elif Yalçın ise döviz kuru ve enerji fiyatlarındaki istikrarsızlığın, ihracat odaklı sektörlerde büyük baskı yarattığını ve işletmelerin hem iç hem de dış pazarda rekabet gücünü kaybettiğini ekledi.