Temmuz ayından beri birçok Akdeniz ülkesine yayılan orman yangınları şiddetle devam ediyor. Devasa orman alanları yanıp kül oldu, yangınla mücadelede birçok insan hayatını kaybetti, sayısız hayvan can verdi, binlerce insan evini kaybetti ve yangın dumanları geniş alanlara yayıldı. Üstelik bilim insanları, orman yangını dumanının COVID-19’a neden olan SARS-CoV-2 virüsünün yayılmasını arttırabileceği uyarısında bulunuyor.
Uluslararası ölçekte, felaket karşısında hükümetlerin sergilediği kayıtsızlık ve başarısızlık ile emekçilerin ve gençlerin yangınla mücadelede gösterdiği dayanışma ve fedakârlık çarpıcı bir karşıtlık oluşturuyor.
Temmuz sonunda İtalya’nın Sardinya adası, on yıllardır “görülmemiş bir felaket” biçimindeki orman yangınlarına tanık oldu. Tarihi Montiferru bölgesinin etrafındaki 20.000 hektar alan yandı. İspanya ve Fransa’da da daha küçük çaplı yangınlar görüldü. Arnavutluk, Makedonya ve Fas’taki yangınların yanı sıra, Lübnan’da çıkan yangınlar komşu Suriye’ye sıçradı. Kıbrıs’taki yangınlarda en az dört kişi hayatını kaybetti.
En şiddetli yangınlara tanık olan Türkiye’de, diğer yerlerin yanı sıra Akdeniz ve Ege bölgelerindeki birçok ormanlık alan yaklaşık on gündür yangınların etkisi altında bulunuyor. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin açıklamasına göre, Perşembe günü itibarıyla, son dokuz günde 38 ilde 180 yangın kontrol altına alınırken, 5 ilde 12 yangın halen devam ediyor. Basında yer alan haberlere göre, en az 40.000 hektarlık alan yandı ve en az sekiz kişi hayatını kaybetti.
Yüksek hava sıcaklığı, kuvvetli rüzgâr ve hükümetin yetersiz kalması nedeniyle kontrol altına alınamayan yangınlar, Çarşamba akşamı Muğla’nın Milas ilçesindeki termik santrale ulaşarak büyük tehlike yarattı.
Uzmanlar günlerdir yangının Milas’taki Kemerköy Termik Santrali’ne ulaşabileceği uyarısında bulunuyordu. Yaklaşık 40.000 ton kömürün bulunduğunun söylendiği santralin çevresine geç de olsa bir hendek kazılmaya başlansa da alevler santrale ulaştı. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, santraldeki hidrojen tanklarının önceden boşaltıldığını açıkladı.
Milli Savunma Bakanlığı, sosyal medyadan, “Muğla’nın Milas ilçesindeki orman yangınının bölgedeki termik santraline yaklaşması üzerine, iskelede toplanan vatandaşlarımız Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza ait çıkarma gemilerimizle emniyetli bölgelere tahliye ediliyor” açıklamasını yaptı. Santralde on saat devam eden yangının dün sabah kontrol altına alındığı duyuruldu.
Yunanistan, Akdeniz’deki şiddetli orman yangınlarının bir diğer merkezi konumunda. Sahte sol Syriza’nın (Radikal Sol Koalisyon) iktidarda olduğu 2018’de yaşanan orman yangını felaketinin ardından, son dönemde Atina çevresi de dahil olmak üzere ülke genelinde 150’den fazla yangın çıktı. Orman yangını dumanları nedeniyle, bilim insanları başkentte maske kullanılmasını tavsiye ediyor.
Reuters’ın haberine göre, Salı gününden beri Atina yakınlarındaki Evia adasında ondan fazla köy tahliye edildi: “Salı günü Atina’nın kuzey mahallelerini tehdit eden yangınlar kontrol altına alındı.”
Yunan Kathimerini gazetesinin haberine göre, “Savunma Bakanlığının, Perşembe günü [dün] Evia, Mora ve ülkenin diğer bölgelerindeki ormanlık alanları ve köyleri vuran büyük orman yangınlarına karşı devam eden mücadelede silahlı kuvvetleri konuşlandırma planlarını açıklaması bekleniyor.” Gazete ayrıca “12.500 hektarlık alan yandı ve yüz dolayında ev ya kül oldu ya da daha az hasar gördü,” diye belirtti.
Dahası, Yunanistan Sivil Savunma Bakan Yardımcısı Nikos Hardalias, “önümüzdeki birkaç gün ve haftadaki koşulların bugün olduğundan daha zor olacağı” uyarısında bulundu.
AB’nin yıllardır uyguladığı kemer sıkma politikalarının bir sonucu olarak, Yunanistan beklenen bu yangınlara tamamen hazırlıksızdır. Birçok insan sağcı Yeni Demokrasi hükümetini yangınlara karşı hiçbir önlem almamakla suçluyor.
Sosyal medya videolarında, yangın sırasında evlerini kaybeden insanlar, yangını söndürecek itfaiye araçlarının gelmediğini söylüyordu. Bir kişi Twitter’da şöyle yazmıştı: “Atina dumanla kaplandı. Evia ve Mani yanıyor. Cehennem. Sağlık, sivil koruma veya eğitim için para yok. Sadece daha fazla polis ve ana akım medya için var.”
Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin açıkladığı gibi, dünya genelindeki seller ve orman yangınları, “kapitalist kâr sistemi tarafından yaratılan ve her zamankinden daha aşırı hava olaylarına yol açan iklim krizinin doğrudan ürünüdür” ve “iklim değişikliğinin ölümcül etkileri … onlarca yıllık yetersiz finansman ve altyapı kesintilerinin ürünüdür.” Aynı kapitalist hükümetlerin politikaları, COVID-19 pandemisi karşısında da bir felakete yol açmış durumda.
Öte yandan, daha bulaşıcı ve daha ölümcül Delta varyantının yayıldığı koşullarda, Yunan hükümetinin, egemen seçkinlerin dünya çapında izlediği “sürü bağışıklığı” politikasının parçası olarak ekonomiyi açmasının ardından, Yunanistan pandemide bir artışa tanık oluyor. Ülkede 30 bini aşan aktif vaka sayısı, Nisan ayındaki doruk noktasına yaklaşıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin orman yangınları karşısındaki yetersizliği de yaygın bir halk öfkesine yol açtı. Sosyal medyada birçok insan, doğru bir şekilde, hükümetin orman yangınlarına verdiği yanıt ile pandemiye verdiği yanıt arasındaki benzerliğe dikkat çekiyor.
Hükümetin “sürü bağışıklığı” stratejisi sonucunda, Türkiye’de şimdiye kadar yaklaşık 6 milyon kişi COVID-19’dan enfekte oldu ve 51 binden fazla insan hayatını kaybetti. Güçlü Yaman’ın “fazladan ölümler” üzerine yaptığı bir çalışma, Temmuz ayı itibarıyla, gerçek ölü sayısının 150.000’in üzerinde olduğunu gösteriyor. Erdoğan hükümetinin, Delta varyantının yayılmasına rağmen Temmuz ayının başında tüm kısıtlamaları tamamen kaldırmasının ardından, Türkiye son günlerde 25.000 civarında vaka görmeye başladı.
Avrupa’daki orman yangınlarının merkez üslerinden biri olan Türkiye’de, onlarca yıllık yetersiz kaynak aktarımından ve kesintilerden sonra, kullanılabilir bir yangın söndürme uçağı bulunmuyor. Erdoğan, Temmuz ayı sonunda bu tür uçakların olmayışına yönelik yaygın eleştirilere yanıt olarak, Türk Hava Kurumu’nun (THK) “elinde buralarda rahatlıkla kullanabilecek uçak filan yok,” diyor ve ekliyordu: “Bugün itibariyle uçak sayımız beş altıya çıkmış vaziyette. Rusya’dan, Ukrayna’dan aldığımız uçaklar var.”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, 2 Ağustos’ta, yangınlara karşı 16 uçak, 9 İHA, 52 helikopter ve arazöz, su tankeri, iş makinası, tır ve itfaiye aracı gibi 1.000’den fazla aracın kullanılmasının yanı sıra 5.000’den fazla personelin görev yaptığını açıkladı. Haberlere göre, Rusya ile Ukrayna’nın dışında İspanya, Hırvatistan, İran, Azerbaycan, Moldova ve Gürcistan’dan hava ve kara desteği geldi.
Orman Genel Müdürlüğü’nün kısa süre önce yayımlanan “2021 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler” raporu, hükümetin orman yangınlarına karşı hiçbir hazırlık yapmadığını gösteriyor. Kurum, 2021 yılında “Orman Koruma ve Yangınla Mücadele Projeleri” kapsamında 55 milyon lira harcama yapmayı planlamış olmasına rağmen yapılan harcama yalnızca 28 bin lira olmuş. 26 adet helikopter almayı planlayan kurum, hiç helikopter almamış.
Erdoğan’ın geçtiğimiz Cumartesi günü yangından ağır biçimde etkilenen Marmaris’i dev bir konvoyla ziyaret etmesi de sosyal medyada büyük tepkiye neden oldu. Marmaris’te Erdoğan, otobüsünden insanlara çay attı. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Porto Riko’daki kasırgazedelere tuvalet kağıdı fırlatmasını hatırlatan bu olay, egemen seçkinlerin, emekçilerin acılarına olan uzaklığını ve umursamazlığını yansıtıyor.
Öte yandan devlet, Ankara’daki 1.000 odalı cumhurbaşkanlığı sarayına ek olarak, cumhurbaşkanı için Marmaris’te 300 odalı bir yazlık saray inşa ediyor.
Başlangıçta uluslararası yardım almayı reddederek yangınların yayılmasına neden olan hükümet, sosyal medyadaki yardım çağrılarına sert tepki göstererek, toplumsal öfkeyi polis devleti önlemleriyle bastırmaya çalışıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “bazı kişi ve grupların gerçek veya bot hesaplar üzerinden organize bir şekilde halk arasında endişe, korku ve panik yaratmaya, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetini aşağılamaya çalıştıkları” iddiasıyla söz konusu paylaşımlarla ilgili bir soruşturma başlattı.
Tek tek ulus devletlerin kapasiteleri ne olursa olsun, orman yangınlarına müdahale ulusal ölçekte koordine edilemez veya bu sorun ulusal temelde çözülemez. Son dönemde, Amerika’dan Avrupa’ya, Asya’dan Avustralya’ya kadar ulusal kapitalist hükümetler, hem yangınlara ve diğer ekolojik felaketlere hem de COVID-19 pandemisine uluslararası bir müdahale organize etmekten aciz ve dahası buna karşı olduklarını açıkça ortaya koydular. Bu felaketlere küresel olarak koordine edilen bir müdahaleyi örgütleyip uygulamaya koyabilecek tek toplumsal güç, sosyalist bir program uğruna mücadele eden uluslararası işçi sınıfıdır.
Ulaş Ateşçi
6 Ağustos 2021
Kaynak: Dünya Sosyalist Web Sitesi