Türkiye'de yabancıların taşınmaz alımı ve ardından vatandaşlık kazanma süreci, son yılların dikkat çeken konularından biri haline geldi. 2012'de yürürlüğe giren Mütekabiliyet Yasası ile başlayan bu süreç, özellikle İstanbul'da yoğun ilgi gördü. Ancak son zamanlarda doların yükselişi, deprem riski ve vatandaşlık için gereken limitlerin artırılmasıyla birlikte yabancıların konut alımında azalma yaşanıyor. Bu durum, konut piyasasında belirgin bir değişime işaret ediyor. Özellikle Rusya, İran ve Irak'tan gelen talep öne çıkıyor, ancak resmi istatistikler vatandaşlık alanların sayısını net olarak ortaya koymuyor. Bu gelişmeler, Türkiye'nin gayrimenkul sektöründe önümüzdeki dönemde ne gibi değişiklikler yaşayabileceğine dair önemli ipuçları sunuyor.
Türkiye'de son yıllarda yabancıların taşınmaz alımı ve vatandaşlık alma süreci önemli bir konu haline geldi. Özellikle 2012'de yürürlüğe giren Mütekabiliyet Yasası'nın etkisiyle bu süreç hız kazandı. Bu yasayla birlikte yabancılar Türkiye'de gayrimenkul alarak vatandaşlık hakkı elde edebilme imkanına kavuştular. Ancak son dönemlerde doların değer kazanması, deprem riski gibi faktörlerin yanı sıra vatandaşlık için gereken limitlerin artırılması, yabancıların konut alımında azalmaya neden oldu.
Özellikle İstanbul'da bu durum belirgin bir şekilde gözlemleniyor. İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizameddin Aşa, üç yılını doldurup vatandaşlık başvurusu yapan yabancıların, vatandaşlık aldıktan sonra kar elde etmek amacıyla gayrimenkullerini satışa çıkardığını belirtiyor. Bu da konut piyasasında bir dengesizliğe yol açıyor.
Rusya, İran ve Irak vatandaşlarının Türkiye'de en fazla konut alan yabancılar arasında olduğu belirtiliyor. Ancak vatandaşlık alanların sayısına dair resmi istatistikler bulunmuyor ve düzenli olarak açıklanmıyor. Bu durum, konut piyasasının gelecekteki seyrini tahmin etmeyi zorlaştırıyor.