İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, aşırı tuz tüketiminin sağlık üzerinde olumsuz etkileri olduğunu vurgulayarak, bu alışkanlığın neden olduğu riskleri ve tüketimi azaltmanın yollarını aşağıdaki şekilde açıkladı:
TUZ EN ÇOK HANGİ GIDALARDA BULUNUR?
Endüstride kullanılan tuzun yüzde 93'ü, plastik, soda ve temizlik sektörlerinde (deterjanlar, yumuşatıcılar, cilalar) kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra işlenmiş gıdalarda da önemli miktarda tuz bulunmaktadır. Ülkemizde tuz tüketimi oldukça yüksektir çünkü yiyeceklere eklenen tuzun yanı sıra, özellikle ekmek gibi ürünlerde, konserve, bulyon, peynir, hazır ayran, domates suyu, sos, işlenmiş et ürünleri, işlenmiş kuruyemiş, cips, kraker, asitli içecekler ve restoran yemekleri gibi birçok hazır gıda yoğun miktarda tuz içermektedir. Fast food olarak bilinen hazır gıdalar da tuz bakımından zengindir. Bu tür bir beslenme alışkanlığı, vücudumuzun farkında olmadan aşırı miktarda tuz almasına neden olabilir.
TUZUN FAZLASI HANGİ HASTALIKLARA YOL AÇAR?
Fazla tuz tüketimi, hipertansiyon, böbrek yetmezliği, obezite, eklem ağrısı, kalp yetmezliği, inme (felç), mide kanseri, kemik erimesi, Multiple Skleroz aktivasyonu ve katarakt gibi hastalıklara neden olabilir. Birçok çalışmada, mide ve böbrek kanseri ile aşırı tuz tüketimi arasında pozitif bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Özellikle Helicobacter Pylori (mide mikrobu) nedeniyle ortaya çıkan mide kanserlerinde tuz tüketiminin önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Aşırı tuz tüketimi kemik erimesinin önemli bir nedeni olarak kabul edilmektedir. Tüketilen tuz miktarı ile obezite arasında da paralel bir ilişki bulunmaktadır; günde 10 gramdan fazla tuz tüketenler, az tüketenlere göre daha fazla kiloya sahip olabilirler. Aşırı tuz alımı vücutta sıvı tutulmasına neden olabilir ve bu da eklem ağrılarına yol açabilir. Bebeklik ve çocukluk döneminde tuz tüketiminin sınırlanması, yetişkinlik döneminde hipertansiyon riskini azaltabilir. Bu nedenle, tuz tüketiminin 8-18 gramdan 5-6 grama düşürülmesiyle en az 5 milyon kişinin yaşamının kurtarılabileceği hesaplanmaktadır.
"KAYNAĞI NE OLURSA OLSUN HEPSİ AYNIDIR"
Tuzun çeşidi ne olursa olsun, içerdikleri sodyum miktarı genellikle aynıdır. Dolayısıyla, tuzları birbirinden ayırt etmek için içerdikleri minerallere bakmak gerekli değildir. Kaya ve Himalaya tuzları gibi bazı tuz çeşitlerinde mineral içeriği çok azdır. Ancak tuzlar, mineral kaynağı olarak tercih edilebilecek bir besin değildir. Bugünlerde tuzun kullanımı çoğunlukla gıdaları korumak amacıyla yapılır. Ancak, gıdaların saklanması için buzdolabı ve derin dondurucular gibi modern yöntemler kullanıldığından, tuzun bu amaç için kullanımına artık gerek duyulmamaktadır. Tuzsuz bir yaşam düşünülemez ancak vücudun ihtiyaç duyduğu sodyum doğal gıdalarda genellikle günlük ihtiyacı karşılayacak düzeydedir. Brezilya'da yaşayan Yanomamo yerlileri gibi bazı topluluklar günde 100 mg'dan daha az tuz tüketirken, kan basınçları normal seviyelerde seyreder ve hipertansiyon vakaları oldukça nadirdir.
KİMLER TUZDAN UZAK DURMALI?
Tuz tüketimini azaltmanın herkes için faydalı olduğu bir gerçektir, özellikle hipertansiyon hastaları için önemlidir. Kronik böbrek hastalığı olan bazı kişilerde ise idrarla tuz kaybı olabilir, bu nedenle doktora danışmak önemlidir.
"SOFRADAN TUZLUĞU KALDIRMAK YETMEZ"
Günlük tuz alımının 5 gramla (bir çay kaşığı) sınırlandırılması önerilir. Ülkemizde normal beslenmeyle günde 15-20 gram tuz alındığı tahmin edilmektedir, bu da tüketilen tuz miktarının dörtte birine kadar indirilmesi gerektiği anlamına gelir. Yalnızca sofradan tuzluğu kaldırmak yeterli değildir; hazır ve paketli gıda tüketimini minimuma indirmeye de çalışmalıyız. Bu ürünleri alırken sodyum oranlarını kontrol etmeliyiz. Yemeklerimizi tatlandırmak için tuz yerine pul biber, nane, kekik gibi baharatları tercih etmeli, yemeğin tadına bakmadan tuz eklememeli ve zeytin, peynir gibi gıdaları tuzsuz olanlarıyla tercih etmeliyiz. Fazla tuz tükettiğimizde bol su içmek önemlidir.