Gazeteci Şirin Payzın, sosyal medya platformu üzerinden sekiz yaşındaki Narin Güran’ın cinayeti hakkında dikkat çekici bir paylaşımda bulundu. Diyarbakır'da 'kaybolduktan' 19 gün sonra, bir çuval içinde taşlarla ve çalılarla kapatılmış bir şekilde dere yatağında bulunan Narin Güran’ın cinayetiyle ilgili soruşturma devam ederken Payzın, olayın medyada yeterince yer almadığını ve toplumdan gizlenmeye çalışıldığını iddia etti.
Payzın, Narin cinayetinin son günlerde televizyon kanallarında haber olarak gündeme gelmemesine dikkat çekerek, gazetecilik ilkelerinin ihlal edildiğini savundu. Payzın, paylaşımında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) tehditleri ile medyanın baskı altında olduğunu, böylece cinayetin karanlık bir örtüyle kapatılmaya çalışıldığını belirtti. Medya yöneticilerinin büyük çoğunluğunun erkek olmasına dikkat çekerek, "Bir hafta boyunca reyting kaynağı olarak görülen bu vahşi cinayet, medyanın umurunda değil" ifadelerini kullandı. Olayın üzerinin örtülmeye çalışıldığına vurgu yaparak, "Herkes bu sessizliğe boyun eğiyor" dedi.
Payzın’ın bu çıkışı, sosyal medyada geniş yankı buldu ve gazetecilik etiği ile medya sorumluluğu üzerine tartışmalara zemin hazırladı. Narin Güran cinayeti gibi hassas bir konuda medyanın suskunluğunun nedenleri konusunda toplumda birçok soru işareti oluştu. Payzın, "Gazeteciliğin temel esasları rafa mı kalktı?" sorusunu yönelterek, olayın kamuoyunda daha fazla yer bulması gerektiğini vurguladı. "Konuyu kapattırıyorlar, herkes bu düzene biat ediyor" diyerek, medyanın bu tutumunu eleştirdi.
Narin Güran cinayeti üzerine yapılan bu eleştiriler, medyanın sorumluluğu ve olaylara yaklaşım şekli hakkında yeniden düşünmeye sevk ediyor.