Uğur Mumcu’nun katleden katiller 27 yıldır bulunamadı

İki gün sonra Gazeteci Uğur Mumcu'nun katledilişinin 27. yılı olacak. Çeyrek asırı geçen davada Mumcu'yu katleden katiller hala bulunamadı....

İki gün sonra Gazeteci Uğur Mumcu'nun katledilişinin 27. yılı olacak. Çeyrek asırı geçen davada Mumcu'yu katleden katiller hala bulunamadı.

“Türkiye’nin cesur kalemi” Uğur Mumcu 24 Ocak 1993'te hedef olduğu kanlı pusuyla hayattan koparıldı. Aradan geçen yıllar Mumcu'yu ve cesaretinin izlerini silemese de faillere hala ulaşılamamış olması vicdanları kanatmaya devam ediyor.

22 Ağustos 1942'de Kırşehir'de doğan Uğur Mumcu'nun hayatı araştırarak ve üreterek geçti.

1957-61 yılları arasında Ankara Cumhuriyet Ortaokulu'nu ve Ankara Deneme Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne giren Mumcu, yazmaya öğrencilik yıllarında başladı.

İlk yazıları, Yön, Türk Solu, Devrim, Ant, KIM v.b. dergilerde yer alan Mumcu, 1962’de Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan "Türk Sosyalizmi" başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülü'nü aldı.

1968-69-70 yıllarında Akşam, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde zaman zaman çeşitli konularda inceleme yazıları da yayımlandı. Köşe yazarlığına 1974 yılında haftalık Yeni Ortam dergisinde başladı.

Daha sonra çalışmaya başladığı Anka Ajansı'nda 1975 yılından itibaren Cumhuriyet'e de köşe yazıları yazdı. 1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. Gözlem başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı. 6 Kasım 1991'de İlhan Selçuk ve yaklaşık 80 Cumhuriyet çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. 3 ay süreyle Milliyet Gazetesi'nde yazan Mumcu, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992'de Cumhuriyet'e döndü.

Devlet-mafya ilişkileri, Kürt sorunu, yolsuzluk davaları gibi birçok konuda araştırmalar yaparak makale ve kitaplar yazan Mumcu, 24 Ocak 1993’te, evinin önünde park halinde olan otomobiline yerleştirilen C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti.

Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanların hiçbir delil bulamadığı, patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken delillerin süpürgeyle süpürüldüğü öne sürüldü. Hatta evinin 50 metre ilerisinde bulunan polis kulübesinde nöbet tutan polislerin sokakta Uğur Mumcu'nun oturduğundan dahi habersiz olduğu ortaya çıktı.

Suikastı; İslami Hareket, İBDA-C, Hizbullah gibi örgütler üstlendi. Suikastın arkasında Mossad'ın ve kontrgerillanın olduğu da iddia edildi.

Uğur Mumcu öldürülmeden 17 gün önce kaleme aldığı köşe yazısında PKK – Barzani – MOSSAD ilişkisini açıklamıştı. Mumcu’nun bu bağlantıları ortaya çıkardığı için öldürüldüğü ve dinci örgütlerin de taşeron olarak kullanıldığı en çok konuşulan iddialar arasında yer aldı.

“Cesur kalem” Mumcu, her yıl 24 Ocak’ta Ankara’da bombalı saldırıyla katledildiği evinin önünde sevenleri tarafından anılırken; üzerinden geçen 27 yıla rağmen, kanlı saldırı hala aydınlatılamadı.

ADALET VE DEMOKRASİ HAFTASI

24 Ocak 1993'te öldürülen gazeteci-yazar Uğur Mumcu ile 31 Ocak 1990'da öldürülen Prof. Dr. Muammer Aksoy'un ölüm yıldönümlerini belirleyen 24 Ocak-31 Ocak günleri arasındaki hafta, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı ve demokratik kitle örgütlerince 'Adalet ve Demokrasi Haftası' olarak anılmaya başlandı.

27 yıldır bu isimle anılan hafta, demokrasi ve adaletin kurumsallaşması için el ele veren demokratik kitle örgütlerinin, yerel yönetimlerin kararlı duruşuyla giderek daha büyük katılımlı etkinliklere sahne oluyor.

(Cumhuriyet)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.