Ekonomist Alaattin Aktaş, Dünya gazetesinde kaleme aldığı "Dövizde ne oluyor ve ne olabilir?" başlıklı yazısının sonunda, "Şu durumda halen 7 lira dolayında bulunan dolar ile 8.50 dolayında bulunan euro hangi yöne ve ne miktarda hareketlenir ya da hareketlenir mi, bu soruya da herkes kendisi yanıt versin" ifadelerine yer verdi.
Dövizde ileriye dönük beklentileri, Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, bugünkü “Dövizde ne oluyor ve ne olabilir?” başlıklı yazısında, değerlendirdi. “Kasımdaki manevra değişikliği ve faiz artırımıyla yabancının getirdiği dövizi yurtiçi yerleşikler topluyor. Zaten en büyük döviz ihtiyacı vatandaşın talebinden doğuyor” diyen Aktaş şöyle devam etti: “Faizi artırarak vatandaşı dövizden uzak tutacak, hatta mevcut hesapların çözülmesini de sağlayacaktık. Henüz bu aşamanın çok uzağındayız. Ve Borsa... Son dört haftadır yabancı net satıcı konumunda, yerli yatırımcı ise alıyor. Yabancı için bulunmaz bir ortam; fiyatlar artıyor sat, kur görece düşük daha da sat!” İşte o yazı; “Ne olabilir”i pek bilemeyiz ama “Ne oluyor” sorusuna herhalde “Tuhaf şeyler oluyor” diye yanıt verebiliriz. Hani “Boşa koysan dolmuyor, doluya koysan almıyor” diye bir söz var ya, izahında güçlük çekilen durumlar için söylenen, son dönemde piyasalarda yaşananlar için de bu söz tam oturuyor adeta... Herhangi bir ürünün fiyatı, arz talepten çoksa düşer. Bu kadar basit. O gün arz mı çok, talep mi; fiyatı belirleyen budur. Konu edilen ürün örneğin domates olmadığına ve eve gidip tüketilmeyeceğine göre, konu döviz olduğuna göre talebin düzeyini de tabii ki geleceğe dönük beklentiler tayin eder. Geleceğe dönük beklentiler... İşte sihirli kavram bu. Türkiye ekonomisinde belli dönemlerde manevra değişiklikleri yaşanır. Yanlış yöne gidildiği son anda fark edilmişçesine bir anda 180 derece dönülür. İşte bu dönüşlerin sonuncusu kasımın ilk haftasında yaşandı. Ne yaptık; yeniden yüksek faiz dönemine geçtik. Faizi artırdık ve uzunca bir süre bu düzeyde kalınacağını ilan ettik. Nitekim geçen haftaki PPK toplantısında da oran korundu. Bu manevra değişikliğiyle beklenen neydi; faiz yüksek tutulacak ve böylece hem yurtdışından fon girişi olacak, hem de yurtiçindeki döviz talebi kırılacak, hatta daha ötesine geçilecek ve vatandaş dövizden TL’ye dönecekti. Kasım ayı başından son verilerin oluştuğu 12 Şubat’a kadar olan yaklaşık üç buçuk aylık dönemi kapsayan bir tablo oluşturduk. Bu tablo bize neler mi söylüyor, sırayla gidelim...
Yabancı bu üç buçuk ayda 4.8 milyar doları hisse senedi ve DİBS yoluyla, tahminen 12-13 milyar doları da swap yoluyla olmak üzere toplam 17-18 milyar dolar döviz getirdi. Peki bu döviz ne oldu; işte tuhaflık da burada. Yabancının getirdiği dövizi yurtiçi yerleşikler, yani vatandaşlar ve şirketler adeta kapıştı. Bu üç buçuk ayda yurtiçi yerleşiklerin döviz hesapları 15 milyar dolar arttı. Yani biz faizi bir anlamda vatandaşın ve şirketlerin döviz talebini karşılamak üzere yurtdışından fon girişini artırmak için mi yükseltmiş olduk? Hani DTH çözülecekti! Yabancı döviz getirecek ki ihtiyacımızı karşılayabilelim ve kur fazla artmasın hatta gerilesin. İyi de döviz ihtiyacımızın kaynağı ne? Bizde en büyük ihtiyaç adeta vatandaşın döviz talebi. Dış ticaret açığına ya da borç ödemeye gidenden daha fazlası vatandaşın talebi olarak ortaya çıkıyor. Hani bu talebi kıracaktık, hani döviz hesapları çözülecekti... Biraz boş yere bekliyoruz gibi... Döviz hesapları kasım ve aralıktaki 6.7 milyar ve 7.8 milyarlık rekor artış kaydetti. Ocaktaki artış yalnızca 578 milyon dolar oldu. Şubatın ilk haftasındaki 2.1 milyarlık çözülme görünürde umut vermişti ama bu gerileme büyük ölçüde altın fiyatlarındaki düşüş ve doların euroya karşı değer kazanmasından kaynaklanıyordu. (Dünya 15 Şubat) Yine de iyi kötü bir gerileme söz konusuydu. Ne var ki bir sonraki hafta yeniden, hem de 2.7 milyar dolarlık bir artış görüldü. Parite ve kur bu sefer artırıcı yönde etki yapmıştı ama gerçek anlamda da bir artış vardı. Yani vatandaşın ve şirketlerin döviz biriktirmekten vazgeçmeleri, hele hele mevcut hesaplarını TL’ye çevirmeleri pek söz konusu değildi. Şu durumda ters dolarizasyon nasıl ve daha önemlisi ne zaman ya da hangi koşullarda gerçekleşecekti ki?
Yabancı hisse satıyor, yerli alıyor
Yabancıların portföy yatırımı kasım ve aralıkta yüksek gerçekleştikten sonra belirgin olarak hız kesti. Hele hele hisse senedinde son dört haftadır giriş değil çıkış yaşanıyor. Zaten bu durum yabancıların borsadaki payında da kendini gösteriyor. Ekim sonunda yüzde 49.5 olan yabancı payı, bu konudaki son verinin bulunduğu 5 Şubat'ta yüzde 46.4'e geriledi. Yerli yatırımcının payı da yüzde 50.5'ten yüzde 53.6'ya yükseldi. Yabancı satıyor, yerli yatırımcı topluyor... Borsa endeksi de artıyor, arttıkça yabancı ufak ufak satmaya devam ediyor... Yabancı satıyor, çünkü hem talep canlı ve fiyat yüksek, hem de kur görece düşük, bundan daha iyi ne olabilir ki... Peki yerli yatırımcı niye alıyor, ne olacağını bekliyor? Demek ki fiyatların daha da artacağı beklentisi var. Ama yabancının niye satmakta olduğu (ki dört haftadır süren bir satış söz konusu) pek düşünülmüyor.
Tablo ortada, herkes kendi tahminini yapsın!
Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 17’de uzun süre kalacak. Mevduat faizi de yüzde 18’ler dolayında seyredecek. Enflasyon, o da uzun süre yüzde 14-15 aralığında salınacak. Şu durumda halen 7 lira dolayında bulunan dolar ile 8.50 dolayında bulunan euro hangi yöne ve ne miktarda hareketlenir ya da hareketlenir mi, bu soruya da herkes kendisi yanıt versin.