Anayasa Mahkemesi'nin Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili seçilen Can Atalay hakkında ikinci kez verdiği hak ihlali kararına rağmen, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, "AYM'nin hak ihlali kararının hukuki değeri yok." diyerek karara uymama kararı aldı. Bu olay, hukukçular arasında büyük bir tartışma yarattı.
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KARARI YARGI KRİZİNİN ÖTESİNDE BİR REJİM KRİZİNE İŞARET EDİYOR
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adem Sözüer, AYM'nin Can Atalay için suçlu veya suçsuz hüküm vermediğini, ancak dokunulmazlığının kalkıncaya kadar yargılanamayacağı yönünde karar aldığını hatırlatarak, bu durumu bir rejim veya devlet krizi olarak nitelendirmenin gerekliliğine vurgu yaptı. Mediascope'a konuşan Sözüer, Anayasa Mahkemesi'nin iki kez verdiği ihlal kararının uygulanmamasının sadece bir yargı krizi olmadığını, aynı zamanda hükümet, siyasi partiler, Hakimler ve Savcılar Kurulu ile yasama organının da bu süreçte rol aldığını belirtti.
"YARGIÇLARA YAPTIRIM UYGULANMALI" - İBRAHİM KABOĞLU
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Yargıtay'ın Can Atalay kararını değerlendirdi. TELE 1'e konuşan Kaboğlu, Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan yargıçlara yaptırım uygulanması gerektiğini savundu. Ayrıca, Yargıtay üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunularak Yüce Divan yolunun işletilmesi ve 3. Ceza Dairesi üyeleri hakkında disiplin soruşturması başlatılması gerektiğini ifade etti. Kaboğlu, bu kararın Gezi olaylarına bakışın siyasi boyutunu gösterdiğini ve AYM'nin görev ve yetki alanını daraltarak siyasal bir adım atıldığını söyledi. Ayrıca, yerel seçimlere yönelik kuvvetli adayların AYM'ye başvurularının önlenmeye çalışıldığını ve bu durumun sadece yerel seçimleri değil, 2028 seçimleri için de bir önlem olduğunu belirtti.