Amerikanın Sesi'nden Arzu Çakır'ın haberine göre; Fransa'nın başkenti Paris'te College de France'da "Batı karşısında Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye" konulu panele katılan Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, sosyolog Nilüfer Göle, tarihçi Edhem Eldem, ekonomist Seyfettin Gürsel ve siyaset bilimci Ahmet İnsel, "2010 yılında Anayasa referandumuna 'Yetmez ama evet!' deyip oy vererek, Türkiye'nin bu günlere gelmesine katkı yaptınız. Pişman mısınız?" sorusu geldi. Bunun üzerine Orhan Pamuk yanıt vermek istemediğini söylerken, diğer isimler 'yanıldıklarını' söyledi.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabından alıntı yaptı
Gazeteci Ünsal Ünlü, bugünkü YouTube yayınında 2010 referandumunda 'yetmez ama evet' diyenlere seslendi. Ünlü, Grigory Petrov'un Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabında yer alan aydın olmanın tanımını okudu.
Kitapta o kısımda şu ifadeler yer alıyor:
Aydın olmak demek, modaya uygun elbise, şapka giymek ve kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim, halkın beyni konumundadır. Halkımız sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek bir gelir elde edesiniz, geceleri eğlenesiniz diye sizi o konuma getirmemiştir. Böyle olanlar gerçek aydın olamazlar. Onlar yozlaşmışlardır. Eğitim almış olanların tümü millî düşünceyi geliştirmeye, millî ruhu uyandırmaya, millî iradeyi güçlendirmeye mecburdurlar. Köylülere, işçilere, halkın alt kesimlerine nasıl daha iyi bir konuma yükselebileceklerini öğretiniz!.. Halkımıza var olmanın değerini bilmeyi ve korumayı öğretiniz. Çorak topraklarımızda her köylünün, her işçinin daha insanca, daha sağlıklı, daha mutlu, daha akılcı bir hayat yaşayabileceklerini anlatınız!..
"Siz aydın falan değilsiniz, yalancısınız sadece"
Ünlü daha sonra adı geçen isimlere şöyle seslendi:
Nilüfer Hanım; ne siz, ne Seyfettin Gürsel, ne Ethem Eldem, ne Ahmet İnsel, ne sorulara yanıt vermekten kaçınan, ‘Sıradaki soru’ diyen Orhan Pamuk… Siz aydın falan değilsiniz. Yalancısınız sadece. Bu kadar açık, bu kadar rahat söyleyebiliyorum çünkü yaşananlar ortada. Siz görebileceğiniz bir şeyi, çarpıtarak bu halkın önüne sundunuz. Bugün yaşadığımız hukuksuzluğun kaynağısınız hepiniz. Hâlâ utanmadan, büyük bir kibirle sizden beklenen bir şey varmış gibi konuşuyorsunuz.