Sanatçı Müjdat Gezen, yeni çıkardığı kitabı 'Çocukluğumu Bindirdim Tramvaya O Gitti Ben Kaldım Yaya'yı Tele1 izleyicileri için imzalayacak
Usta sanatçı Müjdat Gezen, 28 Mart Pazar günü Namık Koçak'ın sunduğu Forum Hafta Sonu programına misaifr olacak. Gezen, programın ardından TELE1 izleyicileri için yeni kitabı 'Çocukluğumu Bindirdim Tramvaya O Gitti Ben Kaldım Yaya' kitabını imzalayacak. Sipariş için 0212 963 25 25 numaralı telefon hattıyla irtibata geçebilirsiniz.
'Çocukluğumu Bindirdim Tramvaya O Gitti Ben Kaldım Yaya'
Kırmızı Kedi Yayınları aracılığıyla okuyucuyla buluşan kitap için Uğur Dündar'ın kaleme aldığı tanıtım yazısı ise şöyle: Müjdat’la Fatih’te doğduk, Karagümrük Ortaokulu ve Vefa Lisesi’nde okuduk. Bu nedenle birçok ortak arkadaşımız oldu. Geçenlerde bunlardan biri olan Ataman’la (Dilgin) konuşuyorduk. Söz döndü dolaştı, her zaman olduğu gibi Müjdat’a geldi. Onun tiyatroya, öğrenci yetiştirmeye, eğitime ve iyiliklere adanmış yaşamından söz ederken, nasıl oldu anlamadım, ikimiz de aynı anda “Müjdat adamdır. Hem de çok iyi bir adamdır” dedik. TRT’de çalışırken Tunceli Ovacık’a gitmiştik. Bizi Munzur Nehri’nin kırk gözeden adeta süt gibi, bembeyaz köpükler saçarak doğduğu yere götürdüler. Eğilip kana kana içtiğim çok soğuk ve berrak suyun tadını hâlâ damağımda hissederim. Ben Müjdat’ın hayatını, o kaynaktaki gibi hiçbir kirin karışmadığı bir akarsuya benzetirim. Kitabı okurken gürül gürül akmaya devam eden bu tertemiz sudan, siz de bir yudum alacak ve tadına doyamayacaksınız… Gözle görünmeyen ölümcül virüsle savaştığımız süreçte yayımlanan bu kitabın en sevdiğim yanı; hem kolay okunması hem de umut verici olması… “Umutsuz yaşanmaz. Hele bir sanatçının umudu yoksa geleceği de yoktur. Umut sanatın ekmeğidir, suyudur. Umutsuz olursan sanat yapamazsın. Sanat umutla beslenir. Gıdasıdır umut sanatın. Sanatçı hiçbir durumda umudunu yitirmez. Çünkü umut biterse dünya durur. Umut ayrıca emek de ister. Emeksiz olmaz. Hayat da emek ister” diyor Müjdat. Ve hayata verdiği emeği anlatıyor. Son dönemde emeğine yapılan haksızlığı da… Büyük konuşmadan, ahkâm kesmeden, bilgiçlik taslamadan, tam tersine kendisiyle dalga geçerek hayatından kesitler, anılar ve dostlarından portreler sunuyor. Ben dört saatte bitirdiğimde içimden “Keşke daha çok yazsaymış” dedim. Bakalım siz ne diyeceksiniz?...