Başrollerinde Şener Şen, Meltem Cumbul ve Timuçin Esen'in oynadığı Gönül Yarası filminin kamera arkası görüntülerinde Neşet Ertaş ve Şener Şen ilk kez karşılaşıyor. Ertaş, Şener'e, "Şener kardeşim gözlerinden öperim, sana olan sevgim yüreğimde kalmadı" diye sesleniyor.
2005 yılında vizyona giren Gönül Yarası filminde, Meltem Cumbul'un, bir Türkü Bar'da söylediği Etek Sarı türküsü, aynı barda Neşet Ertaş'ın seslendirdiği "Karlı Dağlar", Aynur Doğan'ın seslendirdiği "Dar Hejiroke" şarkılarına da yer verilmiştir.
DSÖ sessizliğini bozdu… Salgın çok kötü bir hale geldi
İşte Şener Şen ve 'Gönül Yarası' filmiyle ilgili merak edilenler
‘Türk sineması dendiğinde aklınıza gelen üç isim kimlerdir?’ diye bir soru sorsak özellikle Yeşilçam’dan çok önemli isimler bu listenin üst sıralarında yer bulur ancak kaç kişiye sorarsak soralım bütün listelerin ortak paydasında Şener Şen ismi muhakkak olur. Belki ilk sırada, belki üçüncü sırada ama o listenin değişilmez ismidir Şener Şen.
Birbirinden farklı birçok karakter onun bedeninde hayat bulsa da her birini ayrı ayrı hatırlamamızı, her birini farklı bireyler olarak içselleştirmemizi sağlar usta oyuncu. Bir filmde Ziya olur, söylediği yalanlar, çevirdiği işler başına sürekli iş açar; bir filmde Bahtiyar olur, saf, temiz mahalle bakkalı olarak çok sevdiği Sultan Hanım’la (Türkan Şoray) evlenmek ister. Muhsin Bey’le olgunluk dönemine adım atar, Ali Nazik’in (Uğur Yücel) gösterdiği şefkatten ekran başında olsak da her birimiz nasibimizi alırız. Sonra bir bakmışız ‘Eşkıya’ olmuş da çıkmış karşımıza. Baran’ın ahlakına ve elbette büyük aşkına hayran kalırız. Ne zaman bir yıldız kaysa Baran gelir aklımıza. Ali Haydar’ı unutmamak lazım elbette. Baba olmuştur artık Şener Şen. Kocaman bir ailesi, büyük sorumlulukları ve güzel bir aşkı vardır.
Bu filmlerden sonra 2005 yılında “Gönül Yarası” filminde köy öğretmeni Nazım olarak çıkar karşımıza. Şener Şen filmografisine de burada bir nokta koyup bu filmi anlatacağımı belirteyim. Bu filmden sonra rol aldığı filmlerden hiç bahsetmediğimin ve bundan önceki filmlerinden de fazlasıyla bahsetmediğim film olduğunun farkındayım. Ancak adı geçen isim Şener Şen olunca bir film yazısında, filme ve diğer oyunculara haksızlık etmeden bu kadar detaya girebilmemi anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.
“Gönül Yarası” içinde bir aşk hikayesini de barındıran bir dram.
Başrollerinde Şener Şen (ilk paragraftan sonra siz de tahmin etmişsinizdir zaten), Meltem Cumbul ve Timuçin Esen’in yer aldığı “Gönül Yarası” içinde bir aşk hikayesini de barındıran bir dram. Köy öğretmeni Nazım’ın emekli olup İstanbul’a yerleşmesiyle başlıyor film. Nazım öğretmen emekli maaşı bağlanana kadar geçimini sağlamak için arkadaşının taksisinde çalışıp geçimini sağlıyor. Bu arada da bir pavyonda şarkı söyleyen Dünya ile tanışıyor. Nazım öğretmenin durağan geçmesi gereken emekli hayatının da değişmesi Dünya ile tanışmasından sonra başlıyor. Kocasından kaçıp İstanbul’a gelen ve pavyonda şarkı söyleyen Dünya’ya yardım ediyor öğretmenimiz. Küçük kızıyla Dünya’ya kucak açıyor.
Gözü Dünya’sından başka bir şey görmeyen Halil’e öyle bir hayat vermişti ki...
Sadece büyük usta Şener Şen değil Meltem Cumbul ve Timuçin Esen de rollerinin hakkını sonuna kadar veriyorlar. Kızı için canını dişine takan bir anne olarak çıkıyor karşımıza Meltem Cumbul. Dayak yediği kocası yüzünden köyünden kaçıp İstanbul’a yerleşen, yediği dayaklar yüzünden aşkı sönen bir kadın Dünya. Timuçin Esen ise Dünya’ya ‘deli’ gibi aşık, aşkından ne yaptığını bilmeyen, sinirini kontrol edemeyen Halil rolünde. Şimdilerde arka planda kalsa da bu filmle beni çok umutlandırmıştı Timuçin Esen. Gözü Dünya’sından başka bir şey görmeyen Halil’e öyle bir hayat vermişti ki uzun yıllar sinema dünyasına damga vurmasını beklemek gayet normaldi.
Filmin yönetmenliğini pek şaşırtıcı olmayan bir isim üstleniyor. Neredeyse her bulunduğu projede Şener Şen ile çalışan Yavuz Turgul, bu filmde de Şener Şen’den vazgeçemiyor. “Eşkıya” filmiyle Türk sinema tarihine kalın bir çizgi çekti Yavuz Turgul. Bu çizgiyi çekmesinde en büyük yardımcısı da Şener Şen’di elbette. Hatta bu öyle bir çizgi ki bana kalırsa bir başlangıç çizgisi. Türk sinemasının yeninden harekete geçmesini sağlayan, film sayısının yeniden artmasını sağlayan ve birçok insanın bakış açısını değiştiren bir film “Eşkıya”. Sonrasında araya giren uzun yıllardan sonra Yavuz Turgul ve Şener Şen “Gönül Yarası” ile yeniden buluşuyorlar ve biri kamera karşısına, biri kamera arkasına geçiyorlar.
Çok önemli ve hafızalardan silinmeyecek birçok sahnesi var bu filmin. Benim için en önemli sahnesi ise Şener Şen ile Meltem Cumbul’un bir bankta oturup konuştukları sahne. İpucu vermemek için daha fazla detaya girmiyorum ancak hala unutamadığım ve bana hayat dersi veren bir sahnedir. Yalnızca o sahne için bile izlenebilir bir film “Gönül Yarası”.
Büyük aşk nedir, nelere göğüs gerilir sorusunu da, idealler için aileye sırt dönülüp dönülmeyeceği sorusunu da sordurtuyor film bize. Birçok eleştirmenden düşük not alan film diyaloglardaki başarısı ve Şener Şen ile Timuçin Esen’in oyunculukları için izlenmeyi hak ediyor. Benden geçer not alan filmi izlediyseniz yeniden izlemenizi, izlemediyseniz de ilk fırsatta izlemenizi tavsiye ediyorum.