Türkiye’nin dört bir yanındaki mahkemelerde ağır suçlardan hükümlü olan Hizbullahçılar için 'tahliye' kararı çıktı.
Yüzlerce insanı vahşice yöntemlerle öldüren Hizbullah’ın üst düzey yöneticisi 34 ismin 2011 yılında Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin büyük tepki çeken kararlarıyla tahliye edilmelerinden 8 yıl sonra, cezaevlerinden 100’e yakın Hizbullah yöneticisinin daha serbest bırakıldığı, cezaevinde ağır cezaya mahkûm Hizbullah hükümlüsü kalmadığı ortaya çıktı. Anayasa Mahkemesi’nin 2018’de “heyette askeri hâkim bulunması yeniden yargılama nedenidir” kararı vermesinden sonra Türkiye’nin dört bir yanındaki mahkemelerin ağır suçlardan hükümlü olan Hizbullahçılar için “tahliye” kararı verdiği anlaşıldı.
T24'ten Gökçer Tahincioğlu'nun haberine göre, Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi, sadece bu gerekçeyle yetinmeyerek, 2011’de örgütün yöneticilerini tahliye eden Yargıtay 9. Ceza Dairesi başkan ve üyelerinin FETÖ’den ihracını da yeniden yargılama nedeni saydı. Böylece 9. Ceza Dairesi’nin 2011’deki başkan ve üyeleri, hem kararlarıyla hem de ihraç edilmeleriyle Hizbullah üyelerine özgürlüğün yolunu açmış oldu. AYM kararının ardından yerel mahkemelerin Hizbullah kararlarının duyulması üzerine başta PKK’lılar olmak üzere farklı örgütlerin mensupları da başvurularda bulundu ancak bunların tamamını reddedildi. Karar, sadece Hizbullahçılar için uygulandı. Serbest kalan Hizbullah mensuplarının önemli bölümünün 'anayasal düzeni zorla değiştirmek ve cinayet' suçlarından hükümlü oldukları ortaya çıktı. Bu isimlerin de 2011’de tahliye olduktan sonra yurtdışına çıkan Hizbullah yöneticileri gibi kaçmış olabilecekleri belirtiliyor.
Hizbullah tahliyeleri
2011 yılında CMK’daki “uzun tutukluluk” düzenlemesi yürürlüğe girdi. Buna göre, örgütlü suçlarda hakkındaki hüküm kesinleşmeyen ve 10 yıllık tutukluluk süresini dolduranların tahliyesi gerekiyordu.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin, 1 yılı aşkın süredir önünde bulunan Hizbullah ana davasını uzun tutukluluk düzenlemesi yürürlüğe girene kadar kesin hükme bağlamadığı ortaya çıktı. Daire, örgütün 34 üst düzey yöneticisini bu nedenle tahliye etti. Tahliye kararından kısa süre sonra dosyayı kesin hükme bağladı ancak bu süreçte serbest kalan Hizbullahçılar kaçtı.
Yine Hizbullah
Hizbullahçılarla ilgili benzer bir tahliye sürecinin de bu yılın başından itibaren yaşanmaya başladığı ortaya çıktı. Süreç şöyle gelişti.
Anayasa Mahkemesi, 17 Temmuz 2018’de, Abdullah Altun’un başvurusu üzerine kritik bir karara imza attı. Anayasa Mahkemesi Birinci Bölüm tarafından alınan karar, pilot karar olarak değerlendirildi.
Karara konu olan başvuruyu yapan Altun, kapatılan Diyarbakır DGM’de yargılanarak, ömür boyu hapse mahkûm edildi. Altun, yargılandığı heyette askeri hâkim bulunduğundan adil yargılanmadığını belirterek AİHM’ye başvurdu. AİHM, 2006’da, Altun’u yargılayan mahkemenin bağımsız ve tarafsız olmadığına hükmetti ve yeniden yargılamanın da ihlalin giderilmesi için uygun bir yol olduğuna karar verdi.
Altun, bu karara dayanarak yeniden yargılama istedi ancak Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, talebi reddetti. Mahkeme, ihlal kararına konu olan askeri hâkimin heyette bulunmasının usulle ilgili olduğunu, yargılamanın yenilenmesi ile telafi imkanı bulunmadığını belirtti. Altun, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin denetlediği kararlardan olduğunu belirterek AİHM kararının uygulanması gerektiğini bildirdi ve karara itiraz etti. Ancak bu itiraz da 2014 yılında Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. Altun, bunun üzerine 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Anayasa Mahkemesi, dosyayı 4 yıl sonra ele aldı. Kararda, AİHM’nin heyette askeri hâkim bulunmasını sistemli olarak tarafsızlık ve bağımsızlığa aykırı bulduğu anımsatıldı. Üye ülkelerin bu kararlara uyma zorunlulukları olduğuna işaret edilen kararda, AİHM’nin içtihatları doğrultusunda Türkiye’nin önce askeri hakimleri heyetten çıkardığı, sonra da DGM’leri kapattığı vurgulandı.
Kararda, AİHM kararının, mahkemenin tarafsızlığı ve bağımsızlığı ile ilgili olduğu, Altun hakkında verilen kesin hükmün sıhhatini etkilediği, yeniden yargılama için ciddi bir gerekçe oluşturduğu belirtildi. Buna karşılık, yerel mahkemenin kararının AİHM kararıyla örtüşmediği, ihlal kararını yerine getirmediği, gerektirdiği ölçüde ve özenle inceleme yapılmadığı kaydedildi. AİHM kararının uygulanmamasıyla Altun’un bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edilmiş olduğu vurgulandı.
Yüksek mahkeme, Altun’un adil yargılanma, tarafsız ve bağımsız bir mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiğine, yeniden yargılama için dosyanın Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmetti.
Kapatılan DGM'lerin bulunduğu şehirlerden başvuru yağdı
Kararın verilmesinden kısa bir süre sonra, 90’lı yıllarda faili meçhul cinayetler sebebiyle ve 'anayasal düzeni zorla değiştirmek' gibi suçlardan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen Hizbullah mensupları, Türkiye’nin dört yanında başvurular yapmaya başladı. Kapatılan DGM’lerin bulunduğu Diyarbakır, Van, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Erzurum’daki ağır ceza mahkemelerine çok sayıda başvuru yapıldı.
Başvurularda, Anayasa Mahkemesi kararı gereği, heyette askeri hâkimin bulunduğu bir mahkeme tarafından yargılanan kişilerin yeniden yargılanması gerektiği, bu kişilerin artık hükümlü değil tutuklu statüsünde olduğu belirtildi.
Van’da, 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuran Bilal Yararlı, Cömert Yorgun, Gürsel Aldemir, Mikail Gültepe, Murat Savacan, Necmi Aksona, Turan Boldağ, Yakup Taş, Şakir Kaçmaz, İsmail Balka, Tahir Baran tahliye talebinde bulundu.
Cinayet, işkence, örgüt yöneticiliği gibi suçlardan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları bulunan bu hükümlülerin başvuruları dikkat çeken bir gerekçeyle kabul edildi.
FETÖ’den ihraç yeniden yargılama nedeni sayıldı
Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi, sadece Anayasa Mahkemesi kararını esas almadı. Hükümlülerin avukatlarının, Yargıtay 9. Ceza Dairesi başkan ve üyelerinin “FETÖ” nedeniyle ihraç edilip, yargılanmalarının da yeniden yargılamayı gerektirdiğini belirtti.
Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi, her iki gerekçeyi kabul ederek, yargılamanın yenilenmesine karar verdi. Mahkeme, hükümlülerin haklarındaki cezanın infazının ertelenmesini de kararlaştırdı. Hükümlü değil “sanık” statüsüne geçen Hizbullah üyelerinin adli kontrolle serbest bırakılmasına karar verildi.
Şubat ayında verilen bu kararı, farklı kentlerden kararlar izledi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi de 28 Şubat’ta Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca başvuruda bulunan Hizbullah hükümlülerinin talebini kabul etti.
100’e yakın Hizbullah hükümlüsü tahliye edildi
Kararların çıkmasına paralel olarak, diğer cezaevlerindeki Hizbullah mensupları da mahkemelere başvuruda bulundu ve hepsi için benzer kararlar çıktı. Toplamda tahliye edilen Hizbullah hükümlülerinin sayısının 100’e ulaştığı ifade edildi. Net rakam ise bilinmiyor.
Diğer örgüt mensuplarına tahliye yok
Hizbullah mensuplarına yönelik tahliye kararlarının çıkması, cezaevlerindeki diğer örgüt üyelerinin dikkatini çekti. Bu kararların çıktığının duyulmasının ardından 90’lı yıllarda askeri hâkimin bulunduğu mahkemelerde yargılanmış olan PKK başta olmak üzere farklı örgütlerin mensupları da başvuruda bulundu. Ancak bu başvuruların tamamına olumsuz yanıt verildi. Bu mahkumların benzer bir karardan yararlanabilmeleri için Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak, Altun kararına benzer bir karar almaları gerekecek.
Ortalama başvuru süreleri düşünüldüğünde, 4-5 yıldan önce bu tip kararların alınması ise mümkün gözükmüyor.
9. Ceza Dairesi herkesi yargıladı
Askeri hâkim gerekçesi dışında Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Hizbullah hükümlüleri için gerekçe yaptığı, Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyelerinin ihraç edilerek yargılanmaları konusu ise başka bir tartışmanın kapısını açtı. 9. Ceza, bütün örgüt suçları ile ilgili yargılamaları ve temyiz incelemesini yapan daire. Bu dairenin başkan ve üyelerinin ihracının yeniden yargılama nedeni sayılması, bütün örgüt suçları açısından yeniden yargılama kapısının açılmasını gerektiriyor. Ancak Hizbullah hükümlüleri dışında bu gerekçeyle tahliye edilen olmadı.
Askeri hâkim tartışması
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 90’lı yıllarda yapılan yargılamalarla ilgili pilot bir karar vererek, DGM’lerin tarafsız ve bağımsız olmadığına hükmetti. AİHM, DGM heyetlerinde askeri hâkim bulunmasını bu kararına gerekçe gösterdi. AİHM, DGM’lerin baktığı tüm dosyalarda, yargılama konusuna bakmaksızın bu hükmünü tekrarladı.
Türkiye, Abdullah Öcalan’ın yargılanması sırasında, dosyanın AİHM’den dönebileceğini tasarlayarak, heyetten askeri hakimleri çıkarttı ve yasal düzenleme yaptı. Bir süre sonra da DGM’ler kapatıldı ve özel yetkili mahkemeler kuruldu. Böylece, askeri hâkim odaklı tartışmalar da geçmişten kalan dosyalar dışında sonlandı.