Soğuk havanın etkisiyle mevsimsel grip vakalarında Aralık ayından itibaren artış yaşanmaya başladı.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, yaşlılar, kronik hastalığı bulunanlar, gebeler ve 2 yaş altı çocuklar gibi riskli gruplar açısından özellikle influenza virüslerinden olan H1N1 ile koronavirüsün halen hastane ve yoğun bakıma yatışlar açısından tehlike arz ettiğini kaydetti.
DOMUZ GRİBİ VAKALARINDA ARTIŞ VAR
Kovid dahil onlarca virüsün dolaşımda olduğunu belirten ve domuz gribi olarak bilinen H1N1’in şu anda baskın göründüğünü aktaran Prof. Dr. Yavuz, “Bu mevsim için beklenen bir süreç. Aralık-Ocak gibi başladıktan sonra Şubat-Mart gibi sonlanır, genel anlamda Nisan’da yeni olay çok da görmeyiz." diye konuştu.
Kovid’in mevsimsel bir viral enfeksiyona dönüşmediğini belirten Prof. Dr. Yavuz, “Pirola’nın bir alt varyantı olan JN1 mutasyonunun Türkiye'de aktif olduğunu düşünüyoruz. JN1 de eskisi kadar yüksek pikler yaratmasa da yine de geçtiğimiz aylara göre (Kovid vakalarında) artış olduğunu söyleyebiliriz." dedi.
'MASKE TAKMAK İÇİN DE EN İYİ ZAMANLAR'
Yoğun bakım yatışları veya ölüme neden olabilen Kovid ve grip olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, "Şu anda bile grip açısından riskli olan gruplar henüz aşılarını olmamışsa grip aşısı yaptırabilir. Henüz hastalanmamış olanlar açısından aşı olmanın yanı sıra maske takmak için de en iyi zamanlar.Kovid için de aynı şekilde." diyerek uyarıda bulundu.
Grip aşısı olanların da “Aşı olduktan sonra grip oldum" şeklindeki yaklaşımlarının aslına bakarsak hatalı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, aşının gribe neden olmasının imkansız olduğunu belirtti ve "Bir kere grip aşısı tam ölü virüs aşısıdır. Yani aşının kendisi hastalık yapamaz. Hastalığı da tamamen yüzde yüz engellemese bile ağır neticelerini engellemek üzere belirgin olarak azaltıyor" dedi.
'GRİP İLE NEZLE KARIŞTIRILIYOR'
Grip ile nezlenin karıştırlıdığını belirten Yavuz, "Grip ayrı bir hastalık, influenza virüsün yaptığı bir hastalık. Yüzlerce başka virüsün neden olabileceği nezle ise başka bir hastalık. Nefes darlığı, ateş yoksa, uzamış öksürük de çoğu zaman kendi kendine geçiyor, virüslerin huyudur akut bronşit dediğimiz duruma yol açabiliyorlar, buna grip diyemeyiz. Yaygın eklem ağrısı, kırıklık, yüksek ateş, öksürük, baş ağrısı çoğu zaman yalnız influenza'da görüyoruz." şeklinde uyarıda bulundu.
Kovid ya da grip açısından riskli gruptakileri hastaneye yatış veya ölümlerden korumanın bir yolunun da 'çok erken evrede' hastalığın kesin tanısının koyulup gerekli antiviral tedavilere başlanması olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, bunun için de test yapılması gerektiğini ama ne yazık ki testlere ulaşımda problemler olduğunu kaydetti.
'İLAÇLARA ERKEN DÖNEMDE BAŞLAMAK ETKİLİ OLUYOR'
Kovid ve grip için farklı antiviral ilaçlar olduğunu söyleyen Yavuz, "Her ikisinde de çok erken dönemde başlarsak etkili oluyor. O nedenle de hastalığın ağır seyretme riski olan kişilerde erkenden tanı alarak bu ilaçlara başlanması gerekiyor. Bizim Kovid’de elde ettiğimiz PCR testlerini hızlıca yapabilme kapasitesini maalesef çok geliştiremedik. Aslında onu, tüm viral enfeksiyonlar için kullanabilirdik. Testlere ulaşım problemi var." diye konuştu.
Eczanelerden alınan antijen testlerinin özellikle negatiflik durumunda doğru sonuç vermeyebildiğini de vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, “Antijen testleri ancak pozitifse sonucu doğru diyebiliyoruz. Negatif ise PCR testleri ile doğrulamasının yapılması gerekiyor" dedi.
Prof. Dr. Yavuz, viral enfeksiyonlar haricinde çocuklar açısından da Beta mikrobunun artış göstermeye başladığını söyledi.