Yönetim Kurulu Başkanı AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkanvekili ise Berat Albayrak olan Türkiye Varlık Fonu’nun Ekim ayında sunulması gereken denetim raporları 5 ay gecikmeli olarak sunuldu. Rapor, milletvekillerine gönderilmedi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, fonun 2018 yılı denetimlerinin yapılması için raporların ekim ayında sunulması gerektiğini belirterek, gecikme nedeniyle denetimin yapılamadığını bildirdi.
'KONSALİDASYON SÜRECİ' AÇIKLAMASI
Denetim raporlarının 13 Mart 2020’de beş ay gecikmeli olarak TBMM Başkanlığı’na oradan da Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı’na gönderildiğini bildiren Özel, “Neredeyse bütün varlıklarımızın parçası haline getirildiği bir şirketten bahsediyoruz. Bu şirketin denetiminin şeffaf ve tüm yurttaşlarımızın erişebileceği bir müzakereyle yapılabiliyor olması çok önemlidir. Kendisini şirketin ve yürütmenin başı için siper eden bir yasama organı görüntüsünü kabullenmemiz mümkün değildir. Bu denetimin bir an önce yapılması gerekiyor” dedi.
Özel, kanunen Türkiye Varlık Fonu’nun 2018 denetiminin 2019 Ekim ayında yapılması gerektiğini ancak denetim raporlarının, şirketin içinde bulunduğu konsolidasyon süreci bahane edilerek TBMM Başkanlığı’na sunulmadığını anımsattı.
KORONAVİRÜS ÖNE SÜRÜLDÜ
Birgün'den Hüseyin Şimşek'in haberine göre, Özel şunları söyledi:
“Denetim raporlarının 13 Mart 2020’de sunulduğu, buna karşın bir aydır Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı’nca komisyon üyelerine bile sunulmayarak gizlendiği ortaya çıktı. Komisyon Başkanı, geçtiğimiz günlerde bu şirketin denetiminin yapılması noktasında komisyonun toplanmasına ilişkin partimizin komisyon üyelerince gelen talebi ‘koronavirüs salgını’ bahanesiyle geri çevirdi. Ancak koronavirüs salgını gerekçesiyle denetimi yapılamayan Varlık Fonu’na muafiyetler öngören kanun teklifi çarşamba günü apar topar, kamuoyunun önünde tartışılma fırsatı bile verilmeden saatler içinde komisyonda görüşüldü.
'ŞİRKET DENETİMDEN KAÇIRILIYOR'
Bu durum, iyi niyetle bağdaşmamaktadır. Kaldı ki denetim raporlarının bu süre içinde komisyon üyelerimizden bile gizlenmesini, şirketin denetimden kaçırılmak istendiğinin bir yansıması olarak değerlendiriyoruz. Neredeyse bütün varlıklarımızın parçası haline getirildiği bir şirketten bahsediyoruz. Milletin birikimleri üzerinden yurtdışından aldığı borçlarla yandaş müteahhitleri kurtarma aracına dönüşen fon, yine milletten kaçırılıyor.
Bu sürece ilişkin yaşadıklarımızı, tek adam rejiminin, bünyesinde Türk Hava Yolları’nı, Türk Telekom’u, Ziraat Bankası’nı, Halkbank’ı, Türkiye Petrolleri’ni, BOTAŞ’ı, PTT’yi, Türksat’ı, Borsa İstanbul’u, Milli Piyango’yu, TCDD’yi, Türkiye Denizlik İşletmeleri’ni, Eti Maden’i, Kayseri Şeker Fabrikası’nı, Çaykur’u ve mülkiyeti hazineye ait bazı taşınmazları barındıran devasa bir şirketi denetimden kaçırma isteği olarak yorumluyoruz. Kendisini şirketin ve yürütmenin başı için siper eden bir yasama organı görüntüsünü kabullenmemiz mümkün değildir. Bu denetimin hiçbir bahaneye sığınılmadan bir an önce yapılması gerekiyor