Otomobil dünyasını yakından takip edenlerin hatırlayacağı üzere, dünyanın en büyük otomobil üreticilerinden biri olan Volkswagen’in araçlarında emisyon değerlerini olduğundan az gösterebilmek amacıyla, araçlarına hileli yazılımlar yüklediği tespit edilmiş, bunun üzerine ise Alman devi hem Avrupa’daki hem de Amerika Birleşik Devletleri’ndeki milyonlarca aracını geri çağırmak zorunda kalmıştı.
Bununla birlikte söz konusu olay, Alman devinin sadece bu araçlarını geri çağırmasıyla sonuçlanmamış, şirket durumdan mağdur olan on binlerce tüketicisine tazminat ödemek zorunda da kalmıştı.
Tabi Volkswagen’in aynı araçları Türkiye’ye de gönderdiği ancak geri çağırılanlar arasında ülkemizdeki araçların olmadığı bilinen bir durum. Ancak bir tüketici, aracına yüklenilen 23r7 (skandala konu yazılım kodu) yazılımından sonra, aracının yakıt sarfiyatının arttığı, motorun vuruntulu çalıştığı, aracın birçok farklı uyarı ve ikaz verdiği ve malın ayıplı hale dönüştüğü, bundan dolayı da kendi zararının ya maddi olarak ya da misli bir araç karşılığında giderilmesini talep etti.
Tüketicinin bu talebi hem tüketici mahkemesince hem de bölge idare mahkemesince reddedildi. Ancak vazgeçmeyen ve davaya yargıtaya taşıyan davacının istemini, yargıtay gerekli araştırmaların tam olarak yapılmadan karar verildiği hükmüyle kısmi kabul edildi ve davanın gerekli araştırmaların yapılarak yeniden karara bağlanması gerektiğine karar verdi.
Bu da davanın yeniden başa döndüğünü gösteriyor. Nihai sonuç ne zaman belli olur bilinmez, ancak ne tür bir karar çıkarsa çıksın emsal karar niteliğinde olacağı bir gerçek.