Orman yangınlarını en ağır yaşayan kentlerden biri Muğla’ydı. Muğla’da toplam 66 bin hektar orman, içindeki canlılarla birlikte yandı. Bu 66 bin hektarın 13 bin 600’ü Marmaris’te, 12 bin 373 hektarı Köyceğiz’de, 11 bin 369 hektarı Menteşe’de, 8 bin 480 hektarı Milas’ta, 7 bin 568 hektarı Kavaklıdere’de, 2 bin 24 hektarı Yatağan’da ve 236 hektarı Bodrum’da kül oldu.
Yangınların ilk çıktığı anda oluşan duyarlılık ise, hemen her büyük faciada yaşandığı gibi yangınların bitmesiyle sönümlendi. Şimdi her kent daha çok doğa savunucularının ve sivil toplumun çabasıyla yaralarını sarmaya çalışıyor.
Yeşil Gazete olarak, yangınlar başta olmak üzere doğa alanlarının yaşadığı felaketleri unutmak ve unutturmak istemiyoruz. O yüzden bu video haberimizde, Muğla’dan üç doğa dostuyla birlikte, yangın sonrası Muğla’nın fotoğrafını çekmek istedik ve Muğla Çevre Platformu (Muçep) Eş sözcüsü Umay Karabaş,Gökova Muçep’ten İstem Akkoyunlu ve yangınlar sırasında sahada aktif çalışan aktivistlerden Hasan Cemal Beldek’le bir araya geldik.
Akbelen Ormanları‘ndaki nöbet sırasında konuştuğumuz Umay Karabaş, Muğla’nın pek çok yerinde yaşanan yangınların yarattığı çaresiz duygusunu hatırlatarak başlıyor sözlerine ve ‘yangın sezonu’ olarak nitelenen dönemin henüz bitmediğini ve 1 Kasım’a kadar sürdüğünü söylüyor:
‘Şimdi yaraları sarma zamanı’
“Açıkçası o yangın duygusundan, o kaybediş duygusundan henüz çıkmış değiliz. Aslında kızılçam ve maki ekosistemleri, yangın içeren ekosistemler. Fakat iklim krizi ve kuraklık dışında yangınların bu boyutta yaşanmasının sebeplerinden bir tanesi, ormanlara insan müdahalesi. Yani orman dışı kullanımlarla ormanların kendi sigortalarının bozulmuş olması. Mesela kızılçamların yanında meşe varlığının olmaması. Doğal yaşlı ormanların içinde hızlı yanan ağaçların yanında, çok daha yavaş yanan ağaçları görürüz. Bu ormanın kendini koruma biçimidir. Ama ormanlara çok uzun yıllardır fazlaca müdahale edilmesi nedeniyle, ormanların bu kendini koruma biçimlerini de büyük ölçüde azaltmış, köreltmiş durumdayız.”
Muğla’da çok kurak bir kış geçtiğini, havadaki su buharı, yağış azlığı gibi nedenlerle de yangınların büyüdüğünü ve çok acı bir süreç olduğunu belirten Karabaş “Şimdi yaraları doğru sarma zamanı” diyor.
Haberin devamı