Yargıtay, Diyarbakır Cezaevi katliamı davasında zaman aşımı kararını onadı

Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ndeki 1996 olayında 10 tutuklu öldürüldü, 89 kişi yargılandı. 28 yıl süren dava, zaman aşımı nedeniyle sonuçsuz kaldı. Yargıtay, yerel mahkemenin kararını onadı. AİHM, Türkiye'yi makul sürede sonuçlanmayan dava için tazminata mahkum etti.

Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde 24 Eylül 1996 tarihinde, gardiyan ve askerlerin "cezaevi nakillerine karşı başlatılan isyanı bastırma" gerekçesiyle müdahalesi sonucu 10 tutuklu yaşamını yitirdi, 24 kişi ise yaralandı. Olayın ardından, aralarında asker, polis, gardiyan, cezaevi doktoru ve müdürünün de bulunduğu toplam 89 kişi hakkında dava açıldı.

Dava süreci, usul ve esas yönündeki eksiklikler nedeniyle Yargıtay’dan iki kez geri döndü. 2019 yılında Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların suçlarının zaman aşımına uğradığına karar verdi. Müştekilerin avukatları, bu karara itiraz ederek temyiz başvurusunda bulundu. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, uzun süren temyiz sürecinin ardından yerel mahkemenin kararını oy çokluğuyla onadı. Böylece, 28 yıl süren dava cezasızlıkla sonuçlanmış oldu.

Yargıtay’ın kararında, yerel mahkemenin sanıkların eylemlerini tanımlarken kullandığı suç maddesi ve hukuki değerlendirmelerin hatasız olduğu belirtildi. Ancak karşı oy kullanan bir üye, sanıkların eylemlerinin daha detaylı incelenmesi gerektiğini savunarak, müdahalenin "kastı aşan adam öldürme" olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Olaydan sonra 2007 yılında açılan davada 62 sanık, "kastın aşılması suretiyle birden fazla kişiyi öldürmek" ve "görevi kötüye kullanmak" suçlarından 5'er yıl hapis cezası aldı; 3 sanık beraat etti. Yedi sanık ise zaman aşımına uğradı. 2014'te yeniden görülen davada, mahkeme 62 sanığa ceza verirken 20 sanık hakkında beraat kararı verdi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), mağdur avukatlarının başvurusu üzerine Türkiye'yi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkını güvence altına alan 2. maddesi ve işkenceyi yasaklayan 3. maddesinin ihlalinden dolayı 2010 yılında 798 bin euro tazminata mahkum etti. Bu dava, Türkiye'deki cezasızlık sorununu ve adaletin sağlanmasındaki zorlukları bir kez daha gündeme getirdi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.