Yargıtay, Kocasına 'kıro' diyen kadın hakkında maddi ve manevi tazminat ödenmeyeceğine vurgu yaptı.
Yargıtay, bir boşanma davasında eşine tokat atarak şiddet uyguladığı iddia edilen erkekle, ona 'kıro, şerefsiz' diyen kadını eşit kusurlu saydı. Yüksek mahkeme, eşit kusurlu taraf yararına maddi ve manevi tazminat ödenmeyeceğine vurgu yaptı.
Bursa'da şiddetli geçimsizlik yaşayan çift tartışmaya başladı. Kısa sürede kavgaya dönüşen olayda iddiaya göre öfkeli adam, karısına tokat atarak boğazını sıktı.
Kayınvalidesini evden kovmakla suçlanan kadın ise kocasına, 'Kıro, şerefsiz' diyerek hakaret etti. Çift, karşılıklı boşanma davası açtı. Davalı - karşı davacı koca, maddi ve manevi tazminat talebinde bulundu.
KADININ TAZMİNAT ÖDEMESİNE KARAR VERİLDİ
Aile Mahkemesi, boşanma davasını kabul ederek, ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı-davalı kadının, erkeğe maddi ve manevi tazminat ödemesi gerektiğine hükmetti.
YARGITAY'DAN KARAR!
Kararı kadın, temyiz etti. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, emsal bir karara imza attı. Daire, eşine şiddet uyguladığı iddia edilen koca ile eşine hakaret eden kadını eşit kusurlu saydı. Yargıtay kararında şöyle denildi:
"Davalı-karşı davacı erkeğin eşine iki ayrı olayda tokat atmak ve boğazını sıkmak suretiyle fiziki şiddet uyguladığı, eşine 'vicdansız, terbiyesiz, hayâsız' diyerek hakaret ettiği anlaşılmaktadır.
Buna karşılık davacı-karşı davalı kadının da, ortak çocukların doğumundan sonra müşterek konuta gelen kayınvalidesini evden kovduğu, abisine ait silahla eşini öldüreceğini söylediği, eşine 'şerefsiz, kıro' diyerek hakaret ettiği ve eşini aşağıladığı anlaşılmaktadır.
Gerçekleşen bu olaylara göre boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmolunamaz.
O halde, davalı-karşı davacı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir."