'Deniz'leri anmak...

Ali Haydar Nergis
  • Annem, devrimci bir kadındı.

    'Dersim' anlatılarıyla büyümüş, 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün acılarını yüreğinde taşıyordu!

    İlkokula başladığımda, gelip yanıma oturur, ‘’Bana da okuma yazma öğret!’’derdi.

    Gerektiğinde, devletin kâğıtlarına parmak basmaktan kurtulması için, Naciye adının başındaki ‘N’ harfine farklı bir şekil vererek imza atmasını öğretmiştim. Okumayı geliştirdi. Yaz tatillerinde, götürdüğüm gazetelerin başlıklarını heceleyerek okur, yazılanları kavramaya çalışırdı. Bir gün oturdu, bana İnce Memed’den bölümler anlattı. Radyodan ‘’Arkası yarın’’ programında her gece İnce Memed’i diniyormuş. Ben, İnce Memed’i henüz okumamıştım…

    Bir sabah sordu:

    ‘’Bugün ayın kaçı, oğlum?’’

    ‘’Ayın 4’ü, Anne!’’

    ‘’Mayıs’ın 4’ü..’’

    ‘’Evet, Mayıs’ın 4’ü.’’

    ‘’Yarın Mayıs’ın 5’i, öbür gün de 6’sı, he mi?’’

    ‘’He anne!’’

    Şakayla:

    ‘’Köy yerinde bütün günlerin aynı, senin için ne fark eder ayın 4’ü, 5’i anne?’’ dedim.

    ‘’Fark eder oğlum, çok fark eder!’’ dedi.

    Söylediklerinin üzerinde fazla durmadım.

    Ertesi gün:

    ‘’Bugün ayın 5’i, he mi?’’ diye sordu.

    ‘’He Anne!’’ dedim, gülümsedim.

    Fazla takılmaya gelmezdi. Dersim damarı taşıyordu. Tepesi attı mı, ‘’Ektiğim nohut, biçtiğim nohut, içine s..çtığım nohut, şehire gitmiş de leblebi olmuş!’’ diyerek sıvardı.

    O sabah erkenden kalktı.

    Mutfak olarak kullandığı ev damından bir gürültü, bir kap kaçak şangırtısı koptu!

    Dışarıda çalı çırpı ile tezek karışımı bir yanık kokusu.

    Telaşla girip çıkarken, kapıları çarpıyor, gürültü yapıyordu.

    Yastıktan başımı kaldırdım:

    ‘’İnsana rahat bir uyku uyutmuyorsun anne! Sabahın köründe senden ekmek, aş isteyen yok. Eekin zamanı değil, harman zamanı değil. Otur, dinlen. Sabah sabah nedir bu ne telaş!’’

    Ağlamaklı oldu:

    ‘’Kalk oğlum, kalk; yatma zamanı değil. Bugün, Deniz, Yusuf, Hüseyin’in idam edildikleri gün! Onlar için helva yapıp köye dağıtacağım!’’ .

    Utandım! Yorganı başıma çekip ağladım!

    Giyinip dışarıya çıktığımda, annem, evin avlusuna kurduğu büyük bir kazanda helva karıştırıyordu. Başına topladığı köyün kızları, sacda ekmek pişiriyorlardı.

    Kuşluk zamanından önce, köydeki bütün evleri, horantaları hesapladı. Herkese yetecek kadar ekmeklerin içine helva koydu; Deniz, Yusuf, Hüseyin’in anısına dağıttı…

Ölünceye dek bu anmasını aksatmadan sürdürdü…

Deniz, Yusuf, Hüseyin’i , annemle birlikte, annemin duygularıyla anıyorum…

DENİZ GEZMİŞ'İN İLK KEZ GÜN YÜZÜNE ÇIKAN FOTOĞRAFI

[caption id="attachment_104742" align="alignnone" width="690"] Deniz Gezmiş'in ilk kez gün yüzüne çıkan fotoğrafı / HUKUK FAKÜLTESİ[/caption]