AKP Genel Merkezine Atatürk posterinden sonra, Erdoğanın talmatıyla, bilbordlara ve kamu binalarına Hakimiyet Milletindir yazısı asılmış...
Doğrusu, benim kafam karıştı; hangi "millet" bu?
Bizim anladığımız anlamda, ülke bütünlüğünü oluşturan "millet" mi?
Yoksa, Gezide, Evde zor tutuyorum dediği millet mi?
FETÖcü 15 Temmuz darbe girişiminde sonra, millet kavramına da yeni anlamlar yüklenmeye çalışılıyor.
Twitterden sokağa çıkın! mesajını alır almaz, eline ne geçirdiyse kapıp sokağa fırlayan, Mehmetçiğini yere yatırıp palaskayla döven bir millet figürü var karşımızda artık…
Doğu Perinçek, askeri kışlaların önündeki barikatların, çöp kamyonlarının kaldırılmasını istemiş.
Demek ki, çöp kamyonlarını orada tutanlar için darbe tehlikesi kalıcı...
Demek ki, askeri kışlaların önüne çöp kamyonu yerleştirmekle yetinmeyecek, sırası geldikçe o kışlaları da, askeri okulları da kapatacaklarmış..
AKPnin milli görüş kökenli Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanlarından Şeref Malkoç, darbe girişiminden birkaç gün sonra, Darbelere karşı, vatandaşın meşru müdafaa hakkını savunması için ruhsatlı silah alımındaki zorlukların ortadan kaldırılmasından söz etti.
Demek ki, işi oralara kadar götürmek var zihin haritalarında..
Millet, el altından silahlandırılarak darbelere karşı hazır güç olarak tutulacak....
Anlaşılıyor ki, kendi emirlerindeki polise de, askere güvenilmiyor.
Erdoğanın, FETÖcü darbe girişiminden sonra, Kemalist askerlerle yakınlaşması, Atatürk posteri ve hakimiyet yazılarının asılması sanal görüntülerdir.
Siyasete, Camilerimiz kışla, minarelerimiz süngü! diyerek başlayan Erdoğanın fıtratında kışlayla barışık kalmak diye bir şey yoktur.
Kendisine bağlı yeni bir askeri kadrolaşma yaratması kısa erimde çok zordur.
Erdoğanın kafasındaki, belki de zaman içinde millet eksenli yeni bir sivil milis gücü örgütlemektir.
Şeref Malkoçun açıklaması bu niyetin dışa vurumu olabilir.
Dindar ve kindar nesil söylemleriyle , 14 yıllık militanlaştırmalarla, Osmanlı ocaklarıyla varılmak istenen yer belki de burasıdır.
Ve yurt içinde henüz nereye evrileceği bilinmeyen vurucu bir IŞİD gücü var...
Bakmayın, IŞİDle mücadele edilyor söylemlerine. Önemli illerimizdeki, hücreleri, örgütlü kadroları ve silahlı güçleriyle hazır bekliyorlar. Neyi bekliyorlar, kimi bekliyorlar, henüz bilinmiyor.
Ya da, elimizde tahminlerin ötesinde somut veri olmadığından, biz öyle diyelim..
Anadolunun en hassas bölgelerinde IŞİD kampları kurulması ne anlama geliyor?
Yeni bir darbe olasılığında,yeni millet güçleriyle birlikte bu IŞİD gücü de harekete geçer mi, bilinmiyor.
Dereyi geçerken at değiştirilmez diyen Erdoğan, dereyi geçtikten ve istediği güce eriştikten sonra, bugün uzlaşmış göründüğü Kemalistleri de bir çırpıda silip atacaktır.
Çünkü, Erdoğanın siyasette uyguladığı, kullan, eskit, at! yöntemidir..
Bundan farklı düşünmek Erdoğanın fıtratında" yoktur .
Kemalistlerle uzlaşmasını sürdüreceğini beklemek, köylü ile yılanın barışmasını ummak anlamına gelir…
Gelelim bizim saftirik yeni Yetmez ama evetçilere…
14 yıllık AKP iktidarından hiçbir şey öğrenememişler..
Erdoğanın bugüne dek uygulayageldiği zihin haritasını okuyamayan; AKP Genel Merkezine Atatürk posteri asılmasndan ve bildborlara Hakimiyet Milletindir sloganın yazılmasından umutlanmak bu yeni bir yetmez ama evet! sendromudur ve sonu hüsrandır…