Dolmabahçe katliamının gerçekleştirildiği gecenin sabahında işe gittim.
Sedye ile hastaneye götüreceklermiş gibi karşıladı beni İsveçli arkadaşlarım.
Endişeli gözlerle soruyorlar:
Türkiyede neler oluyor?
Ah, neler olduğunu bir bilsem!
Canım yanıyor!
Bir sızı var yüreğimde!
Bireyci toplumun insanları; Patlamanın olduğu yerde akrabaların var mı? diye soruyorlar.
Ne fark eder, hepsi anam, babam, kardeşim.. diyorum.
Hepsinin acısını yüreğimde duyuyorum.
Bıkkın bir ruh haliyle Türkçe televizyon kanallarını izliyorum.
Aaaa! o da nesi!
Cumhurbaşkanı şaka yaptı!
Şaka gibi sözlerine, uygulamalarına alışkındık.
Bu kez gerçekten şaka yaptı.
Şakaya gereksinmemiz de vardı doğrusu.
"Eyyyy!" diyerek başlayan azarlanmalardan, aşağılanmalardan bıkmıştık.
Şakacı Cumhurbaşkanı özlediğimiz bir profildi.
Ancak, şakanın yerini yanlış seçti…
Hürriyet gazetesinde yer alan sözlerine göre, Dolmabahçe katliamından sonra, hastanede yaralı yatan bir polisimizle şakalaşmış, Şakalaşmaya varıncaya kadar bizimle onu yapabildiler.. şeklinde açıklama yapmış…
Ben merak ettim; Sayın Cumhurbaşkanı, patlamada ölen arkadaşlarının acısıyla ve can derdiyle kıvranan polisimizle nasıl şakalaşmış?
Ne söylemiş, nasıl yanıtlar almış...
Ülke kan ağlarken şakalaşmak insanın aklına nasıl gelir?
Mısırlı Rabia için ağlıyor.
Suudi Kralı öldüğünde ağlıyor!
Dolmabahçe saldırısında ölü sayısı 40ı aşmış; Cumhurbaşkanı, hastanedeki kendi yaralısıyla şaka yapıyor.
Bu nasıl bir ruh halidir?!
Sonra, katliamı gerçekleştiren teröristleri, kadınlar üzerinden suçluyor:
Kahpeler!
Kahpe sözcüğünün anlamı biliniyor.
Kadın, yolda yürürken zorla kaçırılıp genelevine veya pavyona satılıyor.
Ya da, küçük yaşta cinsel saldırıya uğruyor; tecavüzcüsüyle evlenmediği için kötü yola düşüyor.
Bir tür kader kurbanıdır yani..
Bomba ile hiçbir işleri olmaz. Etlerini satıp ekmek parası kazanmaya, çocuklarını okutmaya çalışan zavallılar!
İstanbul Emniyet Müdürünün sözleri de manidar!,
Siz kimin itisiniz! diye soruyor teröristlere…
Beni her gördüğünde gelip dizimin dibine yatan, gözlerime maviş maviş bakan komşunun köpeği geliyor aklıma. O kadar sevimli ve masum ki! Bomba atmasını bilmez. Terörist olamaz. İnsan öldüremez.
Teröristler, köpek olamazlar; insan soylu mahlûkatlardır onlar!
Bahçeli Devlet de, "Ülkemizin sosyal ve siyasal uzlaşma kulvarına girmeye başladığı şu günlerde.. diye buyurmuş…
Hangi uzlaşma, hangi kulvar Sayın Bahçeli?
Cumhurbaşkanının, bir süre önce vurguladığı gibi, at izinin, it izine karıştı…
Bahçeli değil miydi, Başkanlık, bir Abdullah Öcalanın projesidir diyen…
1 Kasım seçimlerinden önce Suruç ve Ankara Gar katliamlarıyla korku iklimi yaratıp AKPyi iktidara taşıdılar. Demek ki, şimdi de Erdoğana Başkanlık yolunu açmak için bomba patlatıp katliam yapıyorlar.
Bir türlü kararlı bir muhalefet sergileyemeyen CHP de bombanın patlatıldığı yere karanfil bırakmış. Onlara da naif karanfil solcusu diyelim....
HDP dışındaki partiler, yine bir ortak bildiri ile bir araya gelmiş.
Sadece darbe girişimi ve katliamlar sonrasında bir araya gelebilen işlevsiz partiler..
Türkiye, 12 Eylül öncesinden daha ağır, daha karanlık günler yaşıyor.
Yeryüzünde, neredeyse sorunlu olmadığımız ülke kalmamış.
Fetullahçı darbe girişiminde, Suudilerin parmak izlerine rastlandı; onlarla ilişkiler de nanemolla!.
Birileri, arkadan ensemize hokkalı bir tokat indiriyor; dönüp bakıyoruz, tokadı kimden yedik, anlayamıyoruz!
Mustafa Kemalin, Yurtta barış, dünyada barış söylemi terk edilmiş.
Suriye savaşında taraf olunmasaydı, ülke terör örgütlerinin yolgeçen hanı haline getirilmeseydi, bu terör olayları yaşanır mıydı?
Ülkenin fabrika ayarlarıyla oynandı..
Katliam gününden beri Hasan Hüseyin KORKMAZGİLin dizeleri dolanıp duruyor dilimde. Sizlerle de paylaşmak istedim:
IŞIKLARLA OYNAMAYIN!
(…)
Birdenbire kan yağmurlu bir bulut
Birdenbire kan kokulu bir duman
şaşkınlıktan gemileri yakmış gibiyim
Işıklarla oynamayın / dedim ben size
Yararı yok karanlıkta sürek avının
dedim ben size
Yanlış kalemlere kayar elleri yazıcıların
Tutanaklar yanlış yazar
dedim ben size
Karanlığı az kullanın / kirliler kokar bir gün
Bir gün yanar bu ışıklar sırıtır suratlarınız
Kirlilere sığınmayın / dedim ben size
Yararı yok oynaşmanın törensel aklıklarda
Kaçın kaçabilirseniz uzak sulara
Işıklarla oynamayın / dedim ben size
ali.nergis@gmail.com