16 eşleşmelerinin üçüncü maçında Moskova'da stadda 80.000 , dışarıdaki canlı yayını izleyen on binler, sahada mutlak favori İspanya ev sahibi Rusya karşısında ve 120 dakika 1-1 biten maç penaltılarla 4-3 Rusya'nın çeyrek finale yükselmesiyle sonuçlanıyor...
Top sürekli İspanyol'ların ayağında, yan pas ,geri pas, ölü pas, gereksiz pas, karşısında da hep bekleyerek oynayan Rus'lar, ama 120 dakika penaltılar beklenirmi, bu da sorgulanması gerekir, fakat sonuçta hedef tutturulunca unutuluyor tabi. İnanın ABC'de yazma sorumluluğum ve siz sevgili okuyuculara saygım olmasa TV'yi kapatacaktım...
Böylesine anti-futbolla geçen bir maçın teknik analizi yapılamaz, ama birkaç istatistikten söz edebilirim, hem maçın nasıl geçtiği anlamında çok çarpıcı olur. 120 dakikada İspanya 1137 pas yapmış, Rusya ise sadece 285, İspanyol oyuncular 137.000 km koşmuş, Rus'lar 146.000 km. Bunun nedeni belli, Rus futbolcular paslara karşılık bir sağa, bir sola koşturarak bu mesafeyi katetmişler...
İspanya'nın çift stopperi Ramos ile Piquet terlemediler bile ve iddia ediyorum bu tempoyla bir 90 dakika daha çıkarabilirlerdi...Bir lafımda İspanyol teknik adam Hierro'ya, maçtan bir gün önce takımına 1 saat penaltı çalıştırmış, eleme usulü yapılan maçlar öncesi bu antrenman yaptırılır,doğrudur, ama Hierro oyuncularına "dikine oynayın, kanatları kullanın" deseydi penaltılara gerek kalmazdı. Bu arada maç içinde iki gol girişimini engelleyen ve penaltılarda iki kurtarış yapan kaptan, yılların tecrübesi Akınfeyev'i kutlarım...
Çeyrek finale yükselme yarışında gece maçında Hırvatistan - Danimarka karşı karşıya geldiler. Daha oyunun başında 57. saniyede uzun taçtan doğan pozisyonda Jorgensen'in vuruşu Hırvat kalecisi Subasic'in büyük hatasıyla filelere gitti ve turnuvanın en erken golü oldu. Bana göre maçın favorisi olan Hırvatistan, bu gole 3 dakika sonra Mandzukic'le Danimarka savunmasının büyük hatasından oluşan bir karambolde yanıt verdi. (1-1)
Maç akşam üstü oynanan İspanya - Rusya karşılaşmasının tersine kalite ve seyirciye zevk verme bağlamında "tadından yenmez" hale geldi, 120 dakika böylede devam etti. Modric'in orkestra şefliğinde yönettiği Hırvat takımı makina düzeninde daha üstün oynarken, Eriksen'in ön plana çıktığı Danimarka fizik mücadeleyle rakibini zor durumlara soktu.
Kasper Schmeichel babası, büyük kaleci Peter'in FIFA'nın "onur konuğu" olarak davet edilmesini kendisine artı motivasyon yapmış belli ki, Danimarka kalesinde devleşti, maçı uzatmalara taşıyan aktör oldu, hatta bunu seri penaltılarda da sürdürdü 2 penaltı kurtararak.
Ancak, öbür taraftada Hırvat Subasic vardı, 3 penaltı vuruşuna engel olarak takımını çeyrek finale taşıdı, ikisini de alkışlıyorum. Ancak, bu tip büyük organizasyonlarda iş penaltılara kalınca "Çatladıkapı" takımının bile mesela Brezilya karşısında şansının % 30'dan az olmadığını yıllardır biliyor ve bu konuda çözüm üretmeye çalışıyorum naçizane...
FIFA , 2002'de "altın gol " sistemini denedi, adalet açısından pek tutmadı, uzun yıllardır bu konuda girişimlerin olduğunu biliyorum, takip ediyorum. Ofsayt kuralına getirilen yeni yorumlar, sarı kart uygulamalarındaki yenilikler, vs. FIFA'nın bu Dünya Kupası'na getirdiği iki yenilik var, birincisi olan VAR'a YOK'um diye yazdım zaten ABC'ye ama ikincisi olan , averajlar eğer eşitse "fair play", yani hangi takım az kart görmüşse avantajlıdır kuralını beğendim.
Peki , bu uygulama penaltılara kalmış maçlarda niye uygulanmaz...Yani, iki takım 120 dakikayı berabere bitirmiş, sonuç penaltılara kalmış..Daha az kart gören takım "bir önde " başlasın...
Benden teklif, kararı FIFA'dan....