60 yıldır süren ligimizde Beşiktaş çok kez yenilgi almıştır, dün gecede bunlardan birine şahit olduk, özellikle bu sezon bunalıma giren futbol takımının aldığı kötü saha sonuçlarının yeni bir tekrarı oldu... Gelinen bu olumsuz tabloyu düzeltmek yönetimin, teknik direktörün ve futbolcu kadrosunun işi. Herkes üstüne düşen görevi
fazlasıyla yapmak durumunda...
Birde konunun tribün boyutu var, hani sadece bizim ülkemize özgü "taraftar kulübün esas sahibidir" yalakalığından esinlenerek kendinde her türlü hakkı gören seyirci grubu... Hep söyler, yazarım; bizim ülkemizde seyirci yok, tuttuğu takıma körü körüne bağlı, sadece galibiyet isteyen taraftar var. Bunlar iyi gün dostudur, takım gol attığında, maçı önde götürdüğünde destekleyen yığınlardır... Ama, esas zor olanı yapmazlar, yapamazlar... Takımın zor
dönemlerinde yanında olmak, skor olarak geriye düşüldüğü anlarda destek vermek kültürlerinde yoktur... Bu bağlamda hayran olduğum seyirci
kitlesi yıllardır takip ettiğim Britanya Adalarındadır, dünyanın en
fanatik taraftarlarına sahip olmasına rağmen.
Evet, dün gece takım kötüydü. Ljajic, Atiba ve Oguzhan'dan oluşan orta alan döküldü. Ama seyirci daha çok döküldü. Bu ilk kez olmuyor, önceki haftalarda da, sezonlarda da bu manzaraları gördük ve yaşadık. Ne demek takımın kaptanı ve bana göre en yetenekli oyuncusu Oğuzhan ı sürekli ıslıklamak! Bu futbolcu Hollanda ve İngiltere altyapılarından yetişme , Samet Aybaba Feda döneminde scout ekibi tarafından 19 yaşında keşfedilmiş takıma kazandırılmış , 6 sene içinde büyük aşama göstermiş, ulusal takıma kadar yükselmiş, transfer borsasında kadronun en değerli oyuncusu konumuna gelmiş bir pırlanta...Bilet parası verip stada girdim diye her türlü ıslık, küfür, hakaret etme hakkınız yok. Özellikle Gezi Direnişi sırasında tüm ülkenin sempatisini kazanan 'Çarşı Grubu' kendinizden utanmalısınız. Sayenizde Beşiktaş'ın saha ve seyirci avantajı kalmadı. Banada böyle bir başlık atma zorunluluğu doğdu.
Maça gelirsek, Şenol hoca elindeki en uygun onbiri sahaya sürdü. 18 yaşındaki Düsseldorf altyapısından yetişen Güven Yalçın'ı santrafor pozisyonunda Love, Larin ve Pektemek e tercih etmesini olumlu buldum. Bu gençde ısrar edilirse Beşiktaş'ın 60 lı yılların
ünlü golcüsü , 15 sene önce aramızdan ayrılan yeni Güven Önüt'ü olur...
Oyuna hzılı başlayan siyah-beyazlılar ilk dakikalarda rakip ceza alanı civarına yerleşti. İlk pozisyonunda da Quaresma'nın sağdan yaptığı orta Güven'in şık kafa vuruşuyla gole kavuştu. Benim o dakikalarda düşüncem Beşiktaş'ın maçı rahat bir skorla alacağıydı. Ancak golden 3 dakika sonra korner atışından gelen topa
Tolga yanlış çıkınca arka direkten Braz'ın kafa vuruşu Oğuzhan ın kafayla engelleme isteğine karşın üst filelerle buluştu. Bu golün yarattığı kabul edilemez mental ortam ilerleyen dakikalarda Beşiktaşlıların bolca top kaybetmelerine neden oldu. Bunda da başrolü Atiba, Ljajic ve Oğuzhan oynadılar. Bir takımın orta alanında yer alan üç futbolcu sürekli pas hatası yapıp topun kendi takımında kalmasını sağlayamazsa maçı kazanacak pozisyonlar üretemez. Nitekim 90 dakikanın son düdüğüne kadar Beşiktaş'ın ciddi bir pozisyonunu göremedik, devre 1-1 berabere tamamlandı..
İkinci yarıya başlarken Şenol hocanın bu orta üçlüden birini çıkartıp Tolgay'ı alacağını, böylelikle ikinci bölgeye canlılık getireceğini düşünüyordum ki kulübede Tolgay'ın olmadığını fark ettim. Aldığım bilgilere göre hafta içi yönetimden alacağını istediği için kadro dışı kalmış, eğer bu bilgi doğruysa ortada büyük bir problem var demektir..Öncelikle ödemelerin uzun bir süredir yapılmadığını biliyorum. Geçen sezonun futbolcu alacakları geçtiğimiz
ağustosun sonunda kapatıldı. Durum bu derece vahim yani..Peki Tolgay'ın kadro dışı kalma iradesini kim gösterdi, konu teknik değil idari
olduğuna göre yönetim herhalde, fakat bu durumda ikinci soru oluşuyor
kafamda. Şenol Güneş taça atılmış olmuyormu böylelikle(?)
İkinci 45'e Beşiktaş aynı düzenle başladı. Hatalara karşın maçı lehine çevirebilecek bireysel becerilere sahip oyuncular vardı sahada, Quaresma ve Babel gibi. Ancak 53'üncü dakikada savunmadan çıkarken Oğuzhan'ın hatalı pasını kapan Emre Kılıç, Sivas'ı öne geçiren golünü attı. İşte bu dakikada tribünler kaptanı ıslıklamaya, yuhalamaya başladı. Birkaç dakika sonrada Şenol Güneş yerinde bir hamleyle Oğuzhan ı oyundan aldı, fakat yerine giren oyuncu yetenekleri sınırlı
Mustafa Pektemek olmamalıydı. Ardından gelen Atiba-Dorukhan değişikliği sahadaki manzarayı pek etkilemedi. Beşiktaş beraberlik golü için çok çaba sarf etti. Ama, gol pozisyonu üretemedi, seyirciyide
yanında hissedemedi..
69'da Sivas'ın Robinho'yla attığı gol VAR da ofsayta takıldı. 75'de ise Ljajic in düşürülmesiyle kazanılan penaltı VAR ın gol öncesi Quaresma'nın ofsaytta olduğunu tesbit etmesiyle iptal edildi. 79'da sakatlanan Pepe nin yerine skor olarak gerideyken, Roco'nun girmesini anlayamadım, herhalde Şenol hoca takımı sahada dökülürken benimde 'tuzum bulunsun bari' diye düşündü..
Beşiktaş 12. maçında 18. puanını yitirirken niye bu duruma gelindiğinin bir açıklaması olması gerekir. Benim savım şöyle: Fikret Orman'ın sürekli futbolcu satmaya dayalı transfer anlayışını bir yere kadar anlayabilirim. ancak bir kadronun üstüyle başıyla bu kadar oynanmamalı. Son iki yılda takımın omurgasını oluşturan oyuncular satıldı veya kaybedildi..Eğer konu para diyorsa başkan , o zaman niye
Tolgay'ın alacağını niye ödemiyorsun diye sorarlar adama.
Yazıma son verirken bir soru ve bir tespit :
Zemin niye hala bozuk?
İnönü Stadında bundan böyle saha ve seyirci avantajı kalmamıştır...