Beşiktaş hızla kan kaybediyor

Ali Kaya Soysal

Geçen hafta derbiden ağır hasarla çıkan, şampiyonluk ümidini başka bahara bırakan, ikincilik şansını da zora sokan Beşiktaş ile 9 maçtır yenilmeyen istim üstünde Kayseri'nin mücadelesi ilgiyle bekleniyordu ve bana göre maç üç sonuca açıktı... Ayrıca, 3 gün önce Şenol Güneş'in Ulusal Takımın başına getirilmesinin kesinleşmesi ve bu gelişmenin Beşiktaş camiası üstünde yarattığı psikolojik hava bu maç öncesi apayrı bir merak uyandırdı.

Golcüsü Chery'den yoksun sahaya çıkan Kayseri'nin karşısında sakat Gökhan Gönül ve Kagawa'sız, ama cezası biten Ljajıcli , geçen haftaki performansından ötürü kızağa çekilen Isımat Mırın yerine stopperde haftalardır unutulan Medelli Beşiktaş vardı...

İlk yarı Beşiktaş'ın biraz üstün oynadığını gördük, iki tarafın girdiği ikişer net pozisyon ve 37 de Caner in kornerini ön direkte kafayla arkaya aşırtan Dorukhan'ın pasını gole çeviren Atiba'nın golü devrenin özetiydi... Beşiktaş adına Medel'in savunmadaki kritik hamleleri, Dorukhan'ın son haftalarda yükselen formunun devamı, Adem Ljajıc'in takımın oyununu şekillendiren rolünü iyice üstlenmesi, Güven in enerjisi, Atiba'nın ilerleyen yaşına rağmen orta alanın sigortasını sağlaması olumlu yönlerdi... Ama, Caner in takım soldan atağa çıkacakken birkaç pozisyonda geriye gereksiz pas yapması, Quaresma'nın etkisiz futbolu, Burak'ın asli görevini unutup ikinci bölgeye gelip top istemesi ilk yarıda gözüme çarpan siyah-beyaz yanlışlardı...

Bu yanlışlara ikinci yarı Şenol Hoca'nın Dorukhan'ı çıkartıp yerine aylardır oynamayan Roco'yu stoppere alıp bölgesinde başarılı oynayan Medel'i orta sahaya çekmesi de eklenince derbide 12 dakikada 3 gol yiyen Beşiktaş bu kez 5 dakikada Kravets ve Deniz Türüç gollerine davetiye çıkarttı... Tabi bu arada 46 da genç Güven in takımını 2-0'a taşıyacak pozisyonda pas verme yerine şut atmayı tercih etmesi de

gözlerden kaçmamalı...

Maçın son 30 dakikalık bölümü Beşiktaş ın şuursuz baskısı ve Kayseri kontralarıyla geçti...Atiba Oğuzhan değişikliği Beşiktaş'ın son umuduydu, ancak bu oyuncunun uzun zamandır maç eksikliğinden kaynaklanan verimsizliği oyuna pek katkı yapmadı..90 da Caner in soldan ortası kimseye değmeden filelerle buluşunca Beşiktaş bir puan kazançla maçı tamamlamış oldu , ama ileriki haftalara ümit taşıdımı, soru işareti...

Gelelim bu soru işaretine: Şenol Güneş...Türk futboluna oyuncu , teknik adam olarak 67 yaşının yarım asırını vermiş, düzgün karakterli, çalışkan bir Karadeniz çocuğu..En büyük apoleti onyıllar geçse rüyasını bile göremeyeceğimiz Türk Ulusal Takımının 2002 deki Dünya 3. lüğü..Beşiktaş ta ise 2 şampiyonluk ve Şampiyonlar Liginde bir rekor..

Fakat, şu Ulusal Takım söylentileri çıktığından beri çalıştırdığı takıma karşı bir konsantrasyon kaybını gözlemliyebiliyorum... Hele bu haberlerin arşa çıktığı geçen hafta Fenerbahçe maçında yaptığı zamanlaması ve tercihleri yanlış değişikliklerle 3-0 dan maçı rakibine hediye etmesi ve kesinleşen anlaşmadan sonra dün akşamki performansı artık kalan 10 haftada Beşiktaş'a verecek bir katkısı kalmadığı izlenimini uyandırdı bende ..Bir pozisyon çok dikkatimi çekti dün akşam maçta, son dakikalar Beşiktaş beraberlik için bastırıyor, Kayserililerin taça attığı bir top Şenol Hoca'nın 20 santim yanından geçti, reaksiyon bile göstermedi çıkan topu tutmak için...

Bu son örnek benim için yeterlidir... Tamam, teşekkürler Şenol Güneş... Bence kendin ayrıl, biraz tatil yap ve kendini Moldova ve Arnavutluk maçlarına hazırla..Ligin son bölümü için Beşiktaş tan alacağın var, ondan da feragat et, gönüllerinde taht kurduğun camiada uzun yıllar ahde-vefayla anıl... Bir şeyi de unutma lütfen, Beşiktaş Kulübü de senin kariyerine çok değer kattı...

Ulusal Takımda başarılar dilerim, gönlüm senin başarılarının yanında...

Hoşçakal...