Beşiktaş nereye koşuyor?

Ali Kaya Soysal

Başlığım Siyah-Beyaz'a gönlünü kaptırmış futbolseverlere moral bozucu gelebilir, ama ne yazık ki bu sezonki Kartal'a sorulması gereken bu. Bana göre yanlışlar nerede yapıldı ve yapılıyor, onu kısaca özetlemek istiyorum, maçın içine daha sonra gireceğim, çünkü nereden nereye gelindiğinin sebepleri burada yatıyor...

Fikret Orman başkan olduğundan bu yana yedinci sezonun içindeyiz, önce Samet Aybaba ile başlatılan "feda" yılı, genç ve düşük maliyetli Oğuzhan, Veli, Olcay gibi oyunculara yapılan yatırımlar, geleceğin takımını inşa ederken Yıldırım Demirören'den kalan devasa borcun eritilmesi hedeflendi ve sezon 3. derecede tamamlandı... Arkasından gelen 2 sene Slaven Biliç dönemi, transferdeDem Ba, Gökhan Töre, Ramon Motta, İsmail Köybaşı, Pedro Franco, Ersan Gülüm, Kerim Frei, Atiba Hutchinson, Jose Sosa, Mustafa Pektemek ve  Cenk Tosun gibi yeni isimler bazıları bonservisleriyle, bazıları ise kiralama yöntemiyle kadroya katıldı... Bir anlamda Samet Hoca'ya sunulmayan imkanlar Hırvat Hoca'ya bol keseden verildi... 2013/14 ve  14/15  sezonları hakem ayak oyunlarıylada süslenince Biliç'in takımı 3 üncülükle yetinmek zorunda kaldı ve borçların artması aslında o dönemde
 başladı...

2015/16 sezonuna Şenol Güneş tenik sorumluluğunda başlayan Siyah-Beyazlı camianın önünde çok büyük bir handikap vardı, eski stad yıkılmış, yenisini yapmak için kollar sıvanmıştı..Kaleci Boyko, Tosiç, Alexis, Beck, Marcelo, Veysel, Rhodolfo, Quaresma, Tolgay, Gomez, Aras, Milesoviç takımın yeni isimleriydi... Kartal Olimpiyat Stadı'ndan Başakşehir'e, Konya'dan İzmir'e kadar göçebe hayatı yaşarken belki de
dünyada örneği olmayan bir ünvana, 14. şampiyonluğuna uçuyordu...

Ertesi sezon kadro yapısı yine büyük revizyona uğradı, bir çok oyuncuyla yollarını ayıran kulübe kaleci Fabricio, Mitroviç, Adriano, Gökhan Gönül, Caner, Babel, Gökhan İnler transfer ediliyor, Talisca  ile Aboubakar kiralanıyordu..Dem Ba geri dönerken sadece 2 maç oynatıldı... Kadro istikrarı erozyona uğruyor, borçlar  hızla
 tırmanıyordu, ama ne gam ard arda 2. şampiyonluk geliyordu ya...

2017/18 sezonuna iki şampiyonluğun mimarı Şenol Hoca ile başlanırken futbolcu sirkülasyonu devam etti... Pepe, Medel, Vida, Lens, Negredo, Love, Larin, Orkan kadroya katılırken ,ilk onbir oyuncuları Cenk Tosun tatmin edici bir bedelle , Marcelo ise uygun bir para karşılığında takımdan ayrıldılar... Herşeye rağmen Beşiktaş geçen sezon başarılı oldu bana göre, Şampiyonlar Ligi'nde grubundan 4 galibiyet ve
 2 beraberlikle lider çıkan takımın kura azizliği ilk rakibi Bayern München olunca elendi, ama kasaya 65 milyon Euro gibi yüklü bir gelir girdi... Lige gelince, kestirmeden  söyleyeyim, "derin futbol" üçüncü şampiyonluğa izin vermedi ve takım şampiyon Galatasaray dan sadece 3, Fenerbahçe ve Başakşehir'den 1 puan az toplayarak dördüncü basamakta kaldı...

Geçtiğimiz 6 sezonun hikayesi bu,  ülkemizde bir iki istisna dışında  şampiyonluk hep üç büyüklerin tekelinde bulunduğuna göre bu dönemin 1/3 ünde görevini yapmış bir Beşiktaş var ortada, yani abartılacak bir başarı veya tersi söz konusu değil bu durumda ..Yadsınamaz büyük  bir başarı var Fikret Orman döneminde, yeni modern, muhteşem stad, bu konuda Beşiktaş'a hizmet tarihinde yerini aldı zaten..Ancak, ana kaynağını Demirören den kalan mirasın oluşturduğu borç erimediği gibi  dörde katlandı, UEFA'dan gelen bonuslar futbolcu satışlarındaki girdiler, sponsorlar, ürün satışları vs yaraya pansuman olamadı bugüne kadar... Bu durum sadece döviz
artışları ve bankalara ödenen kredi faizleriyle açıklanamaz, bir yerde bir hata var, nedir o??

İş dünyasında, her sektörde ve her alanda olduğu gibi futbolda da istikrar çok önemlidir, sözünü ettiğim "kadro istikrarı"dır.. Sevgili ABC okurları üst paragraflarda sizlere ve tabi yazılarımı takip eden Beşiktaşlılara bir gerçeği tüm çıplaklığıyla detaylı birşekilde anlatmaya çalıştım... Samet Aybaba döneminden sonra muthiş birkadro erozyonu yapıldı, her sezon giden ve gelenlerin sayısı bir hayli fazla..Yukarıda saydığım onlarca isimden şu andaki kadroda kaç oyuncu var, 6 yıl öncesinden 1, sonraki yıllardan ise 4 , yazıyla dört, kaldıki yaş ortalaması 31....Böyle bir kadro istikrarsızlığı, yozlaşması ve planlaması olamaz..Son oynanan Avrupa Ligi maçındaki rakibimiz Genk den bir örnek vermek isterim, ilk onbirinden 7 isim dört sezondur yanyana oynuyorlar, üstelik 23.5 ortalamaya sahipler..

Kadro konusuna birde şu açıdan bakalım: 6.5 sezondur altyapıdan, daha doğrusu 35 sene önce benimde çalıştığım "özkaynak düzeninden" kaç futbolcu üst yapıda yer  almış... Atınç 15 maç, diğerleri Eslen, Hamza, Muhammet, Sedat , Fatih ve Alpay  ikişer, bilemedin dörder maç sayısı forma giyebilmişler..Tabi bu noktada Şenol Güneş'i eleştiriyorum..

6 yıl önce yapılan bir  Beşiktaş Genel Kurulu'nda söz almış ve şunu tavsiye etmiştim Fikret Başkan ve ekibine:  Arsenal, Ajax, Porto'nun 40 yıldır uyguladığı model, nedir bu: Güney Amerika ve Afrika kıtasından 12-16 yaş arası yetenekler keşfediliyor, 50-100 bin dolar maliyetle ithal ediliyor, kulüplerin altyapılarında eğitiliyorlar, bir kaç sezon sonra sivrilenler B takımına gidiyor, ilerleyen  dönemde çok iyiler A takımına, diğerleri külübün bünyesindeki management departmanı vasıtasıyla diğer kulüplere veya alt liglere pazarlanıyor, ama gelişimleride takip ediliyor..Yıllar içinde aynı menejerlik sistemi yıldızlaşanları dünyanın üst düzey kuluplerine fahiş rakamlarla satıyor, böylece takım başarıda istikrarı sağlıyor ve kasada doluyor..Ve bu modeli  daha sonraları bazı yöneticilere detaylı anlattım, hatta bu projenin başına talip oldum..Ama ne mümkün, çünkü bu proje uzun solukludur, sabır ister, tohum yetiştirmek, çiçek sulamak gibidir...

İçinde bulunduğumuz sezona gelince , takımın as oyuncuları Fabricio, Tosiç ve Talisca, sonrada Negredo satılıp, genç yetenek Orkan kiralanırken  kaleci Karius, Roco, Ljajic ve genç Güven alındı... Yani kadro yine erozyona uğradı, sonuç dün akşamki maç dahil toplam 11 maçta kaybedilen 15 puan ve eski parayla 2.4 katrilyon lira borç batağı... Ve en önemlisi bu zihniyetle asla düzelmeyecek ekonomik durum, büyük tehlike arz ediyor!

Bu satırlardan sonra dünkü maçı yorumlamaya gerek varmı, bilmiyorum, ama ucundan köşesinden değineceğim: Önce seyirci sayısı; düşünün bir Istanbul derbisi oynanıyor, bir tarafta lider Başakşehir, diğer yanda lig dördüncüsü Beşiktaş ve tribünlerin yarısı boş... Niye, çünkü "primatüre doğmuş" Başakşehir in doğal olarak seyircisi yok denecek kadar az ve rakip Beşiktaş'a verilen %'5 lik kontenjan, yani sadece 700 kişi... Başkan Gümüşdağ, tribünlerin tamamını açıp stadı doldurmak
 sizin iki dudağınızın arasında, paranızmı çok, yoksa stadı Beşiktaşlılarla doldurup saha avantajını kaybetmekmi istemediniz??

Beşiktaş'ın ilk on birine bakıyorum, Medel, Atiba ve Mustafa Pektemek'ten oluşan orta alan, hiç biri yaratıcı özelliğe sahip değil, forvetlere ara pası atacak olan tek kişi Oğuzhan, o da ulübede... Kartal ilk pozisyonunu Lens ile 3. dakikada buluyor, ama vuruş kötü... İlerleyen dakikalarda Başakşehir oyuna ağırlığını koydu, özellikle sağ kanattan Visca ile sürüklediği ataklar tehlike yaratmaya başladı, tabi bunda çok kötü gününde olan ve sakatlanıp çıkan Adriano' nun rolüde vardı..

Bu hücum girişimleri 6'da VAR'a takılan ince bir ofsayt golüyle sinyal verdi, nitekim 12 de kornerden gelen topa Pepe müdahele edemeyince arkasındaki Atiba'nın kontrolünden kurtulan Epiriyanu 17 metreden plaseyle Karıus unda hatasıyla takımını 1-0 öne geçirdi..Beşiktaş kımıldamak istiyor fakat, Başakşehir li oyuncular  sahanın her yerinde pres yapıyor, takımı çıkarmıyorlar, pas hatalarından topları kapıp karşı kaleye ataklar tazeleyincede Beşiktaş savunması ve orta alanı çıkamıyor, dediğim gibi 2. bölgede teknik oyuncu eksikliği var...

Geçen hafta Pektemek'in 2 gol atması Şenol hocanın ilk onbirtercihine tesir etmiş belliki, ama kusura bakmasın, iyi niyetine,  çalışkanlığına, efendiliğine rağmen Beşiktaş'ın oyuncusu değil..Love  ile beraber sahada varlıklarıyla yoklukları belli değildi..40'da Lens bir pozisyona daha girdi ve Başakşehir üstün oynadığı devreyi tek
 farkla önde bitirdi..

Şenol hoca ikinci yarıya Oğuzhan'la başlar diye düşündüm, ama demekki oyundan memnun kalmış olacakki aynı kadro sahadaydı..Adriano'nun yerine giren Caner soldan çokca orta yapmaya başladı, ancak bu hava toplarına vuracak adam yoktu ceza alanında, ister istemez gözlerim Negredo yu aradı...Tek ümit Babel di, o da 57'de beraberlik golüne çok yaklaştı, 20 metreden çıkardığı füzeyi Mert Günok harika
 kurtardı..

Abdullah Avcı  60 ve 73'de yorulan Elia ve Mossoro nunj yerine taze güçler sokarken Şenol hoca yanında oturan Oğuzhan ve Tolgay ile  teknik hamle yapacağına son 10 dakikada kurtarıcı olarak genç yetenek Güven'i sahaya sürdü, hemde dün akşam takımın en iyisi, her topa giren Medel'i çıkartma pahasına... Hayret doğrusu, Şenol hocanın birkaç günlüğüne  bol güneş i bir tatil beldesine gitmesinde fayda var diye
 düşünüyorum...

Son kelamımda Halis Özkahya'ya, daha öncede yazdım, başka meslek seçmesi gerek, hakemlik nosyonu bir damla dahi yok çünkü...

Başakşehir oynadığı futbolla şu ana kadar ligin tartışmasız en iyi ekibi, Beşiktaş için düşüncelerim olumsuz, kısa vadede düzelmesi  için takımın önemli değerleri olan Quaresma, Pepe, Vida, Babel ve tabi oynatılırsa Oğuzhan'ın takımı sırtlamaları gerek, kaleci Tolga'ya da tavsiyem çok sıkı çalışsın ve formda kalmaya gayret etsin, çünkü
 Karius böyle giderse lastik patlatır...