Maç önü defterde yazılı olan varsayımlar şöyle idi; Beşiktaş artık ruhsal açıdan çöktü, takım disiplinini sağlayamaz, futbolcular bu maça konsantre olamazlar, zaten gündüz saatlerinde Mali İdari Genel Kurul da çok eleştirilecek, ki o konuya ilerleyen satırlarda geleceğim, dolayısıyla kümede kalmak için can derdine düşmüş Osmanlı Spor maça daha fazla asılan taraf olacak...
Bu tip düşünceler sakatlık ve cezalarla , hep o anlı şanlı kadro derinliği olan Beşiktaş ın sahaya kısmen yedeklerle çıkmasıyla hayat buldu, hatta kulübede biri üçüncü kaleci Utku olmak üzere Love dışında yabancı oyuncu yoktu, 2 si de altyapıdan gelen Fatih ve Alpaydı… Yani, Kartal Osmanlı karşısına bir kanatı kırık çıkıyordu, ama bir şey unutuluyordu, "pençeler"...
Aslında ilk 45 dakika kanatsız kuşla , kümede kalmayı kafasına koymuş Osmanlı ve o takımın direnci arasında geçti, Serdarın yan hakem tarafından yanlış verilmiş taç kararının devamında Medelin hamle hatasından doğan pozisyonu iyi değerlendirmesiyle 1-0 da bulundu....Devre Beşiktaş açısından aylardır oynatılmayan Kanada lı 22
yaşındaki Larinin girdiği yarım gol pozisyonuyla bitti,..buna karşılık Osmanlı maçı ikiye taşıyabilir miydi?, belki...
Burada yeri gelmişken Larinden söz etmek isterim, oyunda kaldığı 65 dakika boyunca bu oyuncuyu dikkatle izledim, bu gencin geleceği parlak...
Neyse, ikinci 45 de Beşiktaşın pençesi ortaya çıktı, tırnaklar birbirinin yerine geçse de..Lens sol beke, Pektemek ileride bir yere, Necip her yere, Babel ceza alanının tüm köşelerine koşarak mental açıdan çok zor olan maçı tek farkla kazanmasına yardımcı oldular... Bu galibiyette Gökhan Gönül ün artık bitmeye yaklaşan profesyonel
enerjisinin, çokca tenkit edilen Oğuzhan ın gol paslarının çok büyük rolü olduğuna dikkat çekmek isterim, her zaman hazır olan Mustafa Pektemek in katkısını göz ardı etmeksizin..
Gelelim Mali ve İdari Genel Kurula:
30 yıldır Antalya da yaşadığım için Genel Kurullara İstanbula büyük bir özlemle giderim, arkadaşlarımı görmek, camiayla birlikte olmak ve düşüncelerimi 10 dakikalık konuşma süremde dile getirmek için..Ancak, bu kez gidemedim. fakat Pazar sabahı büyük bir hevesle 10.00 da BJK TVnin başına geçtim, naklen izlemek için...
Fakat çok üzüldüm ve sinirlendim, akşam üstüne kadar eve kapanıptüm Pazarımı harcadım.. Beşiktaş Kulübünün televizyon kanalı Fikret Ormanın konuşmaları dışında canlı yayın yapmadı..Bazı yöneticilere hiç tarzım olmadığı halde mesajlar attım bu rezalet için...
Eğer , dün Genel Kurul a gelebilseydim şunları söyleyecektim ondakikalık konuşma süremde, çok kısaca: "Fikret Orman yönetimi çok başarılıdır ve Yıldırım Demirören den aldığı enkazın altından kalkabilmiş, yüzlerce davayı göğüslemiş, stad yapmış, futbol takımını ayağa kaldırıp 2 şampiyonluk yaşatmış, Şampiyonlar Liginde grubunu namağlup lider tamamlayan ilk Türk takımı olmuş vesaire..."
Üstelik, borç eski parayla 2 katrilyona yakınken birtakım çözüm önerilerinde bulunacaktım, yani katılımımın faydası olacaktı bir ölçüde..
Bir çok konuşmacının da böylesine faydalı olacak seslerinin Edirne den Kars a kadar Beşiktaş a gönül vermiş insanlara BJK TVyikapatarak duyurmamanın izahı " Beşiktaşımızı dışarıya kötü göstermemek" olmamalı sevgili Başkan....
Dışarıya kötü göstermemek adına içeririnin eleştirilmesine karşı çıkmanın adı demokraside malumdur...
Son söz; Sevgili Fikret Başkan, seni başından beri destekleyen biri olarak uyarıyorum, rahmetli Abdülkadir babanın izinden git, modaya uyma lütfen..
Bu son paragraftan sonra futboldan koptum, ama İlhan Cavcav sezonunda ömrünü verdiği Gençlerbirliği n den sonra, ne idüğü belirsiz Ankaralı Gökçeklerin takımı Osmanlı da galiba düştü..Ama en cok üzüldüğüm bir zamanlar maden işçilerinin maaşlarından kesilen paralarla ayakta duran , ama onların hayallerinde Celtici, Dortmundu, Liverpool u temsil eden Karabük Demir Çelik in ikinci lige
düşmesi..
Aslında, Karabük le beraber tertemiz forma, şort, tozluk ve "Dinyakosun " kramponu da düştü......