Hani eskiden A Milli (Ulusal) takımlarımız hazırlık maçları oynardı, Beyoğlu Spor'la, Sarıyer'le, İstanbul Spor'la, bol gollü kazanırlardı; Coşkun Özarı, Metin Türel dönemlerinde... İşte dün geceki 90 dakikayı izleyince bu nostaljiler geldi gözümün önüne. Ama bu bir UEFA Avrupa Kupası eleme maçıydı. Beşiktaş''ın bir sonraki turda karşısına çıkacak rakibi, -ki o takım Avusturya'nın Lask Linz ekibi oldu- bu maçın kasetlerini izleyecekler bugün, yarın.
Yani, bu karşılaşma hem 10 gün sonra başlayacak ligin son provası olacak hem de bir sonraki turdaki rakibinize gözdağı vereceksiniz... Ayrıca ilk on bire kim hazır, kim değil anlamında Şenol Hoca'nın tercihleri şekillenecek.
Hocanın sahaya çıkarttığı 11'in iki beki zaten favorisi, Gökhan ve Caner, cift stopper Necip ve Fatih olmayacak. Yedek kalacaklar. Pepe'nin dönüşü ve soru işareti olan Vida'nın transfer meselelerini düşünecek olursak, bir de o bölgeye Medel'in referansıyla Şili'li stopper Roco alındı. Vida satılırsa bir oyuncu daha alınmasını istiyor Hoca, ama bana göre gerek yok, Fatih'e şans tanınması gerek. Ayrıca o mevkide oynayabilecek Medel, Necip, hatta tecrübeli Atiba var, alt yapıdan gelen 2 senedir A takımıyla antrenmanlara çıkan Alpay'ı da es geçmeyelim bu arada.
Gelelim orta alana; Medel, Tolgay ve Adriano üçlüsüyle başlandı maça, ikinci yarı 8 numaranın favorisi Oguzhan girdi. Bence bu bölgede de alternatif Atiba, genç Dorukan ve Medel'in jokerliği düşünülürse orada da problem yok.
Kanatlara gelince; Beşiktaş'ın en zengin oldugu alan bu, sağda ve solda iki tarafıda oynayabilen Quaresma, Babel, Lens, Gökhan Töre ve Orkan kalite ve sayı olarak yeterli...
9 numara, yani golcü konusuna gelirsek; o mevkide Beşiktaş'ın elinde olan oyuncuları sayayım... Alanya Spor'da oynarken gol kralı olan Wagner Love, İspanya Milli takımında forma giymiş Negredo, genç Kanadalı Larin ve Türkiye Süper Ligi'nin her takımında oynayabilecek Mustafa Pektemek ve tabi alttan gelen santrafor adayları.
Kaleyi ihmal ettiğimi sanmayın sakın; en önemli pozisyon bana göre... Fabri akıllı bir satış politikasıyla satıldığına göre üç direğin arasına yeni bir kaleci alınmasına karşıyım, ülkenin en iyi kalecilerinden biri olan kaptan Tolga'ya güvenilmeli. Ayrıca arkasındaki 22 yaşındaki büyük umut Utku'ya... Üstelik bu kararı verecek olan 70, 80'lerin ünlü kalecisi Trabzonspor'lu Şenol...
Üstteki satırlarımda tek bir transfer istemediğim açık, hem teknik açıdan, hem de kulübün içinde bulunduğu borç batağından kurtulma bağlamında.
Bu satırlarımı önümüzdeki hafta sonu yapılacak BJK Divan Kurulu Toplantısı'nda da dile getireceğim. Çünkü dikkat edin, ne zaman Beşiktaş kalıcı başarılara kavuşmuştur, alttan gelen gençlere değer verdiği ve Anadolu'dan ucuza transfer ettiği Şifo Mehmet, Zeki, Şenol gibi yatırımlara önem verdiği yıllarda..
O yüzden onursal başkanımız Süleyman Seba 3 milyon dolar gibi sembolik borçla kulübü Serdar Bilgili'ye devretmiştir... O ne yapmıştır, 35 milyonla Yıldırım Demirören'e bırakmış ve o da 8 yılda kulübümüzü şu anda altından kalkılamaz mali duruma getirirerek istifa etmiştir. Yeni gelen başkan Fikret Orman dönemi çok başarılıdır ama borçlar eski parayla 2 katrilyona çıkmıştır, çünkü bu Türkiye gerçeğidir, her sektörde olduğu gibi...
Beşiktaş'ı batırıp federasyon başkanılığına atanan Demirören, ulusal takımın başına Galatasaray'ı Özhan Canaydın başkan iken kulübü şimdilerde geriye dönülmez borçlara sürükleyen ve o adamcağızın üzüntüden ölmesine sebep olan Fatih Terim'i getirmiştir. Yani, tam bir tencere kapak meselesi.
Sonra da kovup 3.5 milyon Euro tazminat ödemiştir, pardon; biz yani halk, yani stadlara giden, bilet alan bizlerin vergilerinden çıkmıştır bu para.
Sevgili ABC okuyuculaır, kusura bakmayın... Beşiktaş- B 36 Tosrshavn maçından nerelere geldik, çok dolmuşum galiba.
Maç mı? Beşiktaş çok zayıf rakibini 6-0 ile geçti. 3 Larin, 1 Oğuzhan, 1 Love, 1 de Gökhan Töre galiba, çünkü ben maçı izlerken yukarıdaki satırları düşünüyordum.