Bu isim Türk Futbolunun fenomenidir, Johann Cruyf'udur, Ahmet Suat Özyazıcı'sıdır, politik anlamda "Che"sidir topa bakış açısından. Ancak bu hocamız 3 yıldır Alzheimer ile boğuşuyor ve son aylarda kızı telefonlara çıkmasına izin vermiyor. Yani durumu ağır...<>
<>
Yarın öbürgün cenaze namazında iki "kulluvahi, bir elham" okuyacağıma kendisini ABC'de anayım diye düşündüm..<>
<>
42 doğumludur, Jeoloji tahsili yapmaktadır, aynı zamanda Bağlarbaşı amatör takımında orta sahada oynayan vasat üstü bir futbolcudur. Aklı fikri toptur. Bu basit oyunun niye bu denli denklemlerle kurgulandığına kafa yorar yıllarca...<>
Sonunda antrenör olma kararı verir, kurslara gider, azimlidir, öylesine ki 15 yıl sonra kurs hocası olur. Talebelerinden biri de Fatih Terim'dir. Adresleri kesişecektir yıllar sonra...
Hoca takım yarışmalarında ilk kez Avrupa Şampiyonu olan Genç Milli Futbol takımının antrenörüyken 1992'de eski öğrencisi Ulusal takımın başındadır.<>
<>
Liyakata verilen değere bakarmısınız...<>
<>
Ben Serpil Hoca ile 1980'de Şeref Stadı'nda tanıştım. Yardımcısı olarak, hep söyledim, daima da söylerim; Köln Spor Akademisinde 4 yılda öğrendiklerimin iki katını onun asistanıyken gördüm, bildim...<>
<>
Başlangıçta bana dedi ki," Türk futbolcusu asla Avrupalı meslektaşından aşağı değildir yetenek olarak, sorun yanlış eğitimdir"..<>
<>
İşte o yıllarda Şeref Stadını kah dörde, kahsa sekize bölerek Özkaynak Düzeninden çocuklar çıkarttık. Kimler vardı kimler; Ortaköy'lü Naci Hoca, Vefa'lı Abdülmetin Hoca, sonradan aramıza katılan Yusuf (Tunaoğlu ) Hoca, Davut (Şahin) Hoca, Ufuk (Pak) Hoca ve ismini unuttuğum diğer değerler...<>
<>
O toprak sahadan çıkartılan değerler Beşiktaş'ı uzun yıllar zirveye oynattı ve şampiyonluklar yaşattı.<>
<>
Hocanın 1992-95 arası yaşattığı iki Gençler Avrupa Şampiyonluğu ve bir ikinciliğinden gelen alt yaş grubu ileri ki yıllarda 2000'de eski öğrencisi Fatih'i Galatasaray'la UEFA şampiyonluğuna ve "imparatorluk" makamına taşırken, 2002'de gelen Dünya üçüncülüğünde Şenol Güneş'in önünü açıyordu.<>
<>
Anlatacak o kadar anım var ki S.Hamdi Tüzün'le ilgili, sayfalar yetmez. Ancak birini nakletmek istiyorum...<>
Galiba, 1983 İzmir Semineri...<>
Davetli yabancı hocalardan biri, Gero Bizans, Köln'den profum. Efes Otelde karşılaştık, merhabalaştık, "Ne yapıyorsunuz Herr Soysal mezun olduktan sonra" diye sordu...<>
<>
" Beşiktaş altyapısında Serpil Hoca ile çalışıyorum" lafından sonra "beni lobbide bekleyin, hemen geliyorum" dedi ve odasına gitti herhalde. Birkaç dakika sonra aşağıya indi, elinde bizimde zamanında Köln'de okutulduğumuz " Trainingslehre für Jugendliche" adlı kendi yazdığı kitabın bir fasikülü vardı...<>
<>
Türkçesi, "Gençler için antrenman yöntemleri"<>
Birçok sayfada Serpil Hocanın sarı kalemle "hayır bunlara itiraz ediyorum, doğrusu bu olmalı" satırlarını gözlerimle gördüm ve gurur duydum.<>
<>
Ve Şeref Stadında bir gün..."Hoca Almancan nasıl " diye sorduğumda "eh işte " demişti. İşte böyle bir "Servantes" efsanesinden söz ediyorum. Sen ölmeden önce bu satırları yazmak istedim. Serpil Hoca. Öbür tarafta bir çift kale yapmadan önce...<>
<>
Elveda...<>