Kukla tiyatrosu

Aslı Kayabal

İtalya, yeni hükümetin yapılanmasını bekliyor. Bu sürecin köşe taşları, Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, Beş Yıldız Hareketinin lideri Luigi di Maio ile Ligin lideri Matteo Salvini. 4 Mart seçimlerini izleyen dönem, koalisyon görüşmeleri, Mattarellaya sunulan Değişim Hükümeti Sözleşmesi, başbakan ve bakanlıklar için önerilen isimlerin tartışılmasıyla geçti.

Bu değişim hükümetinin izleyeceği rota, popülist kimliği tartışılan her iki siyasi partinin İtalyayı nereye sürükleyeceği, yeni hükümetin Avrupa Birliğinin baskısı ve uyarıları karşısında nasıl bir yaklaşım güdeceği bilinmiyor.

Değişim hükümeti

Bu hafta Beş Yıldız Hareketi ve Ligin kuracağı hükümetin başbakan adayının, avukat ve öğretim üyesi Giuseppe Conte olduğunu öğrendik. Cumhurbaşkanı Mattarellanın kabul ettiği Conte, görüşmenin ardından İtalyan halkına seslendiği kısa konuşmada değişim hükümeti olacaklarına vurgu yaparak, Cumhurbaşkanlığı makamı ile Beş Yıldız Hareketi ve Ligin beklentileri arasında bir denge gözeteceğini aktardı

İtalyan medyası, siyasi cephede yaşananları magazin boyutunda ele alarak Conte kim? başlığıyla birçok haber yayımladı. Bu haberlerde Contenin Puglia (Foggia) kökenli ve 54 yaşında olduğu, yıllardır Floransada yaşadığı, ünlü hukukçu Guido Alpanın asistanlığını yaptığı ve Floransa üniversitesinde öğretim üyesi olduğu yazıldı. Ancak New York Üniversitesi, Yale, Cambridge ve Sorbonneda ne tür bir eğitim aldığı tartışma yarattı.

New York Times, üniversite kayıtlarında Giuseppe Conte ismine rastlanmadığını yazdı. Başka üniversitelerden de olumsuz yanıtlar gündeme oturunca Conte, özgeçmişini abartmakla eleştirildi. 5 Yıldız Hareketi ise medyayı karalama kampanyası yapmakla suçladı.

Yeni hükümette bakanlıkların nasıl dağıtılacağı konusu da alevli tartışmalara neden oluyor. Matteo Salvini ve Luigi di Maionun hazırladığı listede en tartışmalı isim, son dönemde avro karşıtlığıyla tanınan ekonomist ve siyasetçi Paolo Savona. Özellikle Lig lideri Salvini, Savonanın ekonomiden sorumlu bakan olması konusunda direniyor. Avrupa Birliği, ılımlı bir çizgi izleyen Cumhurbaşkanı Mattarellayı, Aman sakın yanlış bir seçimde bulunmayın diye uyararak liberal ekonomi reçetelerine sadık kalınmasını istiyor. Mattarella ise Ligin liderinden gelen talebi, baskıcı bir istek diye yorumluyor.

İtalya, İkinci Yunanistan olur mu?

İtalyan iç siyasetinde kırılgan noktalarda seyreden tartışmaların hedefindeki Avrupa karşıtı Paolo Savona kim? Alternatif medya organlarına bakılırsa son dönemde AB ve avro karşıtı yaklaşımıyla tanınan Savona, ABnin zirvesindeki isimlerin pek hoşuna gitmiyor. ABden İtalyaya yapılan uyarı Savona ekonomi bakanı olursa, spread uçar gider!. Sözün kısası İtalyanın Avrupada ikinci bir Yunanistan olacağı öne sürülüyor.

Paolo Savona, geçmişte Banca dItalia ile İtalyan Sanayiciler Birliğinin yöneticisiydi. Ciampi hükümetinde bakan, Berlusconi hükümetinde danışman olarak görev üstlenmişti. Contenin de ders verdiği öne sürülen Romadaki Luiss Üniversitesinin kurucularındandı. Aralarında Aspen İnstitutun da yer aldığı birçok uluslar arası kuruluşun yönetim kadrosunda yer almıştı

Geçmişte kapitalist çevreler ve liberal ekonominin mimarları arasında boy gösteren Paolo Savona, birden nasıl AB ve avro karşıtı oldu? diye soruyor komünist Contropiano gazetesi. Savona, Avro, İtalyaya bir yarar sağlamadı. Şu anda Avrupada sözü geçen tek ülke, geçmişte olduğu gibi Almanya diye yazdı. İtalyan ekonomist bir anda Avrupa Birliğinin düşmanı oldu.

Contenin dümenindeki yeni hükümet, İtalyan anayasasının 81. maddesine ve AB ile işbirliğine sadık kalacağına söz verirken Savona ne yapabilir ki? Bu madde ile İtalyan Parlamentosu teknik Mario Monti hükümetine güvenoyu vermişti. AB ile yapılan karşılıklı işbirliği anlaşması gereği mali ortaklık İtalyan anayasasınca kabul edilmişti.

Savona, ekonomi bakanı olsa bile senaryo hazır. İtalyanları bankalar, vahşi finans çevreleri ve ABnin diktatörlüğünden kurtarmaya soyunan Savona, önce ABnin kapısını vuracak, yakındığı konuları dile getirecek. Ama hiçbir sonuç alamayınca İtalyaya döndüğü zaman, Ben anlattım ama kimse dinlemedi diyecek. Bu masalı Çiprasın Yunanistanı da dinlemişti…

Göç ve ekonomi

Sarı-Yeşil hükümet diye de anılan koalisyon, Değişim Hükümeti İçin Sözleşme adı verilen bir program hazırladı. Bu sözleşme, çevre, kültür, savunma, dış politika, göç, istihdam ve emeklilik gibi 29 başlıkta öneriler getiriyor.

Göç konusunda İtalyada halen 500 bin kural dışı göçmen olduğuna vurgu yapılarak bunların geri gönderilmesine öncelik verilmesi isteniyor. Dublin Sözleşmesi gibi AB ülkeleri arasında mültecilerin dağılımını öngören araştırmaların yeniden düzenlenmesi isteniyor.

Programın ilk taslağında Avrupa Merkez Bankasından İtalyanın 250 milyar avro tutarındaki borcunu silmesi istendi ama son kez düzenlenen sözleşmede bu maddeye yer verilmedi. Beş Yıldız Hareketi ve Ligin savunduğu avrodan çıkılması önerisi de bu programda yer almıyor.

Koalisyon hükümetinin programında düşük gelirlilere 780 avro vatandaşlık geliri ve şartları uygun emeklilere 780 avro emekli maaşı verilmesi de öngörülüyor.

Başbakan adayı avukat Giuseppe Conte. Sarı-Yeşil koalisyonun iki lideri Luigi di Maio ve Matteo Salvini.